Alternatif Bir Üçüncü Dünya Savaşı Senaryosu!
Aralık 14, 2016
yorum yok
“Her şey Dünya adlı gezegenin, kendi zaman tanımlamasına göre 21. yüzyılın başlarında, Orta Doğu’daki Arap halklarının diktatörlüklere karşı, demokrasi, özgürlük ve insan hakları talepleri ile başladı.”
2010 Kasım’ında, iş bulamadığı için meyve satan bir üniversite mezununun pazarlama arabasına polisin el koymasından sonra, gencin kendini ateşe vermesi ile baş gösteren protestolar, Tunus’ta son 30 yıldır yaşanan sosyal ve siyasal olaylarla halkta biriken kin ve öfkenin fitilini ateşledi. Bölgesel protestolarla başlayan eylemler, önce toplumsal bir siyasi harekete dönüştü. Takip eden süreçte ise Tunus, Mısır, Yemen, Cezayir ve Ürdün’de örgütlü eylemlere dönüşerek halktan ve ulusal güvenlik personelinden pek çok kişinin hayatını kaybetmesine neden olan silahlı hareketler olarak devam etti. Protestolar, mitingler, gösteriler ve iç çatışmalar; baş gösterdikleri ülkelerdeki yönetimlerin kontrolünü aşarak tüm küresel güçlerin desteğini kazanan bir özgürlük mücadelesine dönüştüğünde, birçok Arap diktatörü bulunduğu konumu terk etmek zorunda kaldı. Vazgeçmeyenlerin bir kısmı öldürüldü, bazıları ise devrim mahkemelerinde yargılanarak hapse mahkum edildiler.
012 yılının sonlarına doğru çatışmalar durulmaya başladığında, Orta Doğu’da söz sahibi yerel güçler olarak iran, Suriye ve Türkiye kalmıştı. iran ve Türkiye, ayaklanmalardan doğrudan etkilenmemiş iki ülkeydi. Suriye’deki rejim aleyhtarlarının eylemleri, ülkenin yarısına yakın bir kısmının özerklik ilan etmesi noktasına varsa da, dönemin devlet başkanı Beşar Esadtarafından kontrol altında tutulabildiler. Batı’nın desteğini alan muhalifler, iki silahlı kanada ayrıldılar. Bir kesim Özgür Suriyeordusu adını alarak Suriye yönetimine karşı mücadeleye devam ederken, diğer bir kesim islam Devleti adında bir örgüte dönüşüp halifelik ilan etti. islam’ın ve öngördüğü idare şekli olan şeriatın küresel bir yönetim haline dönüşeceği güne kadar, tüm dünyaya savaş ilan ettiler. Türkiye, sınırında yaşanan olaylara uzun bir süre sessiz kalmayı ve halkını kontrol altında tutmayı başardı.
Ne var ki, Türkiye’de 2015 yılının ortalarında yapılan ve tekrarlanan seçimin ardından yeniden iktidara gelen siyasi partinin ülkeyi kutuplaştıran yaptırımları karşısında bunalan halkın tansiyonu, ülkenin güneydoğusundaki şehirleri içine alan özerklik hareketinin başlattığı iç karışıklık ve güneydeki islam Devleti yapılanmasının sınır kentlerine dönük tacizlerindeki artış, bölgeyi çatışma ortdıbına taşıdı. Uzun süredir kendi içlerinde ittifak yapılanmasında olan büyük devletler, bu savaşı Orta Doğu’ya açılan bir kapı olarak değerlendirip pozisyon aldılar. Bir yanda Türkiye’nin kara harekatını istemeyen Rusya, Çin ve iran diğer tarafta savaşın kaçınılmaz olduğu düşüncesindeki Birleşik Devletler, ingiltere, israil ve Güney Kore’ye karşı bloklar oluşturdular. 2017 yılının ortalarında, Türkiye’nin Rus donanmasına ait bir denizaltıyı kara sularını ihlal ettiği gerekçesiyle batırmasının ardından savaş, tüm dünyayı içine alan bir karaktere evrildi.
Bu olaya kadar stratejik mesafesini koruyan Avrupa Birliği ülkeleri, Fransa, italya ve Almanya’nın mutabakatı ve baskısı ile Birleşik Devletler’in yanında yer aldıklarını açıkladılar. 2 yıl süren müzakere ve istihbarat savaşı döneminin ardından beklenmedik bir şekilde Suriye’nin yanında olduğunu açıklayarak savaşa karışan Kuzey Kore, deniz sınırını ihlal ettikleri gerekçesiyle iki Amerikan uçak gemisini balistik füzelerle vurarak batırdı. Olayda 1080 Amerikalı denizci hayatını kaybetti. Bunun üzerine Amerika Birleşik Devletleri, Kuzey Kore’ye ve müttefiklerine karşı açıktan savaş ilan etti. ilk fiili adım Amerika ve Güney Kore ordularına bağlı deniz piyadelerinin, Kuzey Kore’yi havadan ve denizden ablukaya almasıyla atıldı. iran, sınıra konuşlandırdığı uzun menzilli füzeleri Türkiye ve israil’e karşı konumlandırıp, K. Kore’ye dönük tehdide karşılık misilleme yapacağını ve füzelerin nükleer başlık taşıdıklarını deklare ederek savaşın seyrini değiştiren adımı attı.
beğendiysen paylaş panpa⤵
0 yorum:
Yorum Gönder