Blue Whale Oyunu İle Alt üst Olan Hayatım!
Mayıs 28, 2017
2 yorum yapılmış panpa
Blue Whale yani mavi balina oyununu çoğunuz bilirsiniz beyler.
Bu oyun Rusya'da vk adlı bir sosyal medya platformunda popüler olmaya başlamış ve sonrasında Avrupa'ya da sıçrayarak yüzlerce kişinin intihar etmesine sebep olmuştur. Şu an vk bunun önüne geçti ama ben sizlere vk bunun önüne geçmeden önce bu işe kalkışmamı ve kalkıştıktan sonra neler yaşadığımı anlatacağım hazırsanız başlıyorum. Birkaç kişi okusa bile yeterli.
12. Sınıfa giden girdiği YGS sınavının sonuçları açıklandıktan sonra kendi gerçekleriyle yüzleşen sınıfta çoğu zaman kaale alınmayan, kızların Dünya'da erkek cinsinden tek ben kalsam bile gidip lezbiyen olacakları herifin tekiydim.
Tabi böyle olmamda geçmişte yaşadığım beni maneviyat açısından etkileyen çok ciddi bir olay sebep olmuştu.
12 Ayın sultanı olan Ramazan ayının ilk günüydü. Annem babam ve ben istanbul'dan Ankara'ya ilk günün iftarını ailedeki dostlarımızla birlikte açmak için otobüse binmiştik. Yolculuk biraz uzundu ama gerçekten bizim için buna değerdi.
Gece yolculuk devam ederken ve neredeyse tüm yolcular uyumuş tek ben uyanıkken kafamı şoföre çevirdikten sonra birden şoförün uyuya kaldığını farkettikten sonra şoke oldum. Şoföre bağırmamdan sonra otobüsteki bütün yolcular ani bir irkilmeyle uyanmış ve şoförde benim bağırmamdan sonra ani bir refleksle uyanıp direksiyonu çevirmesiyle birlikte ailemin ve yolcuların çoğunun ölümüne sebep verecek o hatayı yapmıştı.
Ailemle birlikte ön tarafta oturuyordum ama otobüs tam ağaca çarpmadan önce kendimi arka tarafa atıp yaşamayı başarmıştım. Ne büyük başarı ya! O zamanlar 10 yaşındaydım beyler. Belkide en masum yıllarımdı. Ve ben bu yıllarımda işte bu acı gerçeklerle yüzleşerek başladım hayata.
Bu olay olduktan ve ailemi defnettikten sonra artık birinin beni sahiplenmesi gerekiyordu. O zamana kadar beni sevip sayan, aramızda çok büyük bir bağ bulunan sülalemdeki bireylerin hiçbiri beni sahiplenmedi! Bir kişi hariç, babaannem...
Babaannem annem ve babam evlendikten sonra dedemle birlikte kendi tuttukları bahçeli evlerinde kalmış. Dedem öldükten sonra babamın o kadar ısrarına rağmen yine de bizimle birlikte kalmak istememişti.
Oğlum şehir hayatı bana göre değil benim burada keyfim yerinde sizin de keyfiniz yerinde olsun derdi hep babama. O olaydan sonra da beni sahiplenmiş ve beni mümkün olduğunca tamir etmeye çalışmıştı ancak bu yaptıklarının hepsi boş bir çabaydı. Bu yaşadığım olay atlatamayacağım ölçüde çok büyük bir travmaydı.
Senelerim böyle akıp gitti. 18 yaşıma geldiğimde ise herşey çok geçti ve ben bunu YGS sınavı bittikten sonra anlamıştım.
Okul bittiğinde babaannemin yüzüne bakmaya utandım. Zavallı kadın benim için o kadar uğraşmış, çabalamış ama ben onu hayal kırıklığına uğratmıştım. Ama o yinede beni incitmedi. Üzülme evladım seneye tekrar denersin diyordu, yüzündeki tebessümü hiç bozmadan.
Bu Dünya benim için yaşanmaz bir yerdi. Annem ve babamın her mezarına gittiğimde onların yanında bir tabutun içinde gömülü olarak hayal etmiştim hep kendimi. Yaşamak için bir sebebim yoktu, babaannem dışında. Belki de o olmasaydı çoktan intihar etmiştim.
işte tam hayattan ümidimi kesmiş, intiharın eşiğine gelmişken sosyal medyadan gördüğüm birşey ile bu Dünya'da 50 gün daha yaşamam için bir sebep oldu. Blue Whale!
Bunu sözlüklerden ve birkaç haber sitesinden araştırdım. Hepsinde çok tehlikeli bir oyun olduğu, size hergün görev verildiği ve son görevinizin de intihar etmek olduğu yazıyordu. Bu oyunu görmeden önce zaten intihar etmeyi düşünüyordum. O yüzden bu manyakça şeyi denememem için hiçbir sebep yoktu! Kimleri öldürdüğü nelere yol açtığı umrumda değildi. Tek istediğim şey beni bu hayata biraz daha bağlayacak bir sebepti.
Bu oyunun yapımcılarının Rusların facebooku olan vk aracılığıyla bizimle iletişime geçtiklerini öğrendim. Sadece tek yapmam gereken şey BlueWhale adı altında vk de bir hashtag paylaşmamdı. Daha sonrasında ise yapımcılar bana ulaşacaklardı.
Kararımdan emin olduktan sonra bu oyuna ingilizce bir şekilde katılmak istediğimi belirttim. Kafamda tek bir soru vardı bu yapımcılar bana Rusça mı yoksa ingilizce yazarak mı geri döneceklerdi. Rusça döneceklerse bu dili bilmediğim için bu oyundan vazgeçmemden başka şansım yoktu. Ama ingilizce dönecekse eğer orta seviye ingilizcemle bunun üstesinden gelebilirdim. ingilizcemin orta seviye olmasının sebebi de aşırı derece de asosyal bir kişilik olmamdan kaynaklanan yabancı dizi bağımlılığıydı. Bu bağımlılık sayesinde Türkçe alt yazılı olarak bitirdiğim yabancı dizileri daha sonrasında ingilizce alt yazı olarak, en sonunda da alt yazısız tamamiylen saf ingilizce olarak izliyordum. Evet yanlış duymadınız aynen bunu yapıyordum. Yani bir yabancı diziyi 3 kez bitiriyordum. Şu ana kadar izlediğim yabancı dizi sayısı da 50 civarında artık oradan siz hesaplayın ingilizcemin ne kadar iyi olduğunu.
Birkaç saat sonra mesaj aldım. Mesaj kutuma baktığımda emin misin yazan bir mesaj gördüm. Bana ulaşmışlardı. Ben evet yazdıktan sonra bana oyunun kurallarını teker teker yazmaya başladı.
1-) Bu oyunu oynadığımı asla kimseyle paylaşmayacaktım.
2-) Bu oyunu asla bırakamazdım.
3-) Her görevi tamamlamak için bir günüm vardı.
Ve son olarakta görevleri başarıyla tamamladığımda beni 10000 dolar ile ödüllendirecekti.
Bir tane kural görmüştünüz beyler oyunu kafama göre bırakamamla ilgili peki neden bırakamazdım.
Benim ona evet adında mesaj atmamla onun benim tc kimlik numarama kadar bütün bilgilerimi bana göndermesi bir oldu çünkü.
Asla çıkamayacağım bir oyunun içine girmiştim
Youtube ve benzeri yerlerden gördüğüm çoğu şeyin bu oyunun içine girmemle birlikte uydurma olduğunu anladım. Benden yaptığımı kanıtlamam için video veya fotoğraf istemiyorlardı. Sadece yaptığımı söylemem yeterliydi. Evet, bu size garip gelebilir. Benim bu görevleri ekgibsiz olarak yerine getireceğime dair inançları tamdı.
Gece 4'de aldığım ilk görev akşam 8'e kadar aç durmak oldu. Gün içinde pek fazla dışarı çıkmadığımdan ve asosyal bir bin olarak babaannemin emekli maaşından geçindiğim için bu benim için pek bir sorun olmadı. Ah zavallı kadın, beni yanına alarak hayatındaki en büyük hatayı yapmıştı. Ne vardı öksüz yurduna bıraksan yani. Sahiplenilecek adam mıydım ben!
Şimdi burada çoğunuz oruç mu tutuyorsun ulan bu nasıl görev huur çocuğu diyebilir. Emin olun bende bu göreve ilk başta anlam veremedim beyler ama zaman geçtikçe bu görevlerin her birinin bilinç altımda nasıl bir etki bıraktıklarını da farketmeye başladım.
Sabahtan akşama kadar bilgisayarımın başından kalkmayıp hunharca torrentan indirdiğim Gta 5 i oynadıktan sonra görev bittiği gibi yemeklere gömüldüm. Zor olmamıştı. Ve diğer görevler için merakım da gitgide artmıştı.
Sonraki gün bana verilen görev doğrultusunda hayvan belgeselleri izledim. Babaannem benim bunları izlediğimi görünce ne oldu oğlum artık bunlara mı merak saldın dedi bana. Evet dedim bende hiçbirşey belli etmemeye çalışarak. O gittikten sonra devam ettim izlemeye, vicdanımı bastırmaya çalışarak...
Her yeni gün aldığım yeni görevleri başarıyla yerine getiriyordum. Artık bu Dünya'da kendimi işe yarar hissetmeye başlamıştım. Gece'den sabaha kadar korku filmi izleme görevinden sonra 10.gün görevimi beklerken karşıma çıkan görev karşısında şoke oldum.
-Evi terket.
Resmen evden ayrılmamı istiyordu. Benim gibi silik birinin hiç yakın arkadaşı olmadığından bu benim için dışarıda yatla aynı şeydi. Ancak bu oyuna kendimi bi kere kaptırmıştım. Bıraktığımda babaannemin bankada duran 5000 lirasını bile halledebilirdi bu adamlar. Tabi bunlar benim oyuna devam etmem için bir bahanemdi ve bu bahaneler beni sonunda oyuna devam etmeye ikna etti.
Küçük bir çanta ve bana hem internet paketim de ve de ihtiyaçlarımda lazım olacak bir miktar para aldım. Çantama birkaç giysi koyduktan sonra babaannemin uyurken odasına girdim ve son bir defa alnından öptüm. Gecenin 1'inde çıktım evden. ilk iş bizim yakınımızdaki camiye gitmek olacaktı. Bu gece cami avlusunda uyumak en güzel fikirdi. Başka türlü tinerciler zütümü gibebilirdi.
Cami avlusuna geldiğimde rahat bir bank seçip ona uzandım. Babaannem bana bir dönem din eğitimi vermeye çalıştı ama ben ramazan ayının ilk günü olan o olay yüzünden asla ısınamadım. O gecenin travması benim dinden de soğumama sebep olmuştu. Ama inançsız değildim sadece içimde bir tereddüt vardı.
Sabah olmuştu. 11.güne gelmiştik ve benim tamı tdıbına 39 gün boyunca dışarıda yaşayarak görevlerime devam etmemi istiyordu. Benim gibi bir sosyal atık için çok ciddi bir süre bu. Normal insan için bile ciddi bir süre. Fakat artık zihnim bu yolda devam edeceğime dair ikna olmuştu, ne kadar zor olsa dahi.
11. Güne kadar görevler hep normal, insanlık çerçevesi içerisinde gitti. Fakat yeni gelen bu görevden sonra artık böyle olmayacağını anlamaya başlamıştım.
-Sıradaki görevin: Babaannenin bankadaki 5000 TL'sini kendin için çek.
Ulan resmen benden babannemi soymamı istiyordu! Artık burada dur demeliydim. Ama bu işi sonlandırdığımda gibtiğimin aşağılanma duygusunun tekrar benimle yüzleşeceğini hissettiğimden vazgeçemedim. Evet, beyler o kahrolasıca şeyi yapacaktım.
Sabah bulamadığında babaannemin benim için endişelenip endişelenmediğini düşünürken bir yandan da o parayı nasıl çekeceğimi düşünüyordum. Babaannemin yatan emeklilik parasını bankadan genellikle ben çekerdim beyler. O yüzden kart şifresini falan biliyordum. Tek mesele o kartı almaktaydı.
O gün günlerden cuma olduğunu hatırladım. Altın günüydü. Sıra Nuray hanımlarda olmalıydı ve babaannem kesinlikle oraya gidecekti. Daha önceki altın günlerinden zaman dilimini kendi kafamda tahmin etmeye çalıştım. Ve 2 gibi gideceğine dair karar verdim. Tek mesele şuydu, benim ortalıkta gözükmemem onun altın gününe gitmesini engeller miydi?
Engellemezdi. Çünkü babaannemin tek sosyal aktivitesi oydu ve zavallı kadın eğer o aktiviteden de mahrum edilirse iyice kendi içine kapanacak ve onun için sonuçları iyi olmayacaktı. O yüzden bizim evin oradaki bir kafeye saat 1.40 gibi oturup bekledim. Bir çay söyledim ve babaannemin o kapıdan çıktığını görmek için kafayı bizim evin bahçesine diktim.
Benim bakmamdan hemen birkaç dakika sonra kadın evden çıkmıştı. Hemen eve girdim ve babaannemin yatak odasındaki sehpanın altındaki çekmeceyi açtıktan sonra banka kartını aldım. Şipşak! Bunu yapmam sadece 1-2 dakikamı almıştı. Evden çıktım ve bizim evin birkaç yüz metre ilerisindeki bankaya koşar adımlarla yürümeye başladım. ilk defa bu hayattan zevk alıyordum beyler. Adrenalinin eşiğindeydim!
Kuyrukta bir süre bekledikten sonra bankamatikten parayı çektim. içimde hafif vicdan azabı oluşmuştu ancak bu bile umrumda değildi artık. Başarmıştım! Bir sonraki görevime geçmek için sabırsızlanırken bizim evin yolunu tuttum ve babaannem gelmeden kartı yerine bıraktım. inşallah anlaması biraz vakit alırdı, en azından bu oyun bitene kadar alması yeterliydi benim için. Sonra bu milyar yıllık Dünya'dan bir hiç olup silinip gidecektim.
Tam kapıdan çıkarken atladığım bir detay geldi aklıma. Babaannemin benim için endişelenmesine bir çözüm bulmalıydım. 48 saat geçtikten sonra polise haber verebilirdi. Birde polisle uğraşamazdım. Hem de yaşlı kadının benim için kendisini üzmesini, harap etmesini istemiyordum. O yüzden bir mektup yazmak geldi aklıma. Tam olarak ne yaptığımı tabiki anlatmayacaktım ancak bu soruna bir çözüm bulmuş olacaktım.
Mektubumu yazdıktan sonra bir daha bu eve adım atmamak için anahtarımı evde bıraktıktan sonra kendi yoluma koyuldum.
Orada burada vakit harcadıktan sonra bir mesaj geldi telefonuma.
-Tebrikler! Görevini başarıyla tamamladın! Sıradaki görev için hazır mısın?
Ona daha görevi bitirdiğimi bile yazmadan benim görevi bitirdiğimi anlamıştı ancak bu beni şaşırtmadı. Bilgilerimi attığında her taka erişiminin olduğunu zaten o zaman anlamıştım.
+Evet hazırım, sadece bir soru soracağım sana?
-Sor.
+Evden ayrıldım ancak geceyi dışarıda değil de başka bir yerde geçirebilme hakkım var mı?
-Evet, var. Ancak benim belirlediğim yerde.
Bana belirlediği yerin konumunu daha sonra gönderecekti o yüzden 12.gün verdiği taktan görevi yapıp, ona mesaj attıktan sonra bana konum atması için beklemeye koyuldum.
Biraz vakit geçtikten sonra konumu bana attı. Uygulamanın bana gösterdiği zamansal hesaplamaya göre benim şuan bulunduğum konumdan o konuma tamı tdıbına 2 saat araba mesafesi vardı. Benim için sorun değildi çünkü her yol çilesinin bir devası vardır o da nedir bilir misiniz beyler! 500T. Kendisi bir çile tabiki o ayrı konu
500T ile inmem gereken durağa geldikten sonra taksi durağına yürümeye başladım. Taksi ile gitmem gereken az bir kısa yolu da tamamladıktan sonra varmam gereken yere sonunda gelmiştim. Benim için yorucu olmuştu. Apartmana baktığımda dış bölgesinin biraz bakıma ihtiyacı olduğunu farkettim. içerideki durumun nasıl olduğunu bilmiyordum onu biraz sonra öğrenecektim. Sahi neden benim için burayı seçmişti ki? Amacı neydi yani. Kafamdaki bu soru işaretleriyle apartmanın 5.katının ziline bastım. Dış kapı açıldıktan sonra içeriye girdim ve asansöre bindim. 5.katı işaretledikten sonra karşılaşacağım kişinin kim olduğunu öğrenmek için sabırsızlanırken birden 4.katta asansörün durması ve ışıkların gitmesi ile irkildim. Noluyordu lan!
Karanlıklar içinde bas bas bağırırken resmen sesimi kimse duymuyordu. Nasıl oluyordu bu lan! Koskoca apartmanda kimse yok muydu?
Artık pes edip, nefesimi dinlendirirken bir hoparlör cızırtısı duymaya başladım. Asansörün içinde bir hoparlör vardı. Bunu ilk girdiğimde nasıl farkedemedim bende bilmiyorum beyler. Her neyse cızırtı kesildi. . Ve ingilizce konuşan bir ses hafif seslerle mikrofonunu test ettikten sonra benimle konuşmaya başladı.
+Bu gece burada kalmak istiyordun değil mi? Kalacaksın ve 13. Günki sınavında bu olacak. Sen bu görevi bitirene kadar asla dışarı adım atamayacaksın.
Ben şoke olmuş bir biçimde ağlamaklı şekilde adama yalvarırken birden kulağıma gelen bir ses dalgasıyla aniden irkildim. Birkaç dakika kulaklarımın, beynimin içinde çınlamasını bu sesle dinlemeye başladım. Ya sonrası, sonrası benim için bundan çok daha kötü oldu. Çınlama bittikten sonra hoparlörden gelen seslerin etkisiyle beynimde ve vücudumun diğer organlarında dalgalar titreşmeye başladı. Yeni bir işkence metodu öğrenmem işte bunun gibi acı bir şekilde oldu
Saatler geçti. Artık gözümün içinden gözyaşı değil kan akacaktı resmen! Artık pes edip intihar etmek için kafamı asansörün cdıbına vurmak için hazırlanırken ses kesildi. Kendimi ani bir biçimde yere attım. Ses kesilmişti ama ben etkisini hala hissetmeye devam ediyordum. Yarım saatim öyle geçti. Ne zaman ben kendimi ayağa kalkacak kadar iyi hissettikten sonra asansör hareketlendi ve beni 1.kata indirdi.
Asansörden zar zor kendimi dışarı attıktan sonra duvara asılı bir yazı gördüm.
+Oyuna devam etmek, kaderini çizmek istiyorsan bu apartmanı terk et!
Dediğini yaptım ve apartmanı terkettim. Uykusuz kalmıştım. Yere yığılmamak için apartmanın yakınındaki parka kendimi atmaya çalışırken az kalsın araba çarpacaktı. Ucuz atlattım ve kendimi parka attığım gibi çimlerin arasına gömülmem bir oldu.
Uyandıktan sonra kendimi nerede buldum dersiniz? Hastanede! Ulan hastaneye gidip uyanamayacak kadar ne yaptın ulan ayı diyenleriniz olabilir. Ancak bu gerçekten normal bir uyku değildi beyler. Uyandıktan sonra kör olduğumu zannetmemde bunun ispatı birkaç saniye ışığı göremedim ulan! huur çocuğu bana nasıl işkence ettiyse, bunun kalıntılarının bunlarla sınırlı olmayacağını anlamıştım.
Bu geceyi hastanede geçirmeye karar verdim. Tabi ki babaannemin beni polise ihbar etmediğini umarak. Uyandıktan birkaç dakika sonra uyandığımı hemşirenin farketmesiyle birlikte yanıma polisler geldi. Beni sorguladılar, bende onlara gereken cevabı verdim ve gittiler. Telefonumun nerede olduğunu hemşireye sorduğumda şarjda olduğunu söyledi. Telefonu getirmesini rica ettikten sonra sıradaki görev için telefona giriş yaptım.
Görev olarak benden 1 saat boyunca aralıksız kahkaha atmamı istiyordu. Bunu neden istediğine anlam veremedim ve telefonu yanımdaki sehpaya bıraktıktan sonra tekrardan uykuya daldım
Uyandıktan sonra sabah birkaç işlemi tamamlayıp hastaneyi terkettim. Bana verdiği garip görev için uygun tenha bir yer bulduktan sonra kahkaha atmak için hazırlıklarımı yaptım.
Saatimdeki kronometreyi ayarladım. Bu kahkaha tam 1 saat sürecekti. Kronometreyi başlatıp kahkaha atarken ilk 5 dakika herşey normal seyrinde ilerliyordu. Taa ki gözümden yaşlar akmaya başlayana kadar. Ben kahkaha atmaya devam ederken soğan kesercesine yaşarmaya başladı gözlerim. Birkaç günki aklım olsa yapmayı çoktan kesmiştim. Ama herif artık beynimdeki devrelerimi nasıl etkilediyse 1 saat boyunca bunu yaptım ve manyakça bir görüntü çıktı ortaya. Delirdiğimi artık yavaş yavaş hissetmeye başlamıştım. 14.günün görevini de artık tamamlamıştım
Geceyi yine bulunduğum mekanın en yakınındaki bir cami avlusunda geçirdim. Uyandığımda 15.günün görevi hazır bir şekilde beni bekliyordu. Bu sefer istediği şeyi görünce az kalsın küçük dilimi yutuyordum beyler. Herif düpedüz benden babaannemden çaldığım 5000 TL'yi yakmamı istiyordu.
Şu anda çoğunuz artık bıraksana oyunu huur çocuğu diyor olabilir. Ama cidden emin olun bu oyun uyuşturucu denen illetten çok daha feci bir şekilde bağımlılık yapıyor. Yani artık geri dönülemez birşeydi benim için.
Ben ağlamaya çalışırken kahkaha atmaya başlamıştım. Vücudumdaki hormonal dengelerin hepsi gibilmişti. Ulan artık kahkaha atmam için ağlamam mı gerekiyordu dıbına koyim?
Bakkaldan çakmağı aldım. Çayır bir alana gittikten sonra da tereddütsüz bir şekilde 5000 TL'yi yaktım. Artık tereddüt etmeyecektim, tek hedefim bu oyunu bitirmekti.
Bu son görevden sonra bana kalacak yer ayarladı beyler. Otele girdiğimde onun ismini öğrenmeye çalıştım ama başaramadım. Günler onun verdiği taktan görevler ile birlikte geçerken 21. günkü görev ile birlikte beni bekleyen bir başka imtihan daha artık hazırdı. Otelde geçirdiğim vakit artık dolmuştu. Artık o otelde kalamayacaktım.
Bana bir adres attı. Oraya gitmem gerekiyordu ancak ne için gitceğimi bilmiyordum
Vardığımda buranın bir bar olduğunu farkettim. içeri girdiğimde de bir gay bar olduğunu. Pala bıyıklı tipler resmen birbirlerine sürtüyor, dans ediyorlardı. Pgibolojim o kadar çok etkilenmişti ki artık bunlar bile bana normal geliyordu beyler. Sonrasında nonoş bir tip yanıma geldi.
-Nasılsın tatlım?
+iyiyim, şeyyy..
-Sen yenisin galiba canım. Gel şuraya biraz ısınman zaman alıcak buraya biliyorum ama şunu bil ki burası bizim gibilerin özgür olduğu bir yer.
+Ne demezsin...
Bir odaya zütürdü beni. O bana birşeyler anlatmaya devam ederken benim içimden geçirdiğim tek şey zencilerin gelip beni gibmemesiydi.
Odanın içine girdiğimde yatak ve yatağın üstünde işkence sex aletlerini gördüm.
+Ben bunlara girmeyeceğim değil mi?
-Gireceksin tatlım.
+Peki yanıma gelen erkek olmayacak değil mi?
-Orası sürpriz.
Çaresiz bir şekilde soyunduktan sonra yatağa bağlayıp, gözlerimi kapattığında kaderimi beklemeye başladım
Ulan bu nasıl bir fantezi huur evladı. ilk önce benim vicdanımı gibiyorsun, sonra duygusal hormanlarımı şimdi de sıra cinselliğime mi geldi lan bunca insanın neden intihar ettiğine şaşmamalı.
Kapının açılma sesini duyduğum gibi ani bir irkilmeyle kapı kapandı
+Harun abi?
Ses yoktu ancak ben konuşmaya devam ettim.
+Harun abi lütfen sensen dur, anlaşabiliriz.
Gözlerimdeki bandaj açıldı ve gördüğüm neyse ki kadındı beyler. huur çocuğu korkmam için beni gay bara göndermişti. Sıradaki görevi artık anlamıştım, bakirken milli olacaktım.
O gün onu değişik fetişler uygulayarak çatır çutur gibtim. işim bittiğinde dışarı çıktığımda nonoş abi beni kutlarcasına göz kırptı. zütümü kaybetmemek için de oradan hemen ayrıldım.
Bu görev değil ödüldü resmen. Ama ne ödül ya! Bana öyle geliyormuş sadece...
Bundan sonra aldığım görevler sırasıyla 100 tane duvara fırlatarak bardak kırma, suyun altında aralıklarla 2 dakika nefesini tutmaya çalışma gibiydi. Bu görevlerin neden bu kadar basit olduğuna anlam verememiştim.
O günden sonra her geçen gün kendimde hissetmediğim birşey vardı. Halsizleşiyordum, boğazlarım ağrımaya başlamıştı, hafif nezle gibiydim noluyordu dıbına koyim. 28. Güne geldiğimde iyice halsizleşmemle birlikte kendimi hastaneye attım. Hastanede geri dönülemeyecek bir şok daha yaşadım
Eğer size ödül olarak karı verilirse gibmeyin beyler. En azından yanınızda prezervatif bulunsun. Benim kontrol etme şansım yoktu çatır çutur gibtim. Sonucu ne oldu peki? AIDS oldum dıbına koyim.
Ulan bu huur çocuğunun beni ödüllendirmeyeceğini anlamam gerekirdi. Anasını gibeyim insan ilk sex deneyiminde AIDS olur mu? Canlı karı memesi ilk o zaman gördüm insanın biraz insafı olur ulan huur çocuğu. O karının da anasını gibeyim. Ya da gibmeyeyim o da AIDSlidir şimdi.
Doktorları ite kaka hastaneden kaçıp izimi kaybettirdim. Artık gibimde hayatım boyunca o lekeyi taşıyacaktım. Hüngür hüngür ağlamaya çalışıp kahkahalar atarken telefonuma onun tarafından mesaj geldi
Bazı insanlarda bu virüsün belirtileri 10 12 sene sonra çıkarken bende hemen çıkmaya başlamıştı aq. Sağlam karı bulmuş huur çocuğu. Her neyse bana gelen mesaj şöyleydi.
+Sana yaptığım şeyi başkalarına yapmaya hazır mısın?
Hagibtir. huur çocuğunun beni aids yaptığı yetmedi, şimdi masum bir karıyı aids yapmamı istiyordu.
-Bana verdiğin görev şimdi bir kadını AIDS yapmam mı? Ancak bu 1 günde çok zor!
+Eğer oyunu gerçekten oynamak istiyorsan bu zor değil. 29. Günkü görevin bu şimdi yaşadığın bu travmayı atlamaya çalış yarın büyük bir görev seni bekliyor!
Bu kadar acı çekmeme, hayatımı gibmesine rağmen bundan zevk alıyordum beyler. Cidden benim gibiler sosyal atıklardan farksız
Evet beyler sabah uyandığımda (bu sefer cami avlusunda uyanmadım parkta uyandım).
Hesabıma 1000 TL gönderdiğine dair mesajını gördüm ama o mesajın üstüne de bir dipnot düşmüştü, kerhaneye gitmeyecektim.
O yüzden bende telefonumdan benim kaldırabileceğim gece kulüplerini aramaya başladım. Uygun bir tane buldum, sap olarak girilebilirdi ve içindeki şeylerin fiyatı da gayet makuldü artık hazırdım.
Defactodan kendime bu gece için uygun kıyafetler aldıktan sonra taksiye binip yola koyuldum. Oraya vardığımda saat 8'di. O yüzden internet kafeye gidip yine asosyalliğimi göstererek 1-2 saat gta 5 attıktan sonra artık gece kulübünün içine girme vaktimin geldiğini anladım
Gece kulübüne girdim. Hedefim en uygun Pelinsu'yu avlamaktı. Başaramayacağımı düşünüyordum ancak bunu yapmaktan başka çarem yoktu.
Saatler geçti ve ben hiçbir gelişme kaydedemedim beyler. Eğer biraz daha kızlara yavşamaya çalışırsam dövülürek atılacağımı biliyordum, yapamazsam da oyun sona erecekti. Bu yüzden aklıma çok kötü bir plan geldi.
Görevliye WC'yi sorduktan sonra planım için hazırdım. Oha ulan tecavüz mü edeceksin kıza huur çocuğu diyenlerinizi duyuyor gibiyim. Benimki nefsi müdafaa beyler...
ilk önce erkekler tuvaletine girdim. Mantıken kızlar tuvaleti erkekler tuvaleti gibi olacaktı. O yüzden planımın kusursuz düzeyde işlemesi için her olasılığı hesapladım. Tuvalet kapısında kilit vardı beyler. Yani bu da görevliler gelene kadar bir kızı gibmek için 90 saniye gibi bir zaman veriyor bana. 90 saniyede birini AIDS yapabilir misiniz? Az sonra!
Çaktırmadan kızlar tuvaletine en verimli açıdan bakmaya çalışıyordum içeride tek kız kaldığından emin olacaktım. dıbına kodumun huurları bir girdiklerinde yarım saat çıkmadıkları için bu biraz zor olacaktı ancak imkansız değildi.
Beklediğim ciddi bir sürenin ardından hamlemi yaptım ve tuvalete girip hemen kapıyı kilitledim. Dışarıdan bunu farketmişlerdi ve kızda çığlık atmaya başlamıştı. Kızı hemen tuttum sadece 90 saniyem vardı. Yapıştırdım yere donumu indirdim. O arada içerideki tuvaletin kapısından bir ses duydum. Ha gibtir yalnız değildi! Hemen paçadaki pantolonumla birlikte diğer kıza doğru koştum ve o kızı hemen içeri sokup oradaki kapıyı kilitledim. Az çok savaşarak kızı sonunda hallettim ve sokmak için artık hazırdım. Tam sokucakken kapı aniden kırılarak açıldı ve benim feriştahımı gibmeleri de kapıyı kırmalarıyla bir oldu.
Ultra düzeyde darp yedikten sonra karakola yollandım. 3 dişimi kırmıştı huur çocukları. Aha şimdi yannanı yedin bin. Günümüzde tecavüz artık çok ciddi bir suç sayılmaya başlamışken sen bundan nasıl kurtulacan diyenlerinizi duyar gibiyim. Haklısınız da amk! Nasıl kurtulacaktım ben bu durumdan?
Polislerin elinde olsa 3 dişimi daha kendileri kıracaklardı. Ben ağlamaya çalışan ama lanet olası bozulan pgibolojim yüzünden gülen yüzümle savcıya sevkedilmemi beklerken. Gardiyan geldi ve nezarethanenin kapısını açtı.
+Serbestsin.
Ulan nasıl oldu dıbına koyim bu durum. Yaptığım şey düpe düz tecavüzdü. En azından mahkemeye çıkmam gerekirdi
Sağolsun bana bu görevleri veren huur çocuğu kıza ulaşarak belli bir miktar para karşılığında şikayetçi olmaması için kızı ikna etmiş. Senin gibi kızın da amk, sattın para için namusunu.
+Görevi başaramadım, buraya kadar mı herşey?
-Yanlış düşünüyorsun, görevi başardın. Sarfettiğin bunca çabanın hatrına kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Hem de ne devam etmek. Bu oyuna başlamadan önce sıradan intihar meyilli asosyal bir tipken. Şimdi AIDS hastası, duygusal bozukluklar yaşayan, vicdansız, darplı 3 dişi ekgib herifin tekiyim
Bu akıl ruh hastasının bana verdiği görevlerle birlikte 40.güne geldim beyler. Bu 40 günün bana etkisi şu şekilde oldu.
-Ani değişen duygusal hormanlar
-Pişman olmama duygusu
-Düşünme yetisinde zayıflık
-Artık ölmemem için bir sebep olmadığı hissi
-Karar alma mekanizmasında bozukluk.
Burada yazdıklarım size hafif gelebilir. Ama bu yaşadıklarım benim rüyalarımı dahi etkilemişti. Nasıl kurtulacaktım bu beladan? Her geçen gün o son göreve daha da fazla yaklaşıyordum ve geriye sadece 10 gün kalmıştı
40.gün kundakçılık görevi verdi bana. Yapmadığım bi o kalmıştı zaten dıbına koyim. Kundakçılık da kime kundakçılık bir tahmin edin? Babaannemin evine kundakçılık yapacaktım.
Günleeeerr sonra 500T'ye yine işim düşmüştü. Bindim ona ve bir iki saat sonra benim yaşadığım semte geldim. O evi yakarsam eğer sadece babaanneme zarar vermeyecektim. Kendi anılarımı ve benim masum olduğum zamanları da yok edecektim.
Tahmin edin bu çakal bana görevi hangi gün verdi? Cuma... Beni, benden daha iyi tanıyor bu huur çocuğu...
Kundakçılık için gerekli malzemeleri aldıktan sonra babaannemin evden çıkması için beklemeye başladım. Ulan şunu yapacağıma iki rekat Cuma namazı kılıp hayırlı bir evlat olsam çok mu şey yapmış olurdum sanki...
Babaannem çıktıktan sonra itfaiye, ambulans, polis ne varsa aradım dıbına koyim. Seri adımlarla eve girdim. Benzini döktüm ve bildiğim tek dua olan fatiha'yı da okuduktan sonra çakmağı attım. Bu kadar basit mi ulan huur çocuğu diyorsanız eğer evet bu kadar basit. Ne sandınız dıbına koyim gereksiz yere duygu kasacağımı felan mı? Adam tüm ayarlarımı gibti zaten benim.
Ben bunu yaptıktan sonra sokaktaki ahali çekirdeklerini alıp yangını izlemek için sıraya girmişlerdi. Babaannemin ve itfaiyenin gelmesiyle birlikte ortalık daha da şenlendi. Ben kahkahalar atarken birden babaannemin bayılıp yere kapaklandığını gördüğümde o an benim için zaman durdu. Hemen yanına koşmak istedim ama bunu yapamazdım... Tek çarem ölmemesi için dua etmekti. Ulan benim gibi birinin duası ters teperdi şimdi o yüzden etmeyecektim. Neyse akşam olduğunda gösteri bittiğinde sokak ahalisi de evlerine dağıldı. Geriye küller içinde kalan ev ve bahçenin bir kısmı kaldı
Babaannemin hastaneye kaldırılışından sonra 3 gün geçmişti. Ben çaktırmadan belli aralıklarla ona bakmaya çalışıyordum ama nafile. Bu imkansız gibi birşeydi.
Bir yandan poliste bu kundakçının kim olduğunu sorguluyordu ve bütün soru işaretleri beni gösteriyordu. Ancak beni gösterse bile ispatlayacak hiçbirşeyleri yoktu. Ben planımı kusursuz bir şekilde uygulamıştım.
Oyunun 43. gününde benim hayattan bezme oranım tavan yapmaya başlamıştı. Oyun bitmeden intihar edebilirdim. Hatta adam bana oyun bitti, kaybettin dese direk intihar edecektim herhalde.
Her neyse ben hastanenin önünde yine beklerken telefonuma sıradaki görev için bir mesaj geldi. Bu görev harbiden geç gelmişti. Ama artık gerçekten beni Can Alıcı noktadan vurmak istiyordu.
Görevim uyuşturucu çekmekti.
Bana mal alacağım adresin yerini ve hesabıma da bir miktar parayı gönderdi. Herhalde bu görevi yaptıktan sonra kesinlikle intihar edeceğime dair hiçbirinizin şüphesi yoktur. O yüzden bu görevi yapmadan önce anne ve babamın mezarının yanına gittim.
Öptüm, kokladım topraklarını. Uzun zaman sonra oraya geldiğimde ilk defa orada 43 gün önceki kendimi hissettim. Onlarla yaşadığım güzel anılar geldi aklıma. Hatta o kadar çok güzel şey geldi ki az kalsın bırakacaktım oyunu. Ama o travmatik olayı hatırlamamla birlikte beni içine çeken o karanlık duygu tekrar canlandı. Güllerini bırakıp gittim oradan, ölüme doğru...
Uyuşturucuyu alacağım malın oraya geldiğimde telefonum çaldı, tanımadığım bir numara tarafından. Zaten rehberimde tek babaannem kayıtlıydı.
Açtığımda bir kadın babaannemin beni merak ettiğini onu telefonumdan engellediğim için bana ulaşamadığını ve şuan babaannemin hastanede olduğunu söyledi. Ona teşekkür edip telefonu kapattım. Halletmem gereken bir iş vardı.
içeri girdiğimde görevli beni malı alacağım yere Metin adlı kişiye doğru zütürdü. Onun odasına girdiğimde huur çocukluğu yaparak kazandığı o paraları saydığını gördüm. Ben geldikten sonra saymayı bıraktı ve elimi sıktı.
+O çocuk sen misin yeğenim
-Evet benim.
+Ne kadar mal istiyorsan yeğenim ve de malın ne olsun?
-Gönlünden kopanı en şaşalısını ver be abi
Malı aldıktan ve paramı ödedikten sonra tenha bir yer aradım ve buldum tam malı çekecekken kafama dank etti.
O çocuk sen misin yeğenim?
Bizim huur çocuğu bu alagavata ulaşmıştı. Bunun vk yoluyla olması imkansızdı. Ya hatlar aracılığıyla sağlanan mesajla ya da arayarak bunu yapmış olmalıydı. Bu pekekenti yakalatmak için küçük bir şansım vardı. Peki ben bu şansı kullanmak istiyor muydum? Bu pekekent en başından beri benim istediklerimi bana yaptırıyordu. Sonrasında zar zor kalan düşünme yetimle, kendimi zorlayarak düşünmeye başladım. Ulan beni az daha pgibolojik işkenceye soksa hayvana dönüştürecekmiş resmen.
Ölen yüzlerce insan. Hepsi intihar ediyor. Bu insanlar kendileri istedikleri için mi ölüyor? Evet ben istiyordum. Ama peki sadece kendilerine zararları olan bu insanları birer ölüm makinesine dönüştürmek niye? Bu nasıl bir zihniyetse, bizim yaşadığımız travmalardan daha büyük travmalar yaşamış belli ki.
Beynimde alarm çanları çalmaya başlamıştı artık
Bu metin denen gavatı nasıl ikna edecektim? Edemeyecektim... Adam mafya bossu dıbına koyim o işler o kadar kolay mı? Adamın zütünden kan alırlar kan...
Daha fazla mal alma bahanesiyle metinle tekrar buluşacaktım o arada ani bir hareketle silahını alıp namluyu ona doğrultacaktım ve telefonunu alacaktım. Haa şimdi düşündümde mekanını polise de ihbar edebilirim hani... Ama olsun, böylesi daha eğlenceli...
Dediğim gibi yaptım ve daha fazla mal alma bahanesiyle tekrardan Metin'le buluştum.
+Ne oldu yeğenim, yetmedi mi sana verdiğim mal?
-Bana yetti abi de arkadaşlara yetmedi. Biraz daha lazım onlara.
+Sen iste yeter ki koçum be hallederiz.
Mal kasasından malı almak için eğildiği anda kıvrak bir hareketle masadaki silahı alıp ona doğrulttum.
-Sakın kıpırdama yeğenim senden alacağım birşey var.
Silahı doğrulttuğumda telefonu gibe gibe verdi bana züt veren. Bağırdığı anda onu vuracağımı söyledim. Şantaj falan da değildi bu cidden vururdum dıbına koyim. Bugüne bugün tecavüze yeltenmiş, kundakçılık yapmış adamım bunu mu yapamayacağım?
Kayıtlı numaralara ve aranmış numaralara baktım şüpheli hiçbirşey tespit edemedim. Hatta bu numaraları bizzat aradım dıbına koyim. Noluyordu? Bu huur çocuğu gerçekten zeki çıkmıştı, numarayı bu Metin denen gavata sildirmiş olmalıydı. Neyse şimdi onu bunu boşverinde bende yannanı yemiş durumdaydım nasıl çıkacaktım buradan?
Tam pesetmiş metin denen gavata teslim olmadan kendi kafama sıkacakken aklıma birşey geldi. internet geçmişi...
Hemen internet geçmişine baktım birde ne göreyim dersiniz vk ye girmiş huur çocuğuuu...
Bununla kalır mıyım sizce? O mesajları bana gönderen, o asansörde benim kapalı kalmamı sağlayan bu huur çocuğuymuş.
Rusya'da başlamış bu olayların bizim kıllı Türk'le bağlantısı neydi? Bu muydu yoksa en başından beri o kişi? Yoksa sadece bir piyon muydu?
Tam Metin denen gavatı konuşturacakken tam arkamda kırılan kapı sesi ve benim direk yere yapışmam... Ulan gece kulübündeki olayın aynısını yaşıyordum resmen bu kapıların benimle derdi neydi?
Adamı beni diz çöktürmüş Metin de kafama silahı doğrultmuştu.
+Bak sıkacaksın biliyorum ama ölmeden önce sadece şunu bilmek istiyorum? Sen bir piyon musun ve en başından beri neden bunu yapıyorsunuz?
-Ben bir piyon değilim cüce. Ben yapmam gerekeni yapan birisiyim. Bana verilen neyse yaparım bu Dünya'nın sizin gibilerinden temizlenmesine yardımcı oluyorum sadece. (PiYON) kelime-i şehadeti getir.
+Bilmiyorum, sen direk sık kafama...
Silahı sıktı ancak boş bir havadan başka hiçbirşey çıkmadı. Mermileri ona göstermemle birlikte şoke olmuş biçimde addıbının silahını almaya çalışırken attığım çelme ile yere kapaklandı. Ancak bende addıbının vurduğu yumruk ile yere kapaklandım. Addıbının silahını aldı.
+O şarjörü ordan çıkartarak sadece kendi ölümünü engelledin seni aptal huur çocuğu. Ne olurdu yani oyuna devam etsen en azından şaşalı bir şekilde ölmüş olurdun!
O arada polislerin siren sesleri çalmaya başladı bu ve adamı panikledi o arada silahı almaya çalıştım. Silah ikimizin arasında dönüp duruyordu. Polislerin de içeri girmesi an meselesiydi.
+Tahsin yardım etsene lan Tahsin!!!
Etmedi oradan hemen topukladı sadece o ve ben kalmıştık
Beyler içeri girdim evet ama bir de oradan çıkmam var değil mi? O yüzden polisleri daha öncesinden aramıştım ve tam vaktinde gelerek hayatımı kurtarmışlardı.
Silah 2 mizin arasında dönerken silahı kaptım ve ona doğrulttum. Ancak hiç pes etmeden üstüme doğru koşmaya başladı. Tam benim üstüme atlarken benim eğilmemle birlikte açık olan pencerenin camından uçması bir oldu.
Ben şok olmuş gözlerle ölen adamın cesedine doğru bakarken polisler yanıma gelmişti. Beni sakinleştirmeye çalıştılar, arabaya bindirdiler...
Başımdan geçen herşeyi polislere anlattım, tabi ki tüm ayrıntısıyla değil. Evi kundakladığımı felan söylemedim mesela. Onlara ifade verirken onlarda benim ruhsal bir takım sıkıntılar yaşadığımı anlamışlardı.
Karakoldan çıktıktan sonra ilk işim babaannemi ziyaret etmek oldu. Ona olan biteni sonuna kadar anlattım, af diledim, yalvardım. Tek şartla bunu kabul edeceğini söyledi. Tedavi olacaktım, kabul ettim.
Şuan hala daha tedavi olmaktayım ve tedavi sürecim bitmiş değil ama çok şükür insanlığımı kazanabildim. AIDS hayatım boyunca büyük bir leke olacak biliyorum. Ancak bununla yaşayabilirim.
-son-
beğendiysen paylaş panpa⤵
Senin ben gotunu sikiyim bu nasi bi hikaye
YanıtlaSillan amk sen ne degişik bir insansın
YanıtlaSil