Neler Yaşadığımı Yazmaya Karar Verdim!

neler yasadigimi yazmaya karar verdim hikaye

Başımdan geçen olaylar tamamen reeldir binler. içinden gibişten sokuşa, aşktan ayrılığa kadar her şey var. Sağlam bir okuyucu çıkması dileğiyle yazmaya başlıyorum.

Malumunuz liseyi bitirmeyeni insandan saymıyorlar.. Bu yüzden gurur yapıp okudum dıbına koyim. Liseyi bitirdikten sonra babam tutturdu üniversite okuyacaksın diye, Haydaa liseyi zor bitirmişiz zaten pederbey gelmiş birde üniversite de okuyacaksın diyor. Babam birazcık sert adamdır gençler sinirine gideyim yüzüme bakmaz, şuana kadar bir kere el kaldırmadı bana.. Keşke kaldırsaydı dediğim günler oldu. Çünkü laflarıyla döverdi babam beni. Birkaç tokat sinek gibi gelirdi ama o sözleri bakışları.. Üzemezdim onu. Babam bana hiç kıyamaz binler, annemin vefatından sonra iyice kendini saldı.. Babam zengin bir insandı binler. Kendine ait güzel bir dükkanı vardı, işi büyütüp toprak işine girdi inanılmaz para kırdı o işten.. Bana gelince, baba parası yiyen tiplerden olmadım hiç..


Babam bana üniversite okumam için güzel bir tatil yapmam gerektiğini, ihtiyacım olduğunu öne sürdü, hem moralin düzelir hemde motiven artar diye. ilkten kabul etmesem de dediği yine oldu, kıramadım onu. Aslında istanbul dışı heryere giderdim. Çünkü o kadar sıkılmıştım ki o kadar boğmuştu ki bu dıbına koydugum şehri beni.. Hem babamda birazcık yalnız kalması gerektiğini söyledi bana. Neden bunu söylemiş olabilir diye soruyordum kendime o zamanlar.. Acaba karıya kıza mı ihtiyacı vardı.. Bunlar bir yana birkaç gün geçtikten sonra yola koyuldum, babamla sağlam bi vedalaştıktan sonra.. Otobüs terminaline geldim. Seviyordum karayolundan sehayat etmeyi.. Mola zamanında sigara içmeyi..

Muavinlerin koşuşturmalarını, Yolcu otobüslerini, etrafta bineceği otobüsü bekleyen onlarca kişiyi seyrederken aklıma birden geride bıraktıklarım geldi..
Böylesi daha iyi olacaktı emindim.  Babam hariç tüm yaşanmışlıklarım geldi aklıma birer birer. Sinirlendim ve bi sigara yaktım. Çok kısa bir zaman diliminde bunlar aklımda gelip giderken bir kez daha nefret ettim dıbına koydugum şehrinden. Dağı taşı altın olan istanbula bak. Anasını gibeyim böyle altının, dağın, taşın.

Aradan fazla zaman geçmeden yeni bir umudun yeni bir defterin ilk sayfası geldi. Otobüs terminale giriş yapmıştı. Uzunca bir fırt çektikten sonra sigaramı yere attım. Sırt çantamı ve valizimi kavradım. Muavine doğru ağır ağır yürümeye başladım. Biletimi muavine gösterdikten sonra iyi yolculuklar dedi ve valizimi bagaja koydu.

Fazla zaman geçmeden otobüsteki yerimi aldım, telefonla oyalanırken kalkışa geçtik. Yanımda oturan adamın ta dıbına koyim.  Kulaklarımı gibti resmen, metal dinleyip dinleyip duruyordu. Kafamı koltuğa doğru attım. istanbuldan uzaktaydım artık, santimetre santimetre uzaklaşa uzaklaşa daha da mutlu oluyordum. Çok geçmeden otobüs feribota giriş yaptı. Feribotla balıkesire geçecekmişiz.  Feribottaki kantine girip bi çay aldım. Sigaramı yakıp çayımdan bir yudum aldım, Bir yandan denizi bir yandan da geriye bıraktıklarım geliyordu aklıma birer birer. Feribot karaya yaklaşıncaya kadar bekledim.  inişe az kala lavaboya gidip bi ufak su dökecektim. Feribottaki lavabonun yerini tuttum. işimi gördüm ellerimi yıkayıp çıktım.  Otobüsteki yerimi aldım.  Uyuyakalmışım. Sabahleyin 7 gibiydi uyandığımda..
Milas a gelmişiz. Bodruma az kalmış. Yaklaşık 40 dakika sonra varabildik Bodruma. Yolda kimlik kontrolü filanda yaptılar. Terminalden iner inmez, kendime güzel bir otel bulmaya koyuldum.  Bodrumdaki amacım karı kız ve tamamen eğlenceydi.  E malum kafa dağıtmaya gidiyoruz.  Burada 5 ay kalmayı planladım kendimce. ilk zamanlar otelde kalmayı, sonralarında kendime ev tutmak aklıma yatmıştı. Nisan ayındaydık. Tahminimce Eylüle doğru geri dönerdim babamın yanına.

Beklemede kalın binler gibiş sokuş başlıyor.   

   Barlar sokağına yakın, kendine ait balkonu olan bir oda tuttum. fazla pahalı değildi. Gerçi para sıkıntım yoktu ama çokta lüks takılmak istemiyordum.  Sabahleyin 11 e  doğru tüm otel işlerini halletmiştim. Odama yerleştim. Çok geçmeden duş almaya karar verdim. Duşumu aldıktan sonra otobüsün vermiş olduğu yorgunluktan olacak ki uyumuşum. saat 6 civarı kalktım akşama doğru. Gerçi akşam demeye bin şahit ister. daha hava bile kararmamıştı. gidip bir güzel karnımı doyurdum. Artık sıra geceyi beklemeye gelmişti.  Gidip tekelden bira aldım. balkonda 4-5 bira yuvarladıktan, sigaramı içtikten sonra saat 9 gibiydi. 9 da süslenip püslenip dışarıya çıktım.

ilk iş olarak barlar sokağından birtane bara girdim. Çok genç olduğu için gözlerimi okşamıştı. Dayanamadım daldım içeri..

Buradaki yaşam istanbula benzemiyordu, ne kadar babam zengin bir insan olsa da hiç öyle gece hayatım olmamıştı. Benim tabirimce istanbulun gündüzü Bodrumun gecesi. yüzlerce insan vardı gibim kadar sokakta. Ama öyle hatunlar vardı ki öyle güzel ortamlar vardı ki..

Bara girince barmenin önündeki masaya oturdum bi vodka yolla bakalım dedim, barmen benden büyük gösteriyordu. Muhabbet etmek istedim, Kaç yaşında olduğunu nerede oturduğunu filan sordum.  Çocuğun ismi Canermiş. izmirde oturuyormuş buralara çalışmaya gelmiş benimle aynı yaştaymış..
Biraz yüzünü inceledikten sonra vodkayı önüme sürdü.  Fondip yaptıktan sonra etrafıma baktım. Fazla geçmeden yanıma bir hatun oturdu. Barmene kokteyl istediğini söyledi. Bende caner hanımefendiye söyle benden dedim. oda tabi efendim dedi. Hatun teşekkürler dedi ve bana doğru döndü, Türktü belliydi. Teşekkürler demesinden anlamış olmalıydım. Çok güzel bir sesi vardı. Duysanız boşalırsınız..

Yanımdaki hatunun bana doğru döndüğünden kaynaklanmış olacak ki muhabbet kuracak gibiydi.  Birazcık süzdükten sonra kendimi tanıttım. Gözleri ve saçları muhteşemdi. oda bana karşılık verip kendini tanıttı. el sıkıştık. Biraz zaman geçtikten sonra, Muhabbeti bayağı koyulaştırmıştım. Hatunun gözü parada olsa eyvallahı çoktan çekecektim ama parada pulda gönlü yoktu. Bunu birsonraki siparişleri verirken şimdiki de benden demiş olmasıyla anladım. ilkten kabul etmesem de herşey karşılıklıdır diye atlayınca kabul ettim. Garip olmasına rağmen çok ilgi çekici bir kızdı.

Gece daha yeni başlıyordu, tüm zamanımı aynı mekanda geçiremezdim, aynı hatunla geçirebilirdim orası ayrı .. Hesabı ödeyip kalktım o bana doğru bi işaret yaptı nereye gidiyorsun diye sorarmışçasına..
Bodruma daha yeni geldim, bir bara yapışıp kalmak istemiyorum deyince, bende senle gelebilir miyim hem ben buralıyım seni az çok gezdiririm dedi.  Tabiki neden olmasın dedim. 1 dakika deyip oda hesabı ödedi ve benimle geldi. Sahile indik. Bir çift sevgili plaj voleybolu oynuyorlardı. Yanımdaki hatuna Sever misin diye sorduğumda bayılırım diye cevap karşılığı aldım. Voleybol oynayan sevgililerin yanına gidip bizi de almalarını söyleyince, ingilizce birşeylerle karşılık verdiler. Hasgibtir. Rezil olmuştum. ingilizce bilmiyordum gibtiğim yerinde.  Hatun suratıma bakıp gülümsedi ve olgunlukla voleybol oynayan çiftlere ingilizce bizde oynayabilir miyiz diye sordu.  Kabul ettiler.

Ben o gece voleybol oynadım ama nasıl bir oynayış içine sıçmıştım ortalığın, hatuna rezil oldum diye böyle yaparak daha da rezil olma yolunda ilerliyordum. Birazcık kendime çeki düzen vermeye çalışarak daha güzel bir performans ortaya koydum. Epeyce oynadık.  Yorulduktan sonra yabancı çiftlere teşekkür edip kalktık. Barlar sokağına geri döndük, Marina yoluna doğru koyulduk hatunla beraber..

Biraz yürüdükten sonra sigaramdan uzattım, kabul etti. Çakmağımla yaktıktan sonra bir tane de kendim yaktım. Uzunca bir fırt çektikten sonra h

hatunla aramızda şöyle bir diyalog geçti;

- Teşekkür ederim. ingilizcem birazcık kötüdür.

- Sorun yok. Bana orda ne diyor bunlar diye bakış attığında güldüm. Alınmadın değil mi?

- Sen güleceksen birkez daha aynı bakışı atabilirim dedim.

- Sen bana mı yazıyorsun? (dedi ve gülümsedi)

-  Bir sakınca göremiyorum kendimce.

dedim ve tekrardan gülümsedi.

Biraz daha yürüdükten sonra tekrardan bir bara girdik, bu bar diğerlerine göre daha sessiz ve sakindi.  Yaş ortalaması 40 rahatlıkla diyebilirim. O kadar seviyeli bir ortamdı. Garsonu çağırıp bir küçük rakı açtırdık. Garson çok geçmeden masaya donatmıştı. Orada bana kendi hayatında olup biteni anlattı.  Ben onu dinlerken annemin vermiş olduğu yarımlığı bir süreliğine unuttum.  Kısacası onu dinlerken tüm dertlerim aklımdan birer birer uçup gitti. Hayranlıkla onu izliyordum.

Hatunun o anlatış biçimi dertlenmesi sigara izmaritindeki ruju beni benden alıp çoktan uzaklara zütürmüştü bile.
Hatunun Annesiyle Babası ayrılmış, çocukken. Bu babasının yanında büyümüş. Annesi onu ne kadar görmek istese de babası hiçbir zaman onu göstermemiş ve saklamış. Hatta saklama olayını birazcık abartıp yaşadıkları şehri terketmişler.  izmir taraflarına yerleşmişler.  Babası mimarmış. Bizim hatunun üniversite çağı gelmiş çatmış. Babası onu mimar olmasını istemiş ama bizimki reddetmiş. Aslında reddetme sebebi annesine aitmiş. Hep onun yokluğuyla büyümüş. Onu görmesi için tek çarenin üniversite olduğunu, babasının ise üniversite fırsatınında elinden bir çırpıda çektiğini anlattı bana.

O gece bende ona dertlerimi anlattım. Annemin olmadığını duyunca içi gitti desem yeridir. Bir büyük açtırdık küçüğün ardından.. muhabbet sarmıştı nasıl olsa. Yanlış hatırlamıyorsam o gece 2 saat civarı o mekanda takıldık. Kafamız hafiften güzel olmaya başlamıştı. Daha fazla mekanda durmadan hesabı istedik. Yine alman hesabı yaptırdı. Deliydi bu kız..

Bodrum kalesinin ordaki mc donalds a girip birer milkshake aldık ve tekrardan dolaşmaya başladık. biraz sohbet biraz muhabbet öylece zaman akıp gitti.. onun yanındayken nasıl zamanın akıp gittiğini anlayamamışım. Milkshake ler bittikten sonra birer sigara daha yaktık.  Gece bitmeye yakındı.  Hatunla sanki 10 senelik arkadaş gibi samimi davranıyorduk. Fazla geçmeden geç oldu artık eve gitmeliyim dedi.  Seni eve bırakayım mı diye sorduktan sonra gereği yok diye cevap aldım, telefon numarasını istesem mi istemesem mi diye düşünürken, taksi geldi..

Gerizekalıydım ben o kadar güzel vakit geçirdiğim insanın numarasını alamamıştım. Sigara yaka yaka gittim otele sinirli sinirli. Hafiften kafanın güzel olmasının verdiği etkiyle uyuyakalmışım.

Sabahleyin inanılmaz erken kalkmıştım, saat 6 ydı. Gidip karnımı doyurup, yarım saat deniz sefası yaptıktan sonra duş alıp tekrardan yattım. Öğlen kalkınca balkona geçtim, güneş çok fena yakıyordu.  Adeta gavur amı gibiydi. Biraz televizyon izledim.  Güneşin etkisini azaltmasını bekleyip balkona gitmek amacımdı. Aklıma dün gece olanlar geldi. Çok güzel bir gece geçirmiştim sonu gerizekalıca bitmişti. Ne kadarda kendime kızsam nafileydi. Giden gelmiyor sonuçta. Bir an önce akşamın olmasını bekliyordum. Belki tekrardan hatunu görebilirim havasındaydım.  Zaman birtürlü geçmiyordu. Oyalanabildiğim kadar oyalandım. Dün bugüne göre daha erken çıkmıştım.  Bar bar geziyordum ne yalan söyleyeyim.. Sırf dün geceki hatunu görürürüm diye.. Ama yok nafile.

Biraz dolaştıktan sonra bodrumdaki ilk girdiğim bara birdaha girdim. Caner karşımdaydı. Hoşgeldiniz efendim dedi ve tekrardan mı vodka diye sordu.. Hatırlamış olmasına şaşırdım. Ver bakalım dedim. Çok geçmeden uzattı. Ulan belki gelir dıbınakoyim diye sağıma soluma bakıyorum kız yok. Canere sordum, dün akşamki kızı hatırlıyor musun diye.. Yok efendim ilk defa gördüm dedi. Yaraklara gelmiştik. Ne kadar güzel bi arkadaş yapmıştım kendime Bodrumda şimdi de onu bulamıyordum. Çaresiz canere bir vodka daha göndermesini istedim. önüme sürdü. Yanım dün akşamki gibi boştu. Vodkayı bitirdikten sonra lavabo ne tarafta diye canere sordum. tarifi verdi. elimi yüzümü yıkadıktan sonra tekrardan masama dönmüş olacağım ki benim yerimde bi hatun oturuyor

bir anda sevinmeye başladım kesin o diye, anasını gibeyim lavaboya birdaha girdim aynaya bakakaldım. Yanına oturunca vereceğim tepkiyi ne yapsam diye düşünüyordum. Acaba tanımamazlıktan mı gelseydim..
Yok yok aptallık olur. Görmemezlikten gelsem.. Oda olmaz. en iyisi gidip ne yalan söyleyeyim sabahtan beri seni arıyorum demenin daha doğru olacağı kanaatine vardım.  Yavaş yavaş adımlarla yaklaştım ona. Yanındaki Sandalyeye oturdum. Kafamı sola çevirdim ve bir baktım o değil. Anasını gibeyim o değil. Kendi kendime havalara girdiğimi anlayınca daha da sinirlenmiştim. Canere seslenip birtane daha dedim ve sola doğru döndüm, Ona baktığımı anlamış olacak ki ne oldu gibi bir bakış attı suratıma..
Merhaba dedim, kendimi tanıttım. 

- Kusra bakmayın sizi birine benzettim de..

- Problem değil, beni benzettiğiniz kişi aşık olduğunuz kişi miydi?

- (Biraz sessiz kaldıktan sonra.) Yok hayır değil. (dedim ve elimdeki kadehten bir yudum daha içtim.)

- Yalan söyleyemiyorsunuz .

- Söylemem için bir sebep yok ki. (Aklımdan o an karı benim beynimi okuyor sandım aq)

Caner o arada karıya başka bir isteğiniz? diye sorunca bende atladım;

-Benden.

-Teşekkür ederim çok naziksiniz. Bir viski lütfen! (Canere doğru dönüp bunu dedi)

-Ben teşekkür ederim ne demek.

Anasını gibtiğim karısı parayı buldu ya viski içiyordu, ben gelmeden önce dikkat etmiştim elinde bira vardı.

Kadın kalktı hesabı ödeyip bende arkasından kalktım. Nereye gidiyorsunuz diye sordum. Gülen cevaplarla çalıştığım yere. cevabını aldım.  Bir fikrim var bu gece çalışmasan ve bana eşlik etsen dedim. yüzüme döndü ve baktı. Kadın benden büyüktü, ama ona son derece olgun davranmaya çalıştım.  Kadın seve seve benim işim bu! deyip gülümsedi. Vay dıbına koyim karı huurymuş..

Benim otele geçelim mi diye zaten sormak istiyordum ama bu lafından sonra iyice rahatladım. Nasıl sorsam diye düşünürken bu cevabıyla benim işimi bir hayli kolaylaştırmıştı. Kaçış yoktu bu gece onu giberek öldürecektim.

Azıcık gezip lafladıktan sonra eve davet ettim, kabul etti.
Cahil adamdım binler daha önce ilişkiye girdiğim oldu ama hepsi sevgilim olan insanlardı. ilk defa bi paralı huuryla münasebetim oluyordu. Otele çıkmadan önce Tekele uğradım ne içersin diye sorduğumda viski yanıtını aldım. Chivas veya Jack diye sorduğumda chivas dedi. Azıcık yaraklara gelmiştim. Karı tam bir para düşkünüydü. Hiç acıması yoktu. Napalım düştük bir yola alacaz artık. Yanında çikolata filanda aldım, çerez aldım bol keseden gidip 5 er bira bile aldım kişi başı.  Malum gece uzundu.  Alışverişi bitirdikten sonra otele geçtik.  Karı duşa girdi bense balkonu hazır ettim. Masayı kurdum.

Alınan malzemeleri maaşına zam bekleyen huur garsonlar gibi özenle masaya dizdim.  Kadın duştan çırılçıplak çıktı. Üzerinde birşey yoktu. Kurulanmış kurulandığı gibi çıkmıştı. Karşısında olduğum duruma zor dayanıp zabdedip üzerine birşeyler giymesini ve masaya oturmasını istedim. dediklerimi yaptı.
                             
Masaya oturduktan sonra chivası açtım bardaklara döktüm, ilerideki bodrumun şahane ışıklarını gösterip, herkesin kendine ait ışıklar var bunlar hayatın devam ettiğini belirten ışıklar. Benimde kendime ait ışıklarım var umutlarım ve yarınlarım var dedim saçmalıyordum kendimce. Konuşmak istiyordum sadece konuşmak, çünkü yaşanmışlıklarımı ancak dile getirince unutuyordum.  Yanımdaki de beni hayretle ve bir o kadarda gözleri parlayarak dinliyordu. Kısık bir sesle biraz daha devam edersen senden para almayacağım, o kadar etkiliyorsun ki beni.. dedi. Bende amacım o değil bir nebze olsun rahatlamak, dertleşmekti. diye ekledim.  Çok geçmeden chivası yarıladık. Kafalar hafiften gelmeye başlayınca ben seni rahatlatmak için elimden geleni yapacağım dedi. Sonra üzerine ekledi, Sen yeterki kendini bana bırak.

istediğin olsun dedim ve bir hamle ile başını bana doğru getirdi gözleri gözlerimdeydi. Saniyelik bir olayla öpüşmeye başladık. Yanındaki sandalyeden kalkıp benim sandalyeme, kucağıma oturdu. Bir yandan öpüşüyoruz, bir yandan saçlarımla oynuyordu. Sonra ellerimden tutup beni içeriye doğru çekti. Onunla geldim.  Gömleğimi yavaş yavaş çıkarıyordu bir yandan da dudaklarımda gel git yapıyordu dudakları.  Çok geçmeden çırılçıplaktık. Vücudu huurnun verdiği meslekten olacak ki çok ciksiydi ve pürüssüzdü. Belliydi bu işi severek yaptığı.. Vücudunu incelediğimde tek bir pürüze bile rastlamamıştım.

Kendime ona teslim ettim. Yatakta ellerimi başıma bağlayıp uzandım. Benim organa ustaca dil darbeleri atıyor, taşaklarımı ağzına alıp emiyordu. Çok geçmeden ağzına boşaldım ve ne hikmettir ki spermlerimi yuttu aq karısı.

gibişe duşakabinde devam ettik. Bir yandan sıcak suyun vermiş olduğu nem onun vücudunu daha da ciksi kılıyordu. Bir hamlede benim organımı dıbına soktu. Gel git yaptıktan sonra hızlandıkca hızlandım hızlandıkça hızlandım. Resmen çektiğim acıları bu kadından çıkartıyor gibiydim. Kadın gerçekten işini biliyordu. Hızlandıkça inlemeleri daha da artmaya başladı.

Geleceğimi anlayınca sakın içime boşalma dedi organımı bir hamlede amından çıkardı. ağzını açtı ve açmasıyla boşalmam bir oldu. gibiş bittikten sonra beraber duş aldık ve tekrardan balkondaki yerlerimizi aldık. Balkona tekrardan geçtikten sonra yarım kalan chivasımızı ve cila diye aldığımız biralarla devam ettik.  Saat 4 gibiydi ki içeriye geçtik, sırtımı ona çevirip yattım oda benim karnıma doğru ellerini kelepçeledi öylece uyuduk. Sabah kalktığımda 11 civarı olduğunu hatırlıyorum. Yanımdaki kadın halen uyuyordu. Masanın üzerine yetecek kadar para koydum ve dışarı çıktım. Karnım aç değildi yeme gereği duymadım. Barlar sokağından iskeleye gittim ve birden aklıma balık tutma isteği geldi. Çok geçmeden kendime olta ve balık yemi edindim. iskelede balık tutmak yasaktır yazısını görünce, kuralları çiğnemek istemedim ve birazcık uzağa gittim. Birtane kova bulup kovanın içini deniz suyu ile doldurdum.  Tecrubesiz birine göre iyi bir başlangıç yapmıştım yaklaşık yarım saatte 2 tane balık tutabilmiştim. Yanımdan geçen turistler beni seyrediyorlardı, sabahları bodrum terkedilmiş kasabadan farksızdı. Sadece birkaç tane turist sabahları kalkıp tüm bodrumu koşarak sabah sporu yaparlardı.  Havanın verdiği sıcaklıktan bunaldım ve çok geçmeden kovadaki tuttuğum balıkları denize döktüm. Otelin yolunu tuttum.

Otele girmeden önce sigaramın bittiği aklıma geldi ve bir paket sigara aldım.  Otele giriş yaptım. Kapıyı açtım ve içeri girdim. içeriye girdiğimde huur dışardan yemek söylemiş beni bekliyordu. Ne kadar karnım acıkmamış olsa da ayıp olsun istemedim. Oturdum ve birkaç birşeyler atıştırdım. Yorgunum ben bi duşa gireyim gelirim dedim, bekliyorum yanıtını aldım.

Duşa girdim ve havanın sıcaklığını, üzerimden soğuk duş alarak atmak istedim. ilkten çok üşüsemde sonra alıştım. Kurulandıktan sonra içeriye girdim. Huur ortadan kaybolmuştu. işin garip yanı masanın üstüne bıraktığım paraları da almamıştı, yanına bi not kağıdıyla telefon numarasını yazmış, ilkten ne arayacağım ben bu huuryu desem de sonralarda ihtiyaç duyabilirdim. Telefona numarasını kaydettim.

Akşama çok vardı. Yatıp dinlenmeliydim.  6-7 civarı uykudan uyandığımı hatırlıyorum. Dün gece huur un dedikleri aklıma geldi. Beni benzettiğin kişiye aşıksın demişti. Ben öyle bir insan değildim binler, aşk gibimsonik hikayelerden ibaretti. Ben kendimce bunu kabul ettim. Sadece o hatunla zaman geçirmek mükemmeldi. Sırf o yüzden dün gece onu aramaya çıkmıştım. Numarasını almadığım için kendime küfretmiştim.

Çok geçmeden süslendim ve dışarı çıktım, içimde onu görme umudu biraz olsun vardı. Belki de onun için çıkıyor olabilirdim. Bu sefer barlar sokağında hiç bir mekana girip çıkmadım. Tekele girdim ve 3-4 bira aldım. Plaja gittim ve sigara eşliğinde biramı yudumladım. Çok geçmeden Gitarlı, dövmeli, piercingleri olan içinde çoğu amlı olan bir grup genç plaja oturdu. Gitarlarını çalıp içkilerini içtiler. Hayat onlara güzeldi dıbına koyim.

Son bir tane biram kalmıştı. Kumsaldan kalkıp otele doğru yürümeye koyuldum.  Nasıl olsa otele gidinceye kadar birayı bitirirdim.  Minik adımlarla barlar sokağından geçtim, otele yaklaşırken bira bitmişti. solumda bulunan minik bir çöp kutusuna bira şişesini attım ve bir sigara daha yaktım. Bu geceyi erkenden bitirmek ve geceleyin balkonda ayaklarımı uzatarak biryandan vodka içmek biryandan yıldızları ve şehir ışıklarını izlemek planımda vardı.  Birazcık adımlarımı hızlandırdım. ve arkamdan biri bana seslendi;

- Sence fazla sigara içmiyor musun?   

O cümleyi duyar duymaz olduğum yerde kaldım.  Geriye dönmemistim. Ama sesinden anlamış olacağım ki seslenen kişi oydu. Elimdeki sigara bitmeye ramak kalmisti onu yere atip Olabildiğince cool davranıp elimi cebime zütürdüm cakmağimla bir sigara daha yaktim. Halen daha geri dönmemiştim. Sigaradan bir fırt çektikten sonra ıcmemeli miyim diye sordum ve yüzyüze geldik.

Çok güzel bakışları vardı, resmen kendini bana sarmaya çalışıyor gibiydi. Hani sokakta bi yavru kedi görürsünüz ya çok tatlı olur çok masum bakar. Bir insanın bu kadar masum bakabilecegi aklımın ucundan geçmezdi. Bakışları ve gülümsemesi beni benden alıyordu.  Aşık olmuş olamazdım daha 2 gün önce tanıştığım birine. Ne bileyim çocukça gelirdi herseyden önce.

Bana doğru yaklaştı ve;

- Telefon numaranı almadığım için pişman olduğumu belirtmek isterim.

- Lafı ağzımdan aldın resmen. ( ikimizde gülüştük )

- Bu sefer işimi sağlama alıp numaranı gecenin sonunda degilde başında almak isterim sakıncası var mı?

- Kendime numaranı almadığım için küfür etmiş adamım.  Şimdi de sana numaramı vermeyeceğimi  mi sanıyorsun?  (Gülümsedi ve telefonunu çıkardı.  Bende uzerine ekledim   0506... )

- kaydettim. ( dedi ve yanıma daha da fazla yaklaştı. )

Beraber yürüyorduk. Bu aksam bir planin var mı diye sordum. Hiçbir fikrim yok cevabını alınca, yanlış anlama bizim balkon gerçekten çok güzeldir manzarası gerçekten muhteşem, gelmek istersen hem muhabbet ederiz. Deyince birazcık kizardim. Vereceği cevabı heyecanla bekliyordum. Fazla düşünmeden nasıl yanlış anlayacakmisim diye sorunca yüzümdeki kızarıklıklar daha da arttı yerin dibine girmiş gibi oldum o an oradan gitmek istedim. Ama ayaklarım beni goturmuyordu.

Cevap vermemiştim sorduğu şeye,  sonra birden Gülümsedi ve sen utaninca muhteşem bir görünüme sahip oluyorsun dedi. Utancım biraz olsun geçmişti. Gelecek misin diye tekrardan sordum. Memnuniyetle cevabını alınca Utancım tamamen geçmiş yerini sevince bırakmıştı.

Otele gelirken Koluma girdi, kalbim biraz olsun atışı artmışti hissedebiliyordum. içecek birseyler alalım, deyip tekele girdim. 100 luk vodka alıp yanında mezesi olucak vişne suyunu ve redbullari da unutmamak lazım. Odamıza çıktık bir güzel masamızı kurduk ve manzaraya karşı ayaklarımızı uzattık. Kadehlerimizi vodka ile doldururken mubabbete başladım.

- Ben seni dün tüm gece aradım ve bulamadım.

Bu gecenin güzel geçmesi için elimden gelen herseyi yapmaya hazırdım. Amacım onünlü yatmak değildi, sadece onu bana yaklaştıran ortak özellikler,  gülüşü bakışları hoşuma gittiği için bu noktaya kadar onunla gelmiştim.  Gece daha yeni başlıyordu. Bu gece dertlerin derya olmasını içimizdeki efkarı, kini ve derdi ortada ne varsa içimizde ne dert kaldıysa hepsini anlatacaktik. Gece beklenilenden çok daha iyi geçti. Bir ben dertlerimi anlatıyordum bir o, resmen kimin derdi daha fazla diye yarış yapıyorduk.. saat sabahın 5 ini gösterirken uyuklamaya başlamıştık bile. Geç oldu artık kalkmaliyım dedi ve gitmek istedi. Birazcık daha kalamazmisin diye sordum. Elini telefona zütürdü ve babasına haber verdi arkadaşımda kalıyorum diye. izni almıştı. Güne çok güzel başlamıştım. Hep böyle devam etmesi için bu kızın olmasi şart olmuştu artık.  Yüzüne bakarken istemsizce bir gülümseme alıyordu yüzümü, oda bende aynı şekilde. Uyumak istiyorum dedi izin vermedim, dışarıya çıkalım biraz dolaşalim diye istekte bulundum hem uykusunun açılacağını one sürdum kabul etti.

Barlar sokağından birazcık uzaklaşıp plaja geçtik. Otelin vermiş olduğu rahatliktan olacak ki üzerimde zaten mayo vardı. Denize girdim, benim girdiğimi görünce altta kalmak istemedi ve soyundu. Plajda kimsecikler yoktu.. biraz ileride şarapcilar sizmis orada uyuyorlardi. iskeleden tura çıkacak olan teknelerin sesi ve cok sayilmayacak gezi turuna katılacak kişilerin sesi rahatlıkla plaja ulaşıyordu.

Hatun uzerindekileri çıkarmıştı uzerinde bir tek bikini ve sütyen vardı.  Denize bir adım attı ve denize alışmayı beklemeden zıpladı. 1-2 kulaçla rahatlıkla yanıma ulaştı.  Belliydi buralarda büyümüştü. Yuzmesinden anlamıştim. Birazcık denizde oyalandik. Vücudu çok hoştu. Göğüsleri dolgun kalçaları muhteşemdi. Gerçi oralara fazla gözüm kaymamisti. Gözüm sürekli gözlerindeydi. Başka bir yerine bakmak, ona o gözle bakmak aklımın ucundan dahi geçmiyordu. Denizde hatunu sırtıma bindirip 1-2 kere attım.

Denizde yeterince vakit geçirince güneşin vermiş olduğu o bunaltici hava etkisini daha da fazla artırmaya başlamıştı bu yüzden fazla dayanamayıp  denizden ciktik. O elbiselerini giydi, bense ıslak bir biçimde otelin yolunu tuttuk. Giderken dün geceki gibi Koluma girmişti bu durumdan inanılmaz hosnuttum. Tenimiz denizin tuzluluğundan kaynaklanmış olacak ki yapış yapış olmuştu. Bir an önce kendimizi otele atmak ve klimayi sonuna kadar açmak tek dileğimiz olmuştu. Barlar sokağından hızlıca geçtik. Otele giriş yaptık. Yapar yapmaz hatun duşa girmişti. ilk önce onunla yarışa girsem de bir yandan Ağırdan alıyordum. ilkten duşunu yaptı ve denizden yapış yapış olan elbiselerini biraz yıkayıp balkona astı. Bunları yaparken üstünde bornoz vardı. Balkondaki işini bitirince bana dönüp ee ben şimdi ne giyecegim diye sordu. Valizimdeki esyalari otele giris yaptigimdan beri dizmekle ugrasmamistim bile. Dolabın içine ozensizce valizimi tıkıştırmıştım. Dolabı açtım, içinden bir tişört ve küçük bir ev şortu çıkardım. Teşekkür edip banyoya gitti, üzerine benim verdiğim kıyafetleri giydi. Kıyafetleri giyip odaya girdiğinde giydiği şeyleri özenle inceledim. Çok komik bir görünüme sahip olup olmadığını sordu. Çok ciddi bir tavırla böyle bile çok güzelsin yanıtını verdim. Duş sırası bana gelmişti. Duşumu alıp odaya geçtim. Bizim hatun yorgunlugun verdigi seylerden olacak ki uyuyakalmisti. Elime telefonu alıp yemek siparisi verdim. Yemek gelince uyandırmaya bile kiyamadigim hatun seslerimize uyanmışti bile. Yemegimizi yedik, hatun uyumaya devam edecekken,  bekle dedim ve yatağı ortadan ikiye ayıracaktim. Yatak çiftli bazaydi. Birlestirince kocaman bir yatak oluyordu. Hatun lafımi kesip ne gereği var nicin ayırmakla ugrasiyorsun, gel yanıma yat dedi. Neden bana karşı bu kadar samimi olduğunu anlamaya çalışırken yanında uyuyakalmisim.
                             
O gün aksama dogru uyandık. Günün vermiş olduğu sıcaklık sayesinde hatunumun elbiseleri kurumustu. Çok oyalanmadan giyinip dışarı çıktık. Güzelce Karnımizi doyurduktan sonra bodruma giden binler bilir. Halikarnas diye bir kulübe girdik. O gecenin nasıl geçtiğini ictigim tekila shotlar sayesinde hatırlamıyorum. Sadece aklımda kalan birkaç olay vardı o geceye ait.

Hatun geç oldu artık kalkmaliyım, Evden merak ederler dedi. Bense elim kolum bağlı görüşürüz dedim. Gitmeden önce bana doğru yaklaştı ve dudagima ufak bir öpücük kondurdu. Karşılık bile verememistim. Kulağıma doğru birseyler fisildadigini hatırlıyorum.

- Seninle zaman geçirmek gerçekten muhteşemdi.  

Onunla tamamen vedalaştıktan sonra bir sigara daha yaktım. Arkamı döndüm ve yavaş adımlarla otelin yolunu tuttum. Ben ilk defa böyle oluyordum binler, ilk defa birine karşı bu kadar heyecanlanıyordum.  Galiba ondan hoşlanmıştım. Hoşlanmak ta tam olarak denilemezdi, o an çok garip duygular içerisindeydim.  Resmen kelimeler kifayetsiz kalıyordu bu hatunu düşününce.
O gece otele gitmek istemedim, sadece yanımda o hatun olsun istiyordum. Daha ayrılalı 15 dakika bile olmamıştı. Telefonu elime aldım ve rehberden numarasını buldum. Aramak ve aramamak arasında gidip geliyordum. Aramamalıydım. Ama kendime alı koyamıyordum. ikilem içinde bir süre kalıp durdum. Son karar olarak akışına bırakacaktım, bir süreliğine dahi de olsa öyle yapacaktım. Otele gittim ve güneşin doğuşunu balkonda laptopla girdim. Hatunun sosyal medyada hiç hesabı yoktu. Zaten olgunluğundan kaynaklanmış olacak ki hiç öyle şeylere meraklı biri değildi.

Her sabah dışarı çıkmak farz olmuştu. Bu sefer ne balık tutacaktım ne de denize girecektim. Aklımda değişik planlar vardı. Öğlene kadar uyuyup öğlen dışarı çıktım. Buranın insanları, kafayı yemiş olabilirlerdi. Öğlen sıcağının altında güneşleniyor, denize giriyorlardı. Geceye kıyasla nüfus daha azdı ama yine de ortam fena değildi.

Halikarnasın hemen solundaki yarım basketbol sahasında basketbol oynayan çocukları gördüm,  yaklaşık 6 kişi vardı aralarından 2 kişi benden büyük gösteriyordu. Basketbol sahasına girip Bir ağacın gölge vurduğu yere oturdum. Basketbol oynayanları seyre dalmıştım. O sırada telefonum çaldı.

Arayan benim hatundu. Hemen sesime çeki düzen verip telefonu açtım,

- Efendim?

- Merhaba, bu akşam bir planın var mı?

- Sorduğuna göre senin bir planın var.

- 2 Günlüğüne izmir'e gideceğim. Benimle gelir misin? (diye sordu gülmeli bir ses tonuyla.)

- Tamam zaten değişiklik arıyordum. Ne zaman çıkıyoruz?

- Yaklaşık 3 saat sonra çıkarız.

- Tamam hazırlanıp geleyim. Sen bana adresi atarsın. (içimden delice haykırmak geçerken son derece cool konuşmaya çalışıyordum)

Basketbol sahasından çıkarken, maç yapanlardan top istedim. Potaya doğru güzel bir atış yaptıktan sonra teşekkür ettim. Koşa koşa otele doğru gittim. Sırt çantama gündelik eşyalarımı ve fotoğraf makinemi koydum.  Duşumu aldım ve çıktım. Hatunun bana verdiği adrese gittim.

Adrese geldiğimde o zamanların modası olan minicooper beni karşılıyordu. Bagaj kısmında benim hatun yanına aldığı eşyaları bagaja sığdırmaya çalışıyordu.  Yanına gidip ehliyetin var mı senin diye sordum. Var ama sen benim özel şoförüm olarak beni izmir'e zütürüp getireceksin dedi. Lise 3. sınıfta ehliyetimi aldığımı hatırlıyorum. Heves etmiştim ne yalan söyleyeyim arabalara.

Hatunuma dönüp;
-  tamam herşeyi anladım da,  2 günlük gideceğimizi söylemiştin..

- Evet doğru, aksini iddia etmedim ki zaten.

- Burada 2 günlükten fazla eşya yok mu? (sonra üstüne ekleyip) Ee, evet.. Ne kadar da olgun bir insan olsanda kadınlarda bazı ortak özellikler vardı unutmuşum dedim.

- Ben öyle bir insan mıyım sence? (suratıma kızgın bir ifade ile baktı)

- Her gördüğümde değişik giysiler giyiyorsun, tahminimce öylesin.

- Napayım siz erkekler gibi 3 gün aynı giysilerle gezip kokuncaya kadar giysilerimi çıkarmayayım mı?

- Aşk olsun, fakir bir insan olduğum için üzerime giysi alamıyorum, bunu neden suratıma vuruyorsun?

- Günde 2 paket sigara içen, su yerine içkiyi tercih eden birine göre evet fazla fakirsin. (karşılıklı gülüştük.)

Sürücü koltuğuna geçtim.  Yolculuğumuz başlamıştı. Güneş gözlüğümü takıp klimaları açmayı ihmal etmedim. O kadar sıcak ve bunaltıcı hava vardıki..  Güneş altında fazla durmak gerçekten ciddi sorunlara yol açabilirdi.

Fazla geçmeden Karnımiz acikmıstı. ilerideki benzincide durup birkaç hazır yiyecek içecek aldık. Wc ihtiyacımizi da giderdikten sonra tekrar yola koyulduk. Ara verdikten yaklaşık yarım saat sonra izmire giriş yapmıştık. Bornova'da bir otele girmeden önce arabayi parkettim ve otele giris yaptık. Odamıza çıktığimizda muhteşem bir görüntü ile karşı karşıyaydim. Otel odasının kendine ait küçük bir mutfağı bile vardı. Buzdolabı çamaşır makinesi..  manzarası. . Gerçekten çok muhteşemdi. Biraz yol yorgunu olduğumuz için duş alıp uyumaya çalıştık. Burda hayat bodrum gibi değildi. Sıcaklık bakımından hariç. izmir'deki yaşantıya küçük istanbul diyebilirim. Heryerde kentleşme vardı.

Gece olunca kendimize çeki düzen verip süslenip puslenip dışarıya çıktık. ilk girdiğimiz ortam, bodrumda bulunması imkansız olan bir imkandı eminim. Girdiğimiz mekandaki çalışanlar her türlü et çeşidi mangalı yapıyorlardı. Birer pirzola söyledikten sonra bi büyük yeni rakı actirdik.

Yemeğimizi ve rakımızı hallettikten sonra hatun bana gel seni biryere zütüreceğim dedi. Defalarca sordum nereye gideceğimizi ama bana dediği tek kelime sabret demesi oldu. Yaklaşık 15 dakika kadar yürüdükten sonra, beni birzamanlar okuduğu liseye zütürdü. Lise gerçekten çok büyüktü. Okul bahçesinin arka kapısından sırayla tırmandık. Okul yaklaşık 4 tane binaydı. Biz 4. ve en büyük binanın tepesine çıkacaktık. Akla bak..

Okulda kimse olmasa problem olmayacak. Okul hademe doluydu.. Bir yakalansaydık, hırsız diye karakola postalayacaklarından adım kadar emindim.
Herşeyi geçtim okuldan daha yüksek binalarda vardı.     Hırsız var diye her an polis bizi basabilirdi. Bulunduğumuz durumun açıklamasını yapmakta güçlükte çekecektik. Ben bir yandan bunları düşünürken o 4. binanın üzerine yangın merdivenleriyle tırmanmaya çalışıyordu. Bende onun arkasından gidiyordum.  Yaklaşık 30-40 metre tırmandıktan sonra sonunda binanın üstüne çıkabilmiştik. Rakının verdiği çakırkeyfinden olmuş olacak sürekli sırıtıyorduk..

Şehir tamamen amfi şeklinde konumlanmıştı.  (Bilmeyen panpalarımız için amfi, bir öndeki bina bulunduğumuz binadan daha küçüktü. Bir arkamızdaki bina ise bulunduğumuz binadan daha yüksekti.) Manzara gerçekten çok hoştu. Beraber soluklanıp ayaklarımızı aşağıya doğru uzattık. Birer sigara yaktık. Sigaralarımızı bitirdikten sonra hatun, kendisini takip etmemi istedi.

Belliydi. Bu gece uzun ve aksiyonlu olacaktı.   

Okul binasının üstündeki manzaranin yeterince keyfini çıkardıktan sonra, aşağıya doğru küçük bir yangın merdiveni daha vardı. Bu yangın merdiveni okulun içine giriyordu. Hatunla beraber indik okulun içini karış karış gezdik. Dersliklerde ki Tahtaların hepsine tebesirlerle yazılar yazıp deliler gibi eğlendik. Bina içindeki tüm kameraları ters çevirdik. Öğretmenler odasının içine girip bilgisayarlarda zaman geçirdik. Yanlış hatırlamıyorsam o gece bayagi karışıklık çıkarmıştık. Wc lere girip şu doldurup su savaşı bile yapmıştık. Bu kadar aksiyon bize yetmisti. Çocuklar gibi  eglenmistik. Okuldan dışarıya çıkarken Hademeler bizi görmüştü. O gece polise haber verdiler mi vermediler mi tam olarak bilmiyorum, ama arkamizdan sağlam bir küfür ettikleri aşikardı.

Sabahlara kadar çocuk gibi eğlendikten sonra otelin yolunu tuttuk. Saglam bir uyku çektikten sonra sıra duş almaya gelmişti. Ilkten o dusunu alip cikti. Sira bana gelmisti. Duşumu alıp odaya geçtiğimde onu giyinir halde buldum. birtek mini eteği vardı. Üstü açıktı. Göğüslerini rahat bir biçimde görmüştüm. işin garip tarafı benden saklamamisti..

Onu oyle gördüğümde kalakalmistim gerçekten.  Hiç aklıma dahi gelmeyen şeyler birden aklımdan geçmeye başladı. Malum erkeklik aklı dıbına koyayım, bazen beynimiz gibimizde olabiliyor. Kendime alıkoyamiyordum. Sonra hatunum bana seslendi;

- Ne o hiç mi hayatında görmedin?
- Sadece birazcık şaşırdım benden saklamadigin için.
- Rahat bir insan olduğumu ogrenemedin mi?
- Başkalarına karşı da böyle rahatmısın?
- Hayır tabikide. Kişiden kişiye değişir.

Binler ben anadolu çocuğu bir insanım eyvallah ege taraflarına gezmeye geldim. Ama gitgide kendime onu kaptırdım.  Anadolu çocuğunun kitabında yazmaz öyle açık seçik herkesle laubali olmak. inkar etmeyeceğim ben bu hatuna kısa bir sürede köpekler gibi bağlanmıştım.

O an çok Sinirlenmistim. Ne kadar belli etmemeye çalışsamda hatunumun anladı ve bana karşı şunlari söyledi;

- Sen bana karşı birseyler mi hissediyorsun yoksa ben mi yanlış anlıyorum?

O an gibmişim herseyi diyerek cesaretimi topladım.

- Evet. Halimden yeterince anlaşılmiyor mu?

Biraz kendince düşünceye dalarak,

- Bana karşı birseyler dusunmemelisin. Böylesi ikimiz içinde daha sağlıklı olur.

- Sen bana yeterince umut vermedin mi? Birlikte zaman geçirerek bile umut vermiş oluyorsun. Bunu anlamayacak kadar salak mısın?

- Ben sana umut vermek istemezdim. Özür dilerim.

O akşam onun gozu önünde  eşyalarımı toplamaya başladım. işin garip tarafı bana nereye  gidiyorsun bile dememisti.  Hicbirsey olmamış gibi eşyalarımı topladım. Otobüs terminaline telefonumdaki navigasyondan baka baka gittim. Terminale girdiğimde güzel bir otobus firması aradım. Aklıma yatandan birine girdim. Bodrum için bu geceye bilet satın almak istiyorum.

- isim Soyisim rica edeyim, şu şu koltuklarımız boş aralarından seçim yapın bilet islemlerinizi gerceklestireyim.

işlemler gerçekleştikten sonra otobüsün gelmesini bekledim. Sigara üstüne sigara yakiyordum. Kısa sürede kendime çeki düzen vermem gerekecekti. Çünkü bodrumda fazla kalmadan istanbula dönecektim. Macera kısa sürecekti ama yapacaktım bunu.

Otobüs gelmişti. Otobüsteki yerimi alıp bir an önce bodruma gitmek eşyalarımı toplamak hedefindeydim. Otobüsteki yerimi aldım.  Çok geçmeden otobüs kalkişa geçmişti. Kafamı geriye doğru zütürüp yukariya doğru bakıp düşünceye daldım.

O kadar keyifli zaman geçirmiştik. En azından bunu benden esirgemeyip söyleyebilirdi. Çocukça buldugum hayallerin içindeydim birdefa daha. Yanlış yaptığımin sonradan farkına varmistim.  Ona karşı bu kadar iyi olmamalıydım.

Çok geçmeden uyuya kalmışım. Otobüsun inişe yakın uyandım.  Muavin çay kahve vs. Birseyler dagitiyordu. Acı bir kahve istedim. inişe 15 dakika vardı ve halen geceydi. Kahvemden hızlı hızlı yudumlar aldim. Kısa süre sonra kahveyi tamamen bitirmistim. Bodrum terminaline iniş yaptık. Ordan hızlı adımlarla bi tekelciye girdim ve en pahalı viskiden aldım. Otelin yolunu tuttum. Oteli degistirmem gerekliydi. Ama ne gereği vardı ki, birde taa izmirden çıkıp otele mi gelecekti. Özür dileyecekti??. Bunları yapmak isteseydi, o gece orda o kapıyı kapatmadan önce bana gitmemem gerektigini soylerdi.

Otele çıktım. Halen geceydi ama gün yavaştan doğacakti. Az kalmıştı.  Balkona Birgüzel masayı kurduktan sonra, aklıma telefonunu bırakan huur geldi. Arayip birkaç arkadaşını da getirmesini söyledim. Kabul ettiler.

Sonuçta istanbula dönüyordum aminakoyim songun Felekten bir gün olmasını istemiştim. 

Telefonu kapattıktan sonra alel acele tekelin yolunu tuttum bir 100 luk vodka birde 100 luk tekila aldıktan sonra sıra midye lere ve limonlara gelmişti. Onlarida hallettim. Otelin yolunu tuttum. Kendime çeki düzen verdikten sonra çok geçmeden kapı çaldı. Balkondan kalkarak kapıyı açtım. Bizim huur yanında 2 arkadaşını daha getirmişti. Bu gün alem vardı binler, bugün sağlam bir günah günü olacakti.

Tüm sinirimi huur arkadaşlardan çıkaracaktım planım buydu. Bir güzel yedik içtik, aralarından birtanesinin çok güzel gözleri vardı, ama sonuçta huurdu. Fazla geçmeden kendimi onlara teslim ettim.  Biri benimle öpüşüyor diğer 2si kendı kıyafetlerini ve benim giysilerimi çıkarıyorlardı. Birsüre sonra hepimiz çırılçıplak kaldık.  Öncelikle ilki dudağıma yapıştı, diğer ikiside organımı avuçladı ve yalamaya başladılar. Birsüre sonra öpüştüğüm kız benimkinin üstüne oturdu. diğeri ise kızın klitorisiyle oynamaya ve azdırmaya başladı. içmenin verdiği etkiden kaynaklanmış olacak ki kafam hafiften gidikti. Telefonum sessizdeydi, kimsenin benimle iletişime geçmesini istemiyordum. Bir ara huurlardan fırsat bulup ne var ne yok diye göz gezdirmiştim telefonda, bir baktım 4 cevapsız arama ve 1 mesaj..
Hepsi bizim hatundan gelmişti. Mesajda ise şunlar yazıyordu;

Neden cevap vermiyorsun aramalarıma? Çıktım yola geliyorum haberin olsun biryere ayrılma bulunduğun yerden. Biraz haksızlık yaptığımın farkındayım. Bunu oraya gelince detaylı şekilde konuşuruz.

Bunu yazdığında saat 4 tü. Şimdi ise saat saat 7 ye geliyordu.. Hasgibtir. Hatun beni böyle görse ne dese haklıydı. Hemen kızlara paralarını verip göndermek istedim. Alel acele etrafı topladım tam huurları yollayacakken kapı çaldı.

Hasgibtir.


Kim o diye seslendim tedirgin bir halde. Cevap vermedi.   Herşey bitti buraya kadarmış deyip kapıyı açtım.  Gözgöze geldik. Ben sana çok haksızlık ettim deyip bana doğru bir hamle attı. Ne kadar yüzümü geri çevirmek istesem de yapamadım. 1 Dakika sonra olacakları düşünüp donakalmıştım da diyebilirim. Geldi dudağıma bir öpücük kondurdu. Sonra kulağıma doğru birşeyler fısıldadı.

-Özür dilerim hakettiğin bu değildi.

Sonra elimden tuttu ve içeriye girdi. Girer girmez gördüğü şeyler karşısında suratıma doğru döndü gülerek,

- Senin sevgin bu muydu?  Ben boş yere onca yol gelmişim senin için.

Herzamanki gibi klagib olacak filmlerden ama gerçekten de olay tamamen şöyle gerçekleşti.

- Dur bi açıklayabilirim. (Elinden tuttum ve kendime doğru çektim.)

Yüzüme sinirli bir şekilde bakarak gözlerini elimle buluşturdu. Resmen kolumu bırakması gerektiğini bakışlarıyla anlatmıştı. Haklıydı dıbına koyim. Bıraktım napayım..


Olaydan sonra huurları gönderdim. Kapıyı pencereyi kapayıp uyumaya çalıştım. Sanki herşey geçecek gibiydi uyusaydım. Birtürlü tutmadı uyku. Çok uykum vardı hissedebiliyordum. Ama uyuyamıyordum. Aynanın karşısına geçtim ve gardolabı araladım. Daha çantamdaki giysileri dizmeye bile vakit bulamamışken bugün toplayıp gidecektim. Valizimi dolaptan çıkardım ve dolabın kapısını kapattım. Dolap kapısını kapattığımda tekrar aynayla karşı karşıya geldim. Rahat 1 saat öylece bakakalmışımdır aynaya.

Güzel anılarla noktalamayı planladığım tatil, 1 hafta içinde yeterince tak olmuştu.  Otel odasındaki tüm eşyalarımı topladım. Duşumu aldım ve balkona geçtim. Bi sigara yaktıktan sonra valizimi sırt çantamı kavrayıp otel işlemlerini halletmeye gittim. Otele olan borcumu da ödedikten sonra barlar sokağından yavaş yavaş geçtim. Öğlenin vermiş olduğu sıcaklık beni terletmişti ve kısa sürede yapış yapış olmuştum.

Otobüs terminalinin yolunu tuttum.  Yolda giderken elim telefona gidiyordu ama birtürlü canım onu aramak istemiyordu. Kendimce düşünceye daldım bir yandan otobüs terminaline doğru azar azar adım atıyorum bir yandan ne yapsam havalarına bürünüyorum.

Aklıma bir binlik gelmişti. giberim bi kız yüzünden tatilimi mi yakıcam dedim, Antalyaya gidecektim. O anki akılla kafama bu yatmıştı. Azar azar adım atmak yerine adımlarımı sıklaştırdım. iyice hızlandım. Yeni yerler keşfetmek güzel olacaktı. Kafa dağıtırdım en azından.

Terminale gittim. Antalyaya bilet aldım. Her zamanki gibi otobüsün gelmesini beklerken bi sigara yaktım.  ilkini içtim, tam sıra ikincisine gelecekken otobüs gelmişti. Muavin valizimi bagaja koydu ve araçtaki yerimi aldım. 10 Dakika geçtikten sonra kalkış gerçekleşti.  Antalyada da 1 hafta kalıp istanbula geri dönme hayali kurdum. Bu sefer karı kız vardı sınırlama koymayacaktım kendime, sadece devamlı manita ayaklarına girmeyecektim.

Antalyadaki 2. günümde hatun beni aradı. Noluyor dıbına koyim diyerek ve bi okadar da heyacanlanarak açtım telefonu.

- Efendim?
- Nerdesin? Gel çabuk konuşmam lazım seninle.
- Niçin konuşacaksın?
- Öyle gerekli.
- Antalyadayım şuan.
- Geri dönmeyi planlıyor musun?
- Hayır, 1-2 güne istanbula dönmeyi planlıyorum.
- Acilen seninle görüşmem lazım dedim, anlayışla karşıla birkere.
- Tamam da nasıl olucak o iş?
- Sen şimdi bana bulunduğun adresi atıcaksın, ben en yakın uçuş tarıhi bulup senin yanına geleceğim.
- Kabul.
- Görüşürüz.

Hay dıbınakoyim be bi rahat yok dıbına kodugum dünyasında deyip o gece sinirlendiğimi hatırlıyorum. Bir zamandan sonra sinirimin yerini heyecan bağlamıştı. Regl olan ergen kızlar gibi duygu cümbüşü yaşıyordum.

Birkaç saat sonra tekrardan bir telefon geldi Bu sefer ağlamaklı sesle konuşuyordu.
- Ben gelemeyeceğim haberin olsun diye aramak istedim.
- Noldu lan sana? Anlat hemen neden ağlıyorsun kim üzdü seni?
- Babamın annem hakkında yazdığı yazıları buldum. Bu gece eşyalarımı toplayıp evden çıkıcam.
- Saçmalama nereye gidiceksin dıbınakoyim? Ne yazıyormuş bulduğun şeylerde? Bir anlat neler oluyor?
- Anlatacak vaktim yok, ne olursa olsun artık. Bu gece  herşeyimi toplayıp istanbul'a gidicem. Annem istanbul'daymış.
- Bir kişilik daha yerin var mı?
- Beni yanlız bırakmayacağını biliyordum. ( Orda bir zütüm kalkmıştı ki..)
- Tamam tamam bileti aldın mı naptın?
- Bu gece 01:00 da istanbula uçuşum var.
- Tamam bende burdan o civarlarda binerim. Atatürk Hava Alanında görüşürüz.
- Ha o değilde Senin benden çekeceğin var daha bilesin, bu burda bitmedi.
- Seni bir göreyim de ne yapacaksan orda yaparsın.

Hemen kendime internet aracılığı ile uçak bileti satın aldım. Bilet bulmak çok zor oldu ama bir şekilde başardım. istanbula indiğimde ilk işim onu aramak oldu. Beni beklediğini ve bulunduğu yeri söyledi. Birkoşu oraya gittim. Karşılaştığımızda sanki beni huurlarla bastığı geceyi unutmuş, Beni izmirden gibtirettiği geceyi unutmuş, herşey tekrardan başlıyormuş gibi geldi sımsıkı sarıldı. Olan biten olayları anlattı. Annesinin sadece istanbulda bulunduğunu öğrenmiş. Onu bulmaya çalışacağını gerekirse herşeyi yapacağını söyledi. Yüzün baktığımda onu bir o kadar heyecanlı bir o kadarda tedirgin gördüm. Geçecekti dıbına koyim herşeyi bitirecektik. O annesini bulacaktı, babasının yanına da bundan sonra hiç dönmeyecekti.

Bana gelince, istanbula gelir gelmez babama haber vermedim hiç, haber vermeyi de düşünmüyordum. Varsın beni tatilde sansın. Şimdi film gibi uzun hikayemi birde ona mı anlatacaktım.. Zamanı gelince illaki olan bitenden haberi olacaktı ama şimdi zamanı değildi.

Bodrumda yapmayı düşünüp yapamadığım ev tutma faslını istanbul'da gerçekleştirdim.  Babama gelince ne zaman arayıp sorarsa çeşitli yalanlar söyleyip bodrumda olduğumu söylemeye devam ettim.

Yaklaşık 1 ay boyunca soluk almadık diyebilirim. Ev tuttuk ama evi resmen otel gibi kullanmıştık. Sadece uyumak ve dinlenmek için geldik.  Günlerce benim hatunun annesini aradık. Gün geçtikçe daha yaklaştık.  Gezmediğimiz nüfus daireleri gezmediğimiz resmi kuruluşlar kalmadı. Bulduğumuz adresleri birer birer gezdik. isminden kaynaklanıyor olacak ki isim benzerliği çoktu. Birsürü kapı gezdik dolaştık. Böyle böyle günler birbirini kovaladı. Onun yanında heryer bana cennetti, bunu birkez daha anlamıştım. Beraber bu işin üstesinden gelebileceğimize birhayli inanmıştık. inancımızı kimse kıramazdı.

Bu arada hatunun babası da boş durmadı, tek varlığı kabul ettiği kızını istanbulda karış karış aradı. Bu yüzden sürekli ev değiştirmek zorunda kaldık.  Otelde kalmayı da reddettik çünkü kayıtlara geçilebilir ve bizi kolayca bulabilirlerdi.  Günlük kiralık evlere baktık ve sürekli o tür evleri tercih ettik.

Hatuna gelince annesine çok yaklaşmış olmasından kaynaklanıyor olacak ki yüzünden gülümseme ekgib olmuyordu.  Günler geçtikçe benimle arası su sızmaz hale geldi ve bana karşı artık arkadaş gözüyle bakmadığına kesinlik vermiştim. Biz birbirimizi birer puzzle parçasına benzettim. O beni ben ise onu tamamlıyordum. Bu durumdan öyle hoşnuttum ki anlatamam binler.

Bir gün yine nüfus dairelerinden kayıtlardan vs, vs. bulduğumuz adreslerden birine daha gittik.  Ev tamamen fakir bir semte konumlanmıştı. Bahçesi küçük gecekondu tarzı bir evdi diyebilirim. Kapıya 2-3 dakika vurduktan sonra geri dönmeye karar verdik. Çünkü açan kimse yoktu ve evde bizim hatunun annesine rastlayacağımıza da pek emin değildik.  Bahçeden sallana sallana geri dönerken bahçe kapısından biri girdi ve bize doğru; buyrun gençler kime bakmıştınız diye soru sordu.

- Abicim biz şu şu kişiye bakmıştık ama, bu evde mi oturuyor?
- içeriye geçin gençler, birer kahvemi için.

Tamam olur dercesine kafa salladık. içeriye geçtik, adam birazcık yaşlıydı. O yüzden direkt konuya geçip uğraşmak istemedik. Tam muhabbeti kurmaya çalışacakken o atladı;

- Onu 5 sene önce kanserden kaybettik.
- Başınız sağolsun abiciğim.
(Bizim hatun adama birşeyler sormaya çalıştı)
- Kaç seneden beri evlisiniz amcacığım?
- Ben onunla evli değilim ki çocuklar, o benim en yakın dert ortağımdı, bir nevi arkadaş gibi birşey.
- Peki çocuğu filan var mıydı?
- Evet vardı da siz neden soruyorsunuz bunları?
- Amcacığım benim bu isimde annem var karış karış onu arıyorum, bu adreste annemin isminde biri yaşamış o yüzden bu soruları sana soruyoruz.
- Yoksa sen yıllar boyunca annesinden kaçan kızmısın? ( Neler saçmalıyordu bu diye düşünürken,  adam küçük bir kutu getirdi içinde fotoğraflar bulunan)

Fotoğrafları  benim hatun iyice kontrol etti. 3-4 tane fotoğraf vardı. En sonuncusunu eline aldığında gözleri dolduğunu hatırlayabiliyorum. Fotoğrafta annesinin ve babasının düğün fotoğrafı vardı. Bu fotoğrafı daha önce babasının odasında gördüğünü söyledi ve ellerini yüzüne kapadı. Ağlamasını gizlemeye çalıştı. Adama kutuyu alabilirmiyiz diye sordum, tabii ki çocuklar dedi.  Benim hatunun ağlaması benimde yüreğimi kan ağlattı ne yalan söyleyeyim. Fazla duramadık o evde. Çıktık gittik.

Günler süren anne olayını bugün sonlandırma vaktiydi. Hatunu da alıp eve gittim.  Pencereyi açtı ve  uzaklara doğru dalakaldı. Beraber karşılıklı bir sigara yaktık. O gün orada saatlerce benim göğsüme yatıp ağladı. Biryerden sonra bende ağlamıştım çünkü bende yaşadım böyle birşeyi. Anasını gibtiğim hayatı böyle birşeydi işte yaşamaya değmezdi birkaç şey dışında.

Günler geçtikçe hatunumu biraz daha hayata kazandırdım. Gün geçtikçe de bana bağlandı. Onu babamla tanıştırdım, benden çok onu sevdi diyebilirim. Bizi de birbirimize çok yakıştırdı. ilerleyen vakitlerde ona  evlenme teklifi ettim. Kabul etti yanlız    üniversite kapısını aralamamız gerekecekti. Çünkü yaşımız daha küçüktü, üniversite sınavına o sene beraber girdik ve güzel bir yer tutturduk. Hatunla beraber Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesini tutturduk. Artık yepyeni bir başlangıç olacaktı, o hayatta hatun ve babam olacaktı. Başka kimseye yer yoktu.

Okulun bitmesini bekliyoruz bitince evleneceğiz.

Öncesi => Neler Yaşadığımı Anlatmaya Karar Verdim: Bölüm 2





yeni yazılardan haberdar olmak ister misin tatlış?
abone:
e-postana gelen onay linkine tıklamayı unutma panpa.


beğendiysen paylaş panpa


0 yorum:

Yorum Gönder