Efsane Hikayeler Serisi: En Zor Hastam KAAN BAHADIR!

Kaan Bahadır

Bu anlatacaklarım Bahadır ailesinin başından geçmiş , gerçek bir olaydır. Olay, hastam olan, Bahadır ailesinin tek oğlu Kaan Bahadır tarafından , tarafıma sunulmuştur. Buraya yazılmadan önce bizzat kendisinden izin alınarak aktarılmıştır.

kaan bahadir


Hastamın güvenlik ve isteği açısından yerler ve isimler değiştirilmiştir.

Merhaba , ben Ramazan Serhatlı.1970 , Mersin doğumluyum. Türkiye'nin bir anadolu şehrinde yaklaşık 27 yıldır psikolog olarak çalışmaktayım.Şuana kadar gelen hastalarım arasından çok büyük problem çıkaran veya çok uzun tedavi gören olmadı. Genelde cinnet, sinir krizi geçirenler , küçüklükten psikolojik sorun veya kişilik bozukluğu yaşayan , tecavüze uğrayan kadınlar , aşk acısı çekerek kendine zarar veren kişilerdi. Anlayacağınız sıradan bir psikologdum, hastalarımda öyle. Fakat 2004 yılında kliniğime gelen , yaklaşık 3 yıldır *** Hastanesinde tedavi gördükten sonra tarafıma tedavi edilmek amacıyla gönderilen Kaan Bahadır adlı hastam hayatımda gördüğüm en zorlu ve tedavi edilmesi zor hastamdı.


Yıl 2004 , Ocak ayıydı , haliyle havalar oldukça soğuktu. Dışarı da güçlü bir tipi vardır.iki gün önce yaklaşık 3 yıldır başka bir yerde psikolojik tedavi gören bir hastanın tarafıma getirelerek tedavisine benim devam ediceğim söyleyen bir mail gelmişti. Odamda oturmuş isminin sadece Kaan Bahadır olduğunu bildiğim hastamı bekliyordum. Aslında hastanın diğer bilgileri de gönderilmişti. Tüm bilgileri bizzat hastamdan almak istiyordum fakat yine de az da olsa göz attım. Bilgisayarımın başında , kahvemi yudumlarken Kaan Bahadır'a ait mailde ki kendisinin bilgilerini ve tedavi aşamalarına göz attım. Fazlasıyla kendimi kaptırmış olucam ki asistanım Seher Hanım'ın kapımı çalmasıyla irkildim. Seher odaya girdi ve Kaan Bahadır'ın geldiğini söyledi. Uğraştığım işi anında bırakarak içeri gelmesini söyledim. Seher güler yüzüyle çocuğu kolundan tutarak içeri getirdi. Sapsarı saçları , yemyeşil gözleri vardı.Çok tatlı ve güzel bir çocuktu.Bem beyaz teni vardı. Zayıftı fakat yüzü vücuduna göre kiloluydu." Geç otur bakalım yakışıklı " dedim gülerek. Kaan karşımda ki deri koltuklardan birine oturdu. Seher'e bakarak " Tamam , sen çıkabilirsin " dedim. Utanıp , çekindiği belliydi. Ellerini dizlerinin arasında birleştirmiş , yere bakıyordu. Adını bilmeme rağmen konuşturmak için " Adın ne senin bakıyım ? " dedim. Gözlerini yerden kaldırarak dünyanın en güzel tebessümüyle " Kaan " dedi.

" Nasılsın " dedim. Hastalarima karsi surekli guler yuzlu olurdum. Kaan kasılarak ve çekinerek " iyi " dedi sonunu uzatarak.

Uzun bir sure sohbet ettik.1994 Sinop doğumlu 10 yasinda bir cocuktu.

Genelde hastalarim ile ilk gunden tedaviye baslamazdim.ilk gün onlar ile tanisir iyi görünmeye , guvenini almaya çalışırdım.Bu yuzden " istersen bugün tanisma faslını gecelim yarin sorunun hakkinda konuşuruz. " dedim. Kaan ilk geldiginde ki gülümsemenin aynısı ile bana bakarak " Sorun değil , isterseniz bugün de baslayabilirim. Alistim artik. " dedi. Bende baslamak istiyordum bu da bahane olmustu." Peki o zaman , diğer hastaneyi anlat istersen " dedim. Cocugu birazcikta yumusatmak icin " Orasi mı güzel burasi mi ? " dedim gulerek. Hafifce tebessümden sonra anlatmaya basladi.

3 senedir *** hastanesinde kaliyordum. Burada ilk gunler bana cok iyi davrandilar. Hele ki benimle ilgilenen Doktor Serap.Cok güzel bir kadindi. Simsiyah kivırcik saclari , ela gözleri , oldukça belirgin elmacık kemigi ve yüzünden hic eksik olmayan gulumsemesiyle cok guzel bir kadındı. Yuzunde gulumseme hic eksik olmazdi. Beni oglu gibi severdi belki de bunun sebebi hic cocugunun olmamasidir. Burada ilk gunlerim çok güzeldi , hele ki daha once yasadiklarimdan sonra cennet gibiydi. Onlari aylardir gormuyordum. Fakat tedavim hakkinda Doktor Serap hic bir ilerleme olmadigini aksine tedavimin geriledigini söyledi ve bir kac ay sonraysa deli muamelesi gormeye ve Doktor Serap'in gün geçtikçe bana karsi kotu davranmaya basladigini gordum. Anlam veremiyordum , surekli benimle oyun oynayan , beni güldürmek icin türlü türlü sekillere giren kadin birdenbire sopsoguk, nefret edilesi bir kadin haline gelmisti.

Bunları soylerken korktuğu ve cekindigi her halinden belliydi." Merak etme burada konustuklarimiz sadece ikimizin arasında kalicak " dedim." Doktor Serap Hanım'in neden öyle davrandığını biliyor musun ? " dedim.Bir kac saniye sustu , tekrar ellerini dizlerinin arasina götürerek " Bilmiyorum " dedi. Yalan soyledigi belliydi , yalan soylemese bile birseyler sakladigi kesindi.ilk günümüz olduğu için fazla ustelemedim. Gozlerini kaldirarak imalı imalı bana baktı. Gulerek " Merak etme bizim aramiz hep iyi olucak " dedim. Gülmeye basladi. Aslinda psikolojik sorun yasayan insanlar bu kadar güler yüzlü olmazlar. Hele ki 3 sene boyunca psikolojik tedavi goren bir cocugun. Tuhaf ve garip biriydi.Bu beni ona doğru daha da çok gitmeme sebep oluyordu.Ve tabi 3 senelik tedaviden önce yasadiklari vardi. Sormak istedim , gerçekten merak ediyordum fakat ustelemek istemedim. Seher hanima bağırdım." Kaan'i odasina goturebilirsiniz , bugünlük yeterli. " dedim." Hadi bakalım yakışıklı , yarın görüşürüz. " dedim Kaan'a.

Hastane 3 katliydi. Zemin katta yemekhane , 2. katta doktorlar , 3. katinda hastalar icin yatakhane vardi. Küçük bir semtte küçük bir hastaneydi.O gün sıradan islerimi yapip evime döndüm. Yanliz yasardim.11 sene once eşimi ve 2 kızı mı trafik kazasında kaybettim. Onlari her gün özlüyordum.

Çevre halk beni severdi.Ne zaman gorseler " Nasılsınız Doktor Bey ? " diyip yanima gelirlerdi. Halimi hatrimi , birseye ihtiyacim olup olmadigini sorarlardi. Oldukca iyi ve saygiliydilar.

Alarmdan yaklasik 15 dakika once uyanmıştım. Uykuya aşık biri değildim. Elimi yüzümü yıkayıp hazirlandiktan sonra yola koyuldum. Hastane ile ev arasi yürüyerek 15 - 20 dakikaydi. Yaşımda ilerledigi icin daha da sağlıklı kalmak adına araba yerine yürüyerek gidip gelmeyi tercih ediyordum. Spor gibi geliyordu. Hastaneye varmıştım. Seher Hanım'a selam verip odama gectim bir kaç saat siradan hastalar ile ugrastiktan sonra saat 1 sularında Seher'e , Kaan'i çağırmasini soyledim.Bir kaç dakika sonra Kaan geldi." Uyuyabildin mi ? " dedim." Biraz zorluk ceksem de güzeldi " dedi.

Aslına bakarsanız Kaan'in *** hastanesinde yaşadıklarını oldukça merak ediyordum fakat asıl işim tedavisinden önceki olaydi. Kaan'a dönerek " Neden *** hastanesine yatirdilar seni ? " dedim. Konuşmuyordu , soyleyecek birşeyleri vardi fakat nereden başlayacağını bilmiyordu." Peki o halde , çocukluğundan başla " dedim. Kaan anlatmaya basladi ;

7 yaslarindaydim , haziran ayiydi okula bu dönem basliyacaktim. Aslinda heyecanliydim her cocuk gibi. Normal bir cocukluk gecirdim fakat arkadasim pek yoktu. Arkadasimin olmama sebebi sanirim anne ve babamin ayri olmasiydi. Ailemin ayrı olmasi beni karamsar bir cocuk yapmisti.

" Annen ile baban neden ayriydi ? " dedim.
" Bilmiyorum , anneme defalarca sordum ama soylemedi.Ama ben babamin annemi dövdüğünü dusunuyorum.Bir kac defa teyzem ile konusurlarken duymustum." dedi.
" Ne kadar süre ayrı kaldilar ? " diye sordum.
" Ben doğduğumdan beri.Ama bosanmadilar. " dedi.

" Bilmiyorum , sanirim annem korktugu için " dedi Kaan.
" Annen neyden korktu ? Babanin bisey yapma ihtimalinden mi ? " diye sordum.

Kaan cekinerek " Evet " dedi.

" Öyle birisimiydi baban ? " dedim.
" Hayır ama ...  bilmiyorum. Degisik biriydi. Sagi solu belli olmazdı " dedi.
" Peki hic konusurlar miydi ? " diye sordum.

" Evet , aralarinda hiç problem , kavga ettiklerini gormedim.Bir ayda bir çay bahcesinde annem, babam ve ben bulusurduk. Aralarinda gülerek konuşurlardı. Onlari öyle gördükçe sevinir , barisicaklar diye umutlanirdim. " dedi.

" Hic barismadilar mi ? " diye sordum.
" Babam sürekli ısrar ederdi barismak icin , eve getirmek icin. Annem de istiyordu barismayi ama...  "
" Ama ? " diye sordum.
" Annem birkac defa gitmeyi kabul etti hatta gittikte. Fakat babamın evine gittigimiz de annem nefes alamıyorum , daraliyorum diyerek sürekli aglardi. Gunlerce ne bir yemek yer , ne bi kelime ederdi. Annem o evde duramadigini söylerdi " dedi Kaan.

" Peki senden sakladıklarını dusundugun birsey varmiydi ? " diye sordum.
" Çay bahcesinde otururken babaannemin konusu acildiginda bana surekli gidip parkta oynama mi soylerdi annem. " dedi Kaan.
" Babaannen hakkinda ne konusurlardi ? " dedim.
" Bilmiyorum. " dedi.
" Babaannen nasil biriydi ? Annen ile arasi nasildi ? " diye sordum.
" Babaannemi hic gormedim.Ben dogduktan sonra vefat etmis. Anneannem ve teyzemler surekli babaannemin anneme kötü davrandigini , dövdüğünü , eziyet ettigini soylerdi. " dedi Kaan.
" Babaannenin neden böyle yaptigini biliyor musun ? " diye sordum.
" Hayir , adi Gülsümdü , ne zaman konusu gecse , adi soylense anneannemler işkillenir , konuyu kapatirdi. " dedi Kaan.

Birkaç saniye sessizlik oldu. Anlatirken korktuğu , cekindigi belliydi ama bunu dile getirmedim. Çünkü bu onunla olan guvenimi bozabilirdi.10 yasindaki bi cocugun böyle şeyleri bu kadar soğuk kanli anlatmasi ona karşı olan ilgimi daha cok artiriyordu.  

" Hic barıştılar mı annen ve baban ? " diye sordum.

Çekindi , cevap vermedi. Sanki kafasina silah dayayip tehdit etmiscesine susuyordu.

" Bak Kaancim , sana sorduğum sorulara eksiksiz cevap vermen senin yararina.Ne kadar cok cevap alirsam buradan o kadar erken gidersin. Konustuklarimizin hepsi aramizda , ben senin doktorunum. Tamam mi ? " dedim.
" Serap abla da doktorumdu. " dedi.

Birde o konu vardı , daha cocukken yaşadıklarını anlamadan *** hastanesinde yaşadıkları vardi. Fakat akilli ve zeki biriydi " Peki Ramazan abi anlatıyorum , umarım sende bana deli demezsin." dedi.  

Kaan Bahadır anlatiyor ;

2001 , Haziran ayiydi. Okula bu dönem basliyacaktim. Okula baslamanin heyecani vardı üstümde ve tabi annem ile babamin tekrardan barisma çabaları. Fakat bu sefer olmuştu , annemin sürekli o evde daraliyorum sozlerinden sonra babam evdeki herşeyi kapilardan pencerelere , mutfak dolaplarından parkelere herşeyi degistirme teklifi sundu ve annem de kabul etti. Babamda maddi yonden guclu biriydi , evi baştan aşağı döşemek onun icin sorun degildi. Mayis ayında alışverişe çıktılar.Evi baştan aşağı dosediler. Koltuklar geldi , televizyon geldi , kapilar değişti.Cok az birşey kalmıştı bitmesine evin. Halamlar , teyzemler , dayimlar herkes gelmisti o gün. Ustalar yan odada parkeleri yaparken bizde salonda ailecek oturmuş muhabbet ediyorduk. Hayatimda ilk defa bu kadar mutluydum , ilk defa bir aile ortami görmüştüm , ilk defa annem ile babami gülerken görüyordum.Ve ilk defa odam , bilgisayarım olucakti.  

Ustalara ve kendimize yemek soyledik. Oldukca keyifli olan moralim daha da keyifliydi suan.Bir kac dakika sonra ustalardan " Bune usta ? Nereden çıktı bu ? " diye sesler geliyodu. Ustalarin basinda ki adam yanimiza gelerek elinde ki cismi gösterdi babama ve " Fatih Bey , tuvaletin klozetini degistirirken böyle birşey çıktı , anlam veremedik " dedi. Babam daha ustanin elinde ki garip cisme bakamadan ben ustanin elinden almış , hayretle bakiyordum.Cok begenmistim. Hatta o kadar begenmistim ki odama aşmıştım. Dayim birazcik huysuz olmustu fakat ortamın neşesini bozmamak için gülüp geçmişti.

Kaan'in sözünü keserek " Nasil birseydi hatirliyor musun ? " diye sordum. Soruma cevap vermeden önce " Bir bardak su alabilir miyim ? " dedi." Tabi " diyerek Seher'e seslendim ve bir bardak su istedim. Suyun gelmesini beklerken ortam yine sessizlesmisti. Kaan'i inceliyordum , her kelimesinde sanki o anlari tekrar yasamiscasina heyecanlaniyor ve korkuyordu.  

Seher kapıyı tiklatarak elinde bir bardak su ile iceri girdi. Kaan suyu resmen Seher'in elinden kaptı ve kana kana içti. Suyu bitirerek masanin üstüne koydu." Bir bardak daha ister misin ? " dedi Seher. Kafasını hayır anlamında salladi Kaan. Seher bana dönerek " Bir isteginiz var mi Ramazan Bey ? " dedi." Yok hayır teşekkür ederiz. " dedim ve Seher bardağı alarak dışarı çıktı." Daha iyi misin şimdi ? " dedim gülerek Kaan'a. Masum bir tebessüm ile " Evet teşekkür ederim. " dedi. " Devam etmek ister misin ? " diye sordum. Birazcik yüzü düştü. Acikcasi zorlamıştım biraz , normalde bu yasta ki bir cocugu hic bir zaman bu kadar zorlamamistim. Genelde ilk günler olaya hic girmezdim fakat Kaan tuhaf bir şekilde beni kendine çekiyordu.O anlattikca benim daha çok dinleyesim , yorumlayasim geliyor. Karsimda sanki 10 yasinda bir çocuk yerine otuzlu yaslarda olgun bir adam var gibiydi.  

" Peki Kaancim, istersen yarin devam edelim , bugünlük bu kadar yeterli. " dedim.
" Nasıl isterseniz Ramazan Abi. " dedi.O kadar tatlı konusuyordu ki aklima trafik kazasinda kaybettiğim kizlarim geldi. Gozlerim doldu hafiften , Kaan'in görmemesi için Seheri çağırdım ve Kaan'i odasina cikarmasini soyledim. Seher odamdan cikarken gozlerimin doldugunu görmüş olucak ki " iyi misiniz Ramazan Bey " dedi. Gozlerimi ovuşturarak " iyiyim , iyiyim sorun yok. " dedim.Bir selpak ile gozlerimi kuruladim. Saate baktigimdaysa saatin 4 olduğunu gördüm.iki buçuk saattir konuşuyorduk. Zamanin nasil gectigini anlamadim bile.O gün baska hasta almadim. Saat biraz daha gec olduktan sonra hastaneden çıkarak çarşıya indim.Eve yiyecek birşeyler aldim ve manavda gözüme muz takıldı. Kizim Merve'nin en sevdigi meyveydi. Gerci her cocuk severdi muzu. Belki Kaan da seviyodur diye birkac tane alarak eve gectim. Oldukca yorgun oldugum için yemek yedikten sonra yatağıma girdim.

Sabah her zaman ki gibi yine alarmdan once kalktim. Elimi yüzümü yikayip üstümü giydim. Anahtarları ve cuzdanimi cebime koyarak çantamı aldim.Bir poşetin icine muzu koyarak cantamin icine koydum ve evden çıktım. Belediye temizlikçisi Rahmi yine sokagi supuruyordu. Beni görünce gülümseyerek " Oo Doktor Abi , Nasılsın ? " dedi." iyiyim Rahmi sen nasılsın ? " dedim." Allah'a şükür uğraşıyoruz işte gördüğün gibi " dedi." iyi , hadi kolay gelsin. " dedim." Sagol Doktor Abi sanada. " dedi.

Yola koyuldum , yaklaşık 15 dakika sonra gelmiştim hastaneye. Seher'e selam vererek odama geçtim. Paltomu askıya astım ve koltuğuma oturdum. Telefonumu masaya bırakarak bilgisayarımı açtım ve mailleri mi kontrol ettim. Seher'i çağırarak " Bugün kimseyi alma , sadece Kaan ile görüşmek istiyorum " dedim." Peki Ramazan Bey.Ne zaman cagirmami istersiniz ? " dedi." 1 saat sonra uygun. " dedim." Peki " dedi ve kapıyı kapatarak çıktı.  

Yaklaşık bir saat sonra kapim çaldı ve Seher girerek " Kaan'i getirdim Ramazan Bey. " dedi." Girsin , girsin " dedim acele ederek.

Kaan iceri girdi ve yine ayni yerine oturdu. " Merhaba Kaan'cim nasılsın ? " dedim. " iyiyim siz nasılsınız ? " dedi. Teşekkür ederek gulumsedim. Yemyesil gözlerini kocaman açarak bana bakiyordum , cok masum ve tatli bir cocuktu. Cantama bakarak " Muz sever misin ? " dedim. Gozleri iyice büyümüştü fakat bir yandanda çekiniyordu. Cantamdan çıkararak ona uzattim , bir tanede ben aldim. Muzu küçük küçük isirarak yiyordu , neredeyse 10 dakika sürdü yemesi.Bir psikolog ve hasta arasında ki ilişki sevgili isine benzerdi. Arada guven yoksa ikiside yürümezdi. Guvenini kazanmaya çalışıyordum ki bunu basarmis gibiydim.

" Peki , başlayalım istersen ? " dedim.
Gülümseyerek " Olur. " dedi.
Nerede kalmıştık diye düşünüyordum ki o çoktan lafa girmişti bile.

" Duvara asmak icin odama götürdüm o cismi. " dedi.
" Cisim ? Nasıl birseydi ? " diye sordum.

Anlatmasina devam etti :

Yuvarlak bir cisimdi ve onu sarmalayan başka bir yuvarlak halkasi vardı. Ortadaki yuvarlağın üstünde bir bebek vardı ve o bebeğin altinda yaşlı bir kadın. Kadinin vücudunun bir kisim duman icindeydi. Demirdendi ve altın ile kahverengi karışımı bir rengi vardi. Oldukca agirdi , üstünde cok sayida yazi vardi.

Cisimi anlatırken lafa girdim ,
" Bu yazıların anlamini biliyor musun ? " dedim.
Bir kac saniye sustu , ardindan ise " Bilmiyorum " dedi.
 " Peki cisimi gecelim , bundan sonra neler oldu ? Yaşadığın olaylar bunun ile mi ilgili ? " diye sordum.  

" Evet " dedi soguk bir ses tonu ile.
" Dinliyorum. " dedim.

Anlatmaya devam etti ;

Birazcik kotu kokuyordu fakat yikadiktan sonra tertemiz oldu. Cismin üstündeki bebek ve yaşlı kadın geceleri ay gibi parliyoru.O kadar hoşuma gitmişti ki bazi günler hic uyumadan sabaha kadar onu izliyordum.Cok buyuleyiciydi.Bir gece yine onu izlerken uykuya dalmisım. Uykumda karanlik bir odadaydim. Odanin icinde bir mezar vardi ve odada benim ile beraber 3 kisi var. Bunlardan biri benim, diğerleri ise o cisim de ki kadin ve bebek.

Konusurken sesi titriyordu , nefes alışverişi hızlanmıştı." iyi misin ? " dedim Kaana. Cevap vermedi. Seheri cagirarak bir bardak su istedim. Birazcik hava almasi icin hava soğukta olsa cami bir kac dakikaligina actim. Kaan suyunu ictikten sonra anlatmaya devam etti.  

Mezarin üstünde bir bebek yatıyordu. Basinda ise yasli bir kadin. Hemen mezarin yani basinda duruyordu. Yavas bir sekilde bilmedigim dilde birşeyler söylüyordu. Kadinin saclari ve gözleri simsiyahti , saclari beline kadar geliyordu. Fakat arkadan degil onden vermisti saclarini. Bembeyaz teni vardi , o karanlik odada parliyordu adeta. Elinde , o gün bulduğumuz cisim duruyordu.iki eliyle bebegin üstünde havada tutuyor ve tuhaf bir dille konusuyordu.ilk basta sakince , daha sonra ise sesi gittikçe yukseliyordu. Sesi yukseldikce kadinin teni sönüyor elinde ki cisim daha da parliyordu. Cani yanıyor gibiydi fakat cani yandikca dahada bagiriyordu.

Kaan aglamaya baslamisti. Yanina giderek diz çöktüm ve " iyi misin ? " dedim. Elleriyle gözlerini sildi ve hıçkıra hıçkıra aglamaya başladı.  

" Tamam , bişeyin yok.Gel elini yüzünü yıkayalım. " dedim. Saçlarını okşayarak elinden tutup lavaboya götürdüm ve elini yüzünü yıkadım.Az da olsa kendine gelmişti." Şimdi daha iyi misin ? " dedim." Evet Ramazan Abi, tuvalete de gidebilir miyim ? " dedi." Tabi , ben dışarıda bekliyorum. " dedim. Tuvalete girdi , bende dışarı çıktım , Kaan'ı bekliyordum.O esnada meslektaşım Haluk Bey ile karşılaştık. Eşinin doğum yaptığını duyduğumu söyledim ve tebrik ettim. Yaklaşık 10-15 dakika sohbet ettik. Zaman iyice geçmişti ve tuvaletten cam çatlama sesleri geldi. Neredeyse tüm civara yayılmıştı ses. Tuvalete koştum , tüm aynalar paramparça olmuş , etrafa saçılmıştı. Kaan ise bir köşeye çöküp kafasını dizlerinin arasına alarak ağlaya ağlaya " Vecede " kelimesini tekrarlıyordu. Sürekli bu kelimeyi kullanıyordu. Yanına koşup diz çökerek " Kaan , iyi misin ? " diye sordum. Yüzünü kaldırmıyordu. Hala o kelimeyi kullanmaya devam ediyordu.Şiddetli bir şekilde sallayarak tokat attım ve tüm gücümle " Kaan " diye bağırdım. Durdu ve kafasını kaldırdı. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu elleri, yüzü kan içindeydi. Gözlerimin içine bakarak " Buldular. " dedi.  

Odamdaydım. Seher Kaan'ı alıp pansuman yaptırmaya gitti. Gözlerim askıda ki paltoma dalmış , 1 saat boyunca boş boş bakıyordum, düşünüyordum fakat hiç bir mantıklı , bilimsel açıkmala bulamıyordum.1 saat sonra Kaan odama geldi. Gözleri ağlamaktan şişmiş , her yerinde kesikler ve izleri gitmemiş kan izleri vardı. Odama girince kapının önünde öylece dikildi kaldı." Geç otur, sorun yok. " dedim. Tedirgin bir şekilde karşımda ki koltuğa oturdu.Bir kaç saniye sessizlik oldu , ne diyeceğimi bilmiyordum. Sert bir tepki vererek onu kendimden uzaklaştırıp güvenini kaybetmek istemiyordum ama normal bir dil ile sorarakta orada olanların nedenini öğrenemezdim. Kafam karışmıştı.Ben söze nasıl gireceğimi beklerken bunu Kaan benim yerime kolaylaştırdı ve " Ne oldu orada ? Bana ? " dedi. Kaşlarımı çatarak " Hatırlamıyormuş gibi konuşma. " dedim.ip ince ve masum sesiyle " Gerçekten hatırlamıyorum Ramazan Abi , gözlerimi açtım sen karşımday- " cümlesini bitirmeden lafını böldüm ve " Sen benimle dalga mı geçiyorsun ? Tüm aynaları kırıyorsun , kendine zarar veriyorsun sonra da ben birşey bilmiyorum diyip işin içinden sıyrılıyorsun.Sen kendini çok mu uyanık sanıyorsun ? " dedim. Sinirlenmiştim.Bu sözlerim onun kalibini kırmıştı , sonradan pişman olsamda kendimi tutamamıştım.Çünkü hastaların kendilerine zarar vermeleri beni çok sinirlendirirdi.  

Dakikalardır kimse konuşmuyordu , koridordan gelen hemşire seslerinden başka hiçbir ses yoktu. Seher Hanım'a seslendim , " Kaan'ı odasına götürebilirsiniz , bugünlük bu kadar aksiyon yeterli. " dedim. Seher odaya girerek Kaan'a " Gel canım. " dedi ve elinden tuttu.Tam çıkacakken yanına gittim Kaan'ın ve " Küs değiliz öyle değil mi ? " dedim gülerek.Zar zor bir tebessüm ederek " Hayır Ramazan Abi. " dedi ve odadan çıktılar.

Çıkış saatime kadar , saatlerce düşündüm olayı. Kendi kendine o kadar kısa sürede yapması imkansızdı o olayı. Hadi yaptı diyelim , hangi sebepten ötürü yapıcaktı ki ? Günlerdir konuşuyorduk , tanımıştım az çok Kaan'ı.Güler yüzlü , konuşkan , sempatik bir çocuktu. Hiç bir sorun görememiştim onda. Belki de anlattığı olay tekrar gözünün önüne gelmişti. Yaşadığı olayı da bilmiyordum. Kafamın içinde bin bir türlü soru işareti vardı ve ben hiçbirini çözemiyordum.ilk defa bu kadar arada kaldım. Gerçi daha önce hiç Kaan gibi bir hastam olmamıştı. Belki de bu yüzden bilmiyordum çözümünü. Daha yüksek yerlere mi başvurmalıydım ? Belki Hocam Sadık Bey'e danışabilirdim olayı.

Bir kaç gün daha kendim ilgilenmeyi tercih ettim. Hava iyice kararmıştı , Kaan ile yarın tekrardan görüşecektik. Paltomu ve çantamı alarak kapıdan çıktım ve Seher'e " Kaan'a bir tane uyku ilacı verin. Rahat uyusun. " dedim ve evimin yoluna koyuldum.

O gece bir kabus gördüm.

** otobanında *** ormanının içindeydim. Buraya nasıl veya nereden geldiğimi bilmiyordum. Kendimi bi anda orada buldum. Bulunduğum yerde topraktan çizilmiş bir daire vardı ve tam ortasındaydım.2 veya 3 metre çapındaydı. Yaklaşık on veya on beş metre ileride ise ağaçlar. Etrafım ağaçlarla çevriliydi ve ağaçların arkası hiç gözükmüyordu." Baba. " diye bir ses duydum arkamdan.ip ince ve çok güzel bir sesti.Bu kızımın sesiydi. Yıllardır , 11 senedir ilk defa duyuyordum bu sesi.Bir hışım ile arkamı döndüm. Ağaçtan başka birşey yoktu. Tekrar arkamdan bir ses daha duydum bu sefer  " Uzak dur! " diyordu." Nerdesin kızım ? " dedim ağlamaklı bir ses tonu ile. Etraftan köpek hırlamaları duymaya başladım. Ağaçların arasından , tüyleri , dişleri simsiyah , gözleri masmavi onlarca köpek. Ağır adımlar ile üstüme doğru geliyorlardı.Bir ses daha geldi , tekrar " Uzak dur! " diyordu. Korkmuştum , " Neyden uzak durayım ? " diye bağırdım ağlayarak. Tüylerim diken diken olmuştu. Hayatımda duyup duyabileceğim en kalın ve korkunç bir ses sanki beynimin içinde bana " O şerliden uzak dur! " diyordu.Tam kafamın içimdeydi. içimde , her tarafımda hissedebiliyordum o sesi. Kanımda dolaştığını hissedebiliyordum. Kafam patlarcasına acıyordu. Dizlerim tutmuyordu , yere çöktüm. Ellerimi kafamın arasına alarak çığlık atıyordum. Kafam aşağı eğikti ve " yeter " diye bağırıyordum. Yere uzanmıştım , yan bir şekilde yarı baygın yatıyordum ve ses kesilmişti. Yavaşça dizlerimin üstünde doğrulmaya çalıştım ve iki bacağımın arasında , toprağın üzerinde kan ile " Vecede " yazıyordu." Bu , bu yazı...  " dedim kendi kendime ve " Baba " diye bir ses duydum. Kafamı kaldırdım.Bu kızımdı, Merveydi.Bembeyaz bir elbise giymişti. Sapsarı saçları , masmavi gözleri vardı. Elini uzatıyordu , tam elimi uzatıcağım anda köpeğin kızımı saçından tutarak yerde sürükleyip paramparça edişini izledim. Diğer köpekler üstüme doğru koşmaya başladığında çığlık atarak uyandım.  

Tüm gücümle yataktan attım kendimi , saat sabah 5.20 idi. Terden sırılsıklam olmuştum. Lavaboya giderek elimi yüzümü yıkadım. Aynada kendime baktım , her yerim su içindeydi. Havluyla kurulanıp dışarı çıktım. Sıradan bir kabus olduğunu düşündüm.Çünkü bir kaç defa daha görmüştüm bu türde kabus fakat bu yıllar önceydi. Kızlarımı ve eşimi kaybettikten sonra bir kaç ay boyunca böyle kabuslar görmüştüm fakat aradan çok zaman geçmişti. Zaten oldukça korkmuştum , daha fazla irdeleyip kendimi tedirgin etmek istemedim.

Üstümü değiştirerek kot pantolon ve mavi bir gömlek giydim. Paltomu giyerek atkımı ve şapkamı taktım. Eldivenlerimi giydikten sonra çantamı alıp evden çıktım. Fırına uğrayarak 2 tane poğaça aldım yolda atıştırmak için. Seher'e selam verip " Odama gelir misin ? " dedim. Odama yönelip anahtarım ile kapıyı açtım ve koltuğuma oturdum." Buyrun Ramazan Bey ? " dedi Seher." Dün nasıldı ? Kaan ? " dedim." Aynı , bir sorun olmadı. " dedi.O esnada paltomu çıkarıyordum." Gözün üstünde olsun , çocuk aklı sonuçta,bir daha kendine zarar vermesin. " dedim." Tabi Ramazan Bey , merak etmeyin. " ve " Başka bir isteğiniz var mı ? " diye ekledi." Bir bardak çay alabilir miyim sana zahmet olmazsa ? " dedim." Tabi he- " diyemeden " Kolunuza ne oldu ? " diye bağırdı.Sol koluma baktım , gömleğin üstü kanlanmıştı.Şok olmuştum , anlam veremedim. Seher oldukça tedirgin olmuştu , daha fazla kurcalamaması için " Dün Kaan'dan bulaşmıştır , iyiyim sorun yok. " dedim." Ama dün bu gömleği giymiyordunuz ki ? " dedi." Bunu giyiyordum Seher , uzatma istersen ? " dedim. inanmasada çıkmıştı sonunda. Odadan çıkar çıkmaz kapıya koştum , kitleyip gömleğimin kolunu katladım.Sol kolumun üstünde köpek dişi izi vardı. Oldukça derindi , kolumun neredeyse tamamı kan olmuştu.  

Dün ki kabus üstüne şimdi de bu.Üst üste geliyordu. Olduğum yere yığılıp kaldım.Kan içinde ki koluma bakıyordum. Aklımdan yine türlü türlü sorular geçiyordu fakat hiçbir anlam veremiyordum. Kendime soru sorup cevaplayamadıkça deliriyor , kendi kendimi yiyordum.

Durduk yere bir insanın kolunda nasıl köpek dişi izi olur ki ? Yoksa dün gördüklerim bir kabus değil miydi ? Yaşadım mı gerçekten ? Peki ya kızım ? Onu gördüm , o nasıl gerçek oldu. Aklımda hiçbir cevap bulunamayan sorular kapımın zorlanmasıyla uçup gitti. Koşarak kapının kilidini açtım ve Seher'in odaya girmesine müsade etmeden çayı alıp " Teşekkür ederim. " dedim ve kapıyı kapattım. Seher'in yüzünde yine o tedirginlik vardı fakat  bundan zarar gelmezdi. Kimseye de anlatmazdı. Gerçi anlatsa da kimse inanmazdı.

Kapıyı tekrar kitledim , çayı mı masaya koyarak pencereyi açtım. Kilitli çekmecemi açarak Bahar marka sigaramdan bir tane alarak pencerenin yanına geçtim. Normal de sigara içmezdim , daha doğrusu sık sık içmezdim. Kafam bunaldığı zamanlarda , moralim bozuk veya sinirli olduğum anlarda bir tane yakardım. Sigaramı tüm gücümle içime çekerek bembeyaz yağan kara karşı üflüyor , bir yandan ise çayımı yudumluyordum.  

Sigaram bittikten sonra camı kapatıp oda spreyini sıktım. Koluma bir bez parçası bulup sardım. Kapının kilidini açıp yerime oturdu. Bilgisayar monitörünün yansımasından kendime bakıyordum. Tuhaf bir şekilde bakıyordum , gözlerimi ovalamadım , kendime tokat atarak " Kendine gel Ramazan , kendine gel. " dedim kendi kendime. Seher'e bağırdım , kalın bir ses tonu ile " Kaan'ı yanıma çağır ve odaya hiç kimseyi alma.Çağırmadığım sürece sakın odaya girme! " dedim.On dakika sonra Kaan geldi. Birazcık sinirliydim.Ama Kaan'a iyi davranmam gerekiyordu , belki de sorularımın tüm cevapları ondaydı.Bir anlık öfke ile herşeyi cevapsız bırakamazdım. Dünki konuşmamdan sonra birazcık kırgın olduğunu biliyordum." Dünki söylediklerimden dolayı özür dilerim , birazcık sert davrandım. " dedim. Birşey demeden kafasını yere eğerek hafif bir tebessüm etti." Barıştık mı ? " dedim gülerek , " Evet. " dedi." Pekala , o zaman rüyana dönelim. Devam et anlatmaya. " dedim.  

Kaan Bahadır :

Ardından çığlık atarak uyandım , sabaha doğruydu ama saati hatırlamıyorum. Kafamı cisime doğru çevirdim parlıyordu fakat bir kaç saniye sonra yavaşça söndü.Bu olay bir kaç defa daha olmuştu. Sabaha karşı sönüyordu ışığı.Bir kaç dakika sonra annem geldi yanıma , çığlımı duymuş sanırım. Lambayı yakarak " Ne oldu ? " dedi. Normal de anneme herşeyimi anlatan biriydim , sonuçta 7 yaşındayım , bir şey saklamak nedir onu bile bilmem fakat içimde garip bir his vardı. Sanki biri beni arkadan dürtükleyip söylemememi söylüyordu. Yanıma geldi ve başımı göğsüne dayayarak saçlarım ile okşadı." Kabus mu gördün ? " dedi." Evet. " dedim." Oyy kıyamam , ne gördün de bu kadar korktun ? " dedi. içimde ki o pis his hala oradaydı. Hala söylememem için beni uyarıyordu. Elimde değildi , söylemek istiyordum , sanki dilsizmişçesine söyleyemiyordum. Annem de daha fazla üstelemedi " Tamam , tamam geçti.Yat uyu hadi. " dedi." Sende kalsana anne ? " dedim. Annem yanıma yattı uyumaya başladık.  

" Bu kabustan neden kimseye hiç bahsetmedin ? " diye sordum.
" Sen neden gördüğün kabustan hiç kimseye bahsetmedin ? " dedi.

Gözlerim büyümüş , şok olmuştum. Kanımın durduğunu hissetim o anda.Öylece gözlerine bakarak " Efendim ? " dedim. Kaan anlamsız gözlerle bana baktı ve " Bir şey mi oldu Ramazan Abi ? " dedi." Az önce birşey söyledin mi ? " dedim. Kaan bana deliymişim gibi bakıyordu ve hayır anlamında kafasını salladı." Bekle , geliyorum. " dedim ve odadan çıkıp lavaboya gittim. Yüzümü yıkadım. Ellerimi lavaboda birleştirerek öylece durdum.Şimdi de garip garip sesler mi duyuyordum ? Belki de Kaan gerçekten söyledi o kelimeyi ? Kendi kendime bile konuşmaya başlamıştım. Yüzümü kağıt peçete ile durulayıp üstüme başıma çeki düzen verdim. Kolum hala kanıyordu. Bezi yıkayıp tekrardan koydum ve odama doğru gitmeye başladım.

Yerime oturdum , ortamda sessizlik hakimdi. Gördüğüm kabusu nereden biliyordu ? Sormak istedim , sanki hasta Kaan değil de benmişim gibi hissettim.ilk defa kendime " Delirdim mi ? " diye sordum.  

" Devam et.Mesela bir günün nasıl geçerdi ? " diye sordum.
" Her sıradan çocuk gibi televizyon izleyerek , bilgisayar oyunu oynayarak. " dedi.
" Dışarı çıkmaz mıydın hiç ? " dedim.
" Dediğim gibi arkadaşım yoktu. " dedi.
" Peki annen ile babanın arası nasıldı ? Artık orada mı kalıyordunuz ? " dedim.
" Evet , o günden sonra orada kalmaya başladık. Evin işleride neredeyse bitmişti , hazırdı ailemiz. " dedim.
" Peki sonra ne oldu ? " diye sordum.

Kaan derin bir nefes aldı ve anlatmaya devam etti :

O kabustan sonra kendimde tuhaflıklar hissetim , net olarak birşeyler görmesem ve yaşamasamda insan kendini bilir sonuçta öyle değil mi ? Birşeyler tuhaf gidiyordu fakat sebebini bilmiyordum.3 gün sonra aynı kabusu tekrar gördüm. Fakat bu sefer birazcık daha farklıydı.

Aynı odadaydım , odanın ortasında bir mezar , mezarın üstünde bir bebek ve onun yanında ayakta duran yaşlı bir kadın. Yine o cisimi elinde tutuyordu tekrardan bilmediğim birşeyler söylüyordu ve kadının rengi karardıkça elindeki cismin parlaklığı artıyordu. Kadın ölüyo gibiydi , zor nefes alıyordu , son nefesinde bile söylediği kelimeleri bitirmeye çalışıyordu. Kadın yavaşça yere çöküyordu fakat hala elindeki cismi havada tutuyordu. Tapıyor gibiydi ona. Bebekte ise hiçbir hareket yoktu.  

Kaan Bahadır anlatmaya devam ediyor :

Tekrar aynı şekilde çığlık atarak uyandım fakat bu sefer annem gelmedi. Hava yine sabaha karşıydı. Terden sırılsıklam olmuştum. Yatağımdan çıkarak lavaboya gittim. Yüzümü yıkayarak kendime baktım. Gözlerim şişmişti , boynumda ki damarlar çok net bir şekilde belli oluyordu. Korkmuştum , olayın verdiği heyecanla fark etmemişim , banyoda tuvaletimi yapacakken altıma işediğimi fark ettim. Odamdan temiz giysiler alarak giyindim.Çoraplarımı çıkardığım da çorabımın içinde topak haline getirilmiş kadın saçı gördüm. Sarıydı ve kısaydı. Annemde sarışın ve kısa saçlıydı. Onların annemin saçı olduğuna yemin edebilirim. insan annesinin her parçasını bilir. Fakat çorabıma nasıl girmişti bilmiyordum. Hatta girmesi imkansızdı , belliydi birinin veya birilerinin koyduğunu ama kim niye koysun. Anlam verememiştim ama fazlada üstelemedim üstümü değiştirip saçı çöpe attım. Yatağım ıslanmıştı.Çarşafı yere atarak uyumaya devam ettim.  

" Devam et lütfen. " dedim.

Kaan Bahadır anlatıyor :

O günden 3 hafta sonra o kabusu birkez daha gördüm ve bir daha hiç görmedim. Akşam saat 11 sularıydı. Yatağıma girdim , cisim sağımda kalıyordu , parlıyordu hala , bir gece bile parlamadığını görmedim. Gözlerimi kapattım , aynı kabusun içindeydim.

Bir oda , bir mezar , bir bebek ve yaşlı bir kadın.Şuana kadar 3 tane görmüştüm bu kabustan ve üçüde birbirinin devamı gibiydi. Kadın tekrardan anlamını bilmediğim bir dilde konuşuyordu. Yorgun düşmüştü , bir dizinin üstüne çökmüş , nefesinin son damlasına kadar cümlesini tamamlamaya çalışıyordu.ilk kabusumda sesiyle kulaklarımı patlatan yaşlı kadın şimdi kedi yavrusu gibiydi. Gücü bitiyordu resmen. Elindeki cisimi iyice havaya kaldırdı ve son kelimesi Ahid'di.Kadın sanki yok olmuş gibiydi. Sadece mezar , bebek ve cisim duruyordu. Cisim bebeğin üstündeydi ve ilk halinden daha fazla parlıyordu. Elimle bir gözümü kapatıyordum bakabilmek için.Bir kaç saniye sonra ağlama sesi duydum. Bebek canlanmıştı , bu seferde cisimin parlaklığı sönüyor bebeğin ki artıyordu. Cisimin parlaklığı her arttığında bebek daha da ağlıyordu, sesi daha da şiddetleniyordu ve en sonunda cisim de ortadan kayboldu. Bebek yıldız gibiydi , karanlık odanın her yerini aydınlatmıştı ve sesi çok yüksekti. Kulaklarımın patlayacağını düşündüm. Tüm gücümle ellerimi kulaklarımla tıkıyordum duymamak için ama sanki ses içimden geliyormuş gibi hiç kesilmiyordu.

Ardından uyandım , annem korkulu gözlerle bana bakıyordu " Ne diyodun sen öyle ? " dedi." Efendim anne ? " dedim." Ahide " diyip duruyordun dedi , " Bilmiyorum anne kabus gördüm yine. " dedim.Bu sefer birazcık üsteledi fakat uyuyacağımı söyleyip sırtımı döndüğümde odadan çıkıp gitti.  

Kaan Bahadır :

Uyandıktan sonra lavaboya gittim yüzümü yikamak için , aynaya baktığımda alnimin tam ortasında kül vardı. Daha yeni gibiydi , etrafi hala kirmiziydi ve alnim resmen yanıyordu, o sıcaklığı hissedebiliyordum. Elimle silmeye çalıştım gitmedi , eğilerek lavaboda su tuttum , lavaboya simsiyah su aktı. Tekrar aynaya baktim gitmis mi diye. Aynada benim yerime yüzü dahil her yeri tüylü , kıpkırmızı gozleri ve uzun saçları olan biri vardı. Gulumsuyordu , yüz hatlari bana benziyordu ama cok korkunçtu. Disleri simsiyah , zift gibiydi ama yinede ona bakmaktan kendimi alikoyamiyodum. Ayna ile neredeyse dipdibeydim , hissedebiliyordum onu. Nefes alışverişini duyuyordum. Aynaya deyiyordu artik yuzum ve cam önce ortadan catladi , sonraysa yuzume doğru paramparca oldu.Cok küçük , yüzlerce belki binlerce parçaya bölündü.Her yerim kan icindeydi.  

Lafa girerek " Orada gördüğün sey , geçen gün tuvalette gördüğün şey miydi ? " dedim.
Çekinerek " Evet " dedi.
" Saçma , bunlar sozde hocaların para kazanmak icin uydurdugu yalanlar , etkisinde kalmışsındir " dedim.
Kaan elini masaya vurdu ve kaşlarını çatarak " Cinlere inanır mısın Doktor ? " dedi. Bembeyaz olmuştum , kalp ritmim hızlanmıştı. Gozlerime bakıyordu , fakat bunlar Kaanin gözleri değildi. Birseyler hissediyordum , odada , yanimda hatta tam ensemin dibinde birşey hissediyordum. Fakat odada Kaan ve benden başka kimse yoktu.Tam burnumun dibinde nefes alışverişini hissediyordum. Korkuyordum , kekeleyerek " Evet Kaan, inanıyorum. " dedim.Bu sefer daha sert bir şekilde vurdu elini. inanin öyle güçlü vurdu ki masadan çatlama sesi geldi.

" Hayır Doktor , onları gormeden , onlari hissetmeden , onlarla konuşmadan onlara inanamazsın. Sadece inandığını zannedersin. " dedi.
" Kaan , iyi misin ? Korkutuyorsun beni. " dedim.
" Kaan yok Doktor , hic olmadıda.Hep biz vardık , sadece biz. Kaan sadece bir beden ruhu ise biziz. " dedi.
Sandalyem ile geriye dogru geldim , korkmuştum gerçekten korkmuştum. Ellerim titremeye başladı , " Seher " diye bağırdım tum gücümle.
Kaan hayatımda gördüğüm en pis gülüşü yaparak " Bizden kacamazsin. Seni Allah bile kurtaramazken , sen bir çamurdan mı yardım istiyorsun ? " dedi kahkaha atarak ve " Elbet bir gun yalniz kalacağız Doktor , elbet bir gün " dedi ve odaya Seher girdi.  

Seher odaya dalmıştı , ben masadan tamamen uzak , arkamda ki duvara yapışmıştım. Gözlerim ile Kaan'a odaklanmıştım , gözlerimden korku akıyordu. Seher beni öyle görünce yanıma koşarak , " Ramazan Bey , iyi misiniz ? Ramazan Bey ? " diyordu tedirgin bir şekilde. Kaan'ı gösterdim. Seher yüzünü Kaan'a çevirdi. Bayılmıştı , Seher Kaan'ı kucaklayarak odadan çıkardı. Hala duvara yapışıktım.Az önce ki yaşadılarımı yorumlamayı bırakın düşünemiyordum bile , aklıma getirmemeye çalışıyordum , aklımdan tamamen silip atmaya çalışıyordum. Böyle olayları çok duymuştum , çok okumuştum hatta birinci ağızdan bile dinlemiştim fakat bunu yaşamanız ...  inanın canınızı verebilecek kadar inandığınız herşeyi şüpheye sokuyor. Düşünemiyordum , odamın kapısını açtım , Seher yerinde yoktu. Lavaboya gittim , yüzümü defalarca yıkadım.Su buz gibiydi fakat hissetmiyordum çünkü zaten bütün vücudum donmuştu. Kolum tekrardan kanıyordu , bezi tekrardan yıkayıp sardım koluma. Aynalar hala yapılmamıştı. Duvara sırtımı verip yavaşça yere çöktüm. Kafamı ellerimin arasına alarak tüm gücümle bastırıyordum , az önce ki cümleler hala kafamın içindeydi , duymak istemiyordum , kendi kendime vuruyordum , zarar veriyordum. Deliriyor muydum ?  

Odama geri döndüm , kapıyı kilitledim , pencereyi açarak sigara yaktım. Kaan'ın , daha doğrusu Kaan'ın içindeki her neyse onun söylediği cümleleri düşünüyordum. Kabus gördüğümde ki ormanda bana seslenen ile aynı sesti.O an bunu fark ettim. Kadın sesiydi , ama inanın bir fil kadar kalın ve güçlüydü sesi.Her harfi bastırarak söylüyordu , her kelimesinde kalbim yerinden çıkacakmışçasına korkmuştum , yalnız da değildi. Yüzlerce nefes hissettim burnumun dibinde.En başından beri oradamıydılar ? Yoksa Kaan en başından beri Kaan değil miydi ?

Delirmek üzereydim. Yıllardır iyileştirmeye çalıştığım hastalardan bir farkım yoktu. Korku.Korku insana herşeyi yaptırıyordu. Gözüm monitörde ki yansımama ilişti. Gülüyordum.Kendime gülüyordum , fakat ben gülmüyordum. Gözlerimi ovaladım , gözlerim çıkacakmışçasına bastırıyordum. Ağlamaya başlamıştım , çatlamış masamın üstüne gözyaşlarım akmaya başladı.Ben bir psikologdum , bilimsel yollar ile çözerdim sorunlarımı fakat buna hiçbir bilimsel çözüm bulamıyordum. Bilimselliği geçtim buna mantık bile yürütemiyordum.

Bilgisayarımın monitörünü açtım , mailime girdim. Kaan'ın tarafıma getirilmesi için Doktor Serap Hanımdan gelen mail duruyordu." Acaba ? " dedim kendi kendime. Mesaj atmak istedim , bir kaç saniye düşündükten sonra " Merhaba Serap Hanım , Ben *** Hastanesinden Psikolog Ramazan Serhatlı.Bir kaç gün önce sizin tarafınızdan gönderilen Kaan Bahadır adlı hasta hakkında konuşmak istiyordum. Müsait misiniz ? " yazdım ve gönderdim.

Cevap gelmedi. Soru işareti bırakarak gönderdim.Bir kaç dakika daha bekledim. Hala bir cevap yoktu. internetten bulunduğu hastanenin numarasını aldım.O esnada Seher odaya girdi , ama bağırarak odadan çıkmasını söyledim. Telefonumu masadan alarak numarayı çevirdim.Bir kaç dakika sonra bir bayan açtı telefonu ve " Buyrun , *** Hastanesi ? " dedi." Merhaba , ben *** Hastanesinden Psikolog Kadir Zor. Serap Hanım ile görüşmem gerek. Bağlama ihtimaliniz var mı ? " dedim." Tabi , bekleme de kalın lütfen. " dedi.Bir kaç saniye sonra bağlamıştı ve telefonun diğer ucundan " Merhaba , ben Psikolog Serap Bahçıvan, nasıl yardımcı olabilirim ? " dedi." Merhaba Serap Hanım , ben Ramazan Serhatlı , Kaan hakkında konuş- " cümlemi tamamlayamadan telefonu kapatmıştı. Tekrar aradım , sonra tekrar , defalarca aradım , bağlamasını söyledim fakat Serap Hanımın meşgul olduğunu , şuan da kimse ile konuşamayacağını söyledi.

Telefonu masanın üstüne koydum, sinir ve korku ile ağlamaya başladım.  

2. kata çıktım ve Başhekim Kevser Hanımın yanına gittim.Bir kaç günlük işimin olduğunu , izin almam gerektiğini söyledim. Aramız iyiydi , samimiydik. Sağolsun kırmadı beni. Odama dönerek klavyeyi önüme çektim ve internete *** hastanesi yazdım. Küçük bir kağıt parçası alarak hastanenin adresini yazdım. Atkımı ve şapkamı taktım , paltomu ve eldivenlerimi giyerek kağıdı cüzdanımın arasına koydum.Çantamı ve telefonumu aldıktan sonra bilgisayarı kapatarak çıktım. Kapıyı kilitledim , Seher oradaydı. Korku dolu gözlerle bana bakıyordu , yanına doğru yaklaştım kendini geri çekiyordu. Deliy mişim gibi davranıyordu. Korkarak ve çekinerek " Kaan nasıl ? " dedim." Uyuyor. " dedi kekeleyerek ve " Gidiyor musunuz ? " dedi." Evet, bir kaç gün yokum. " dedim ve yanına yaklaştım. Kulağına eğildim " Seher , Kaan'dan bir an bile gözünü ayırma. Sakın boş bırakma , yanına kimsenin girmesine izin verme ve asla dışarı çıkarmak onu , eğer seni çağırırsa , sakın gitme. " dedim ve hastaneden çıktım.  

Eve uğradım , kavanozun altından birazcık para alarak cüzdanıma koydum.Üst katta ki ev sahibi Ferhan Bey'in yanına çıktım ve kapıyı çaldım. Kapıyı 9 yaşında ki oğlu açtı ve beni görünce " Babaa , Ramazan Abi geldi. " diye bağırdı. Ferhan abi geldi kapıya ve " Oo , Doktor Bey , nasılsınız ? " dedi." iyiyim Ferhan Abi , sen nasılsın ? " dedim." Nasıl olak oğlum uğraşıyoruz işte. " dedi ve " Hayrola bir yere mi gidiyorsun ? " dedi.Çenemi kaşıyarak " Bende onun hakkında konuşacaktım.Bir kaç günlüğüne şehir dışına gitmem gerekiyor. Senden de bir ricam olacaktı. " dedim." Ne demek oğlum söyle ne yapabilirim ? " dedi." Senin arabayı bir kaç günlüğüne almamın imkanı var mı ? " dedim." Dediği lafa bak hele ya , tabi oğlum dur getireyim arabanın anahtarını. " dedi.Bir kaç dakika sonra geldi. Anahtarı ve ruhtası uzatarak " Buyur oğlum. " dedi." Çok sağolasın Ferhan Abi. " dedim." Ne demek oğlum hayrola nereye böyle , yardım edebileceğimiz başka birşey var mı ? " dedi." Teyzemin oğlu hastalanmış , onu görmeye gideceğim Ferhan Abi ölüm döşşeğindeymiş , tekrardan çok sağolasın " dedim ve elini öperek dışarı çıktım.96 model Broadway'i vardı. Arabanın kapısını açtım ve arabaya bindim. Hava hala soğuktu ve yollar karlıydı." Umarım birşey gelmez başımıza. " diyerek Besmele ile kontağı çevirdim. Beş on dakika motoru ısıttıktan sonra yola koyuldum.

Yollar epey kar kaplıydı hava da sisliydi. Yolum çok değildi , nereden baksan bir veya bir buçuk saatlik yolum vardı. Yolda olan kazaları gördükçe aklıma eşim ve kızımı kaybettiğim trafik kazası gelmişti aklıma. Lunaparka götürmüştüm onları , o zamanlar ***'da yaşıyordum. Gece saat 2.30'du.Eşimle bankta oturmuş çekirdek yerken kızlarda atlı karıncaya biniyordu. Onları izliyorduk uzaktan. Neredeyse her ay yapardık böyle , işimden arta kalan her vaktimi ailem ile geçirdim. Onları çok seviyordum hatta tapıyordum. Gece daha da geç olduğunda arabaya bindik , ormanlığın yanında uzanan bir yol vardı. Oradan geçiyorduk , boştu yol genelde de boş olurdu , birde saat bu kadar geç olunca.Yol boş olduğu için eşimle birbirimize bakarak gülüyor , şarkılar söylüyorduk. Yavaş yavaş sürüyordum , bir yandan elimi arkaya atıp kızları gıdıklıyordum , Merve gülüyordu.O esnada eşim çığlık attı, önüme döndüğüm de küçük bir çocuk önümde duruyordu.Çarpmamak için direksiyonu sola doğru kırdım.Yol yerden yükseltilmişti. Ormanlığa doğru uçtuk. Araba takla atmıştı. Gözlerim kapanıyordu , engel olamıyordum. Kızlarım bayılmıştı , her yeri kan içindeydi. Eşimin her yerine cam kırığı batmıştı , yüzü parçalanmıştı. Ağlamaya başladım , doğrulmaya çalıştım fakat omuzumu ve ellerimi kıpırdatamıyordum , kırılmıştı. Kafamı yola doğru çevirdim. Küçük bir çocuk yolun ortasında yüzü bana dönük bakıyordu. Kısa boylu, zayıf , yüzü gözükmüyordu karanlıktan ve elinde bir cisim ...

Tüm gücümle frene bastım.Şimdi hatırladım , Kaan'ın anlattığı cisim vardı o gece çocuğun elinde. Donup kalmıştım , Bu nasıl olabilirdi ? Tekrar düşünmeye başladım o geceyi , belki olayın etkisinde kalmışımdır diye fakat Kaan'ın anlattığı cisimin aynısıydı bu.Kafamı direksiyona vurmaya çalıştım ve bağırıp ağlamaya başladım." Böyle birşey nasıl mümkün olabilirdi ? " dedim.Üşüyordum , içim buz gibi olmuştu fakat bunun sebebi dışarıda ki kar değildi. Geri dönmeyi düşündüm fakat oraya gittiğimde karşımda Kaan mı yoksa başka bir şey mi var bilmiyordum , yoluma devam etmeye karar verdim. Hastanenin ışıkları görünmeye başlamıştı.  

Hastaneye varmıştım , arabayı park ederek çantamı alıp hastaneye girdim. Hava yavaş yavaş kararıyordu. Lobiye giderek "

Merhaba , kolay gelsin. " dedim." Merhaba , sağolun ? " dedi lobide ki kız. Sesi telefonda konuştuğum kıza benziyordu."

Doktor Serap Hanım ile görüşmek istiyorum. Müsait mi acaba ? " dedim." Bir dakika , arıyorum. " dedi. Bir kaç dakika sonra "

Şuan da hastası olduğunu başka zaman gelmenizi söyledi. " dedi." Odası ne taraftaydı ? " diye sordum." Hemen solda 2. oda

fakat şu- " kızın tarif ettiği odaya doğru gittim. Odanın kapısını çalmadan içeri daldım. Serap Hanım içtiği çayı püskürterek

" Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz ? " dedi. Arkamdan ise o kız geldi." Serap Hanım , lütfen bana bir kaç dakika verin. "

dedim , fakat bunu kibar bir dil ile değil bağırarak , sinirli bir şekilde söyledim." Odama böylece giriyorsunuz birde benden bir kaç dakika mı mı istiyorsunuz ? " dedi." Onun için kusura bakmayın. " dedim." Lütfen çıkar mısınız ? Yoksa güvenlik çağırmak zorunda kalacağım. " dedi." Ben Ramazan Serhatlı , Kaan Bahadır'ın doktoruyum. " dememle Serap Hanım'ın lobideki kıza güvenlikleri çağır demesi bir oldu. Yerinden irkilerek geriye doğru gitti , " Lütfen sakin olun , sadece bir kaç dakika konuşmak istiyorum. " dedim. Lobideki kız çoktan gitmişti. Serap Hanım çığlık atıp yardım istemeye başladı. Fakat hiç birşey yapmamıştım , yapmayacaktım da sadece konuşmak istiyordum. Tüm gücüyle bağırarak " Defol! " dedi." Lütfen sakin olun. " diyerek yanına yaklaştım. Elini gelme dercesine uzatarak " Sakın , orada kal! " dedi. Güvenlikler gelmişti , kollarımdan tutup beni çıkarmaya çalışıyolardı fakat ben çırpınıyor bir yandan ise " Serap Hanım , lütfen , sadece bir dakika. Yalvarıyorum. " dedim. Dinlemiyordu , güvenlikler ise beni çoktan hırpalamaya başlamıştı beni.Tam odadan çıkacakken " O kabusları sizde gördünüz , Kaan'ın sadece 10 yaşında ki çocuk olmadığını sizde anladınız , o yüzden ondan soğudunuz. Biliyorum , bende aynı durumdaydım. Yalvarıyorum , yardım edin ? " dedim bağırarak. Serap Hanım gözlerime baktı. Acınası gözlerle bana bakmıştı , gözlerinde düşündüğünü görüyordum. Güvenliklere " Durun! " dedi. Yanıma geldi , beni güvenliklerin elinden aldı ve güvenliklere " Tamam. " diyerek kapıyı kapattı. Oturmamı söyledi.  

Lobide ki kızı arayarak içeriye kimseyi almamasını ve 2 tane kahve istediğini söyledi. Sandalyeyi tam karşısına koydum ve çantamı önümdeki küçük masaya koydum. Serap Hanım " Lütfen çıkarın paltonuzu , rahat olun. " dedi. Paltomu çıkarıp oturduğum sandalyeye astım.Bir kaç dakika sonra kapı çaldı ve 2 tane kahve geldi. Serap ayağa kalkarak kapıyı kitledi. Cebinden sigara çıkararak " içer misiniz ? " dedi. Uzattığı sigarayı aldım ve kahvemden bir yudum aldım." Ee ? " dedi Serap Hanım. Kaan geldiğinde beri yaşadıklarımı , Kaan'ın yaşadıklarını , eşim ve kızımı kaybettiğim kazayı , her şeyi anlattım. Fakat cisimi söyleyince yine  huysuzlandı. Elini saçlarının arasına götürerek yolarcasına çekti." Hala onu mu görüyor ? " dedi." Bilmiyorum , ama ben görüyorum. " dedim. Serap Hanım tam kahvesinden bir yudum alıcakken durdu ve bana bakarak " Siz mi ? " dedi. Kısık bir ses ile " Evet. " dedim ve kaza gecesi yolun ortasında ki çocuğu anlattım." Buraya gelmeniz bile benim için ne kadar tehlikeli , şuan da sizinle konuşmalıyı mıyım onu bile bilmiyorum. " dedi." Serap Hanım , size olanları anlattım ve adım gibi eminim bunların çok daha fazlasını siz yaşadınız. " dedim. Serap sigarasını tüm gücüyle çekerek " Onunla 3 sene kaldım. Onun gibi biriyle 3 sene kalmak nasıldır bilir misiniz ? " dedi. Hiç birşey söylemedim." Bakın Ramazan Bey , Kaan buraya geldiğinde oldukça sakin , sıradan bir çocuktu.Onu ilk günler o kadar çok severdim ki , her gün bahçeye çıkarıp gezdirir , bilgisayardan oyunlar oynatır , sürekli onunla ilgilenirdim.Çocuğum gibi severdim onu ama...  " dedi." Ama gerçek yüzünü gördünüz. " dedim kısık bir ses ile. Serap Hanımın anlatıcak birşeyleri vardı fakat çekiniyordu veya korkuyordu." Asistanımın Kaan'ın sürekli geceleri kendi kendine konuştuğunu , yemek götürmeye gittiğinde öylece pencereye baktığını , insanlara sert davrandığını söyledi. " dedi ve bana iyice yaklaşarak kısık bir ses ile " Ramazan Bey , ben bir psikologum. Benim görevim insanları iyileştirmek fakat Kaan geldiğinden beri her günüm kabus ile geçmeye başladı , hastalarımdan bir farkım olmamaya başladı.En sonunda dayanamadım bunlara ve buradan gönderme kararı aldım.Ben ona yardım ettikçe , elimi uzattıkça kabuslarım daha artıyor , gördüklerim ...  Gördüklerim daha da sık görünmeye başlıyor.Onu yolladıktan sonra garip bir şekilde gittiklerini , düzeldiğimi gördüm. " dedi.

" Size buraya gelmeden önce ki yaşadıklarını anlattı mı ? " diye sordu." Henüz hepsini değil. " dedim." Peki neden öğrenmek istiyorsunuz ? " diye sordu." Serap Hanım , 11 sene önce ki trafik kazasında o çocuğun elinde Kaan'ın anlattığı cisim vardı , inanın ama inanmayın onu gördüğüme yemin edebilirim. Nasıl bilmiyorum ama tuhaf bir şekilde bende bu işin içindeyim ve bu işin içinden sizin gibi Kaan'dan uzaklaşarak çıkabileceğimi zannetmiyorum. " dedim." Diyelim ki herşeyi öğrendin , sonra ne olacak ? " diye sordu." Bilmiyorum , elbette bir çaresi bulunur. Aklımda onlarca soru var , cevabını bulamadığım ve her cevapsız soru sanki kurşun gibi gün geçtikte beni öldürüyor , bitiriyor. Aklımı yitirmeye başladığı mı bile düşündüm Serap Hanım.Bir psikolog için bu ne demektir , umarım anlıyorsunuzdur beni ? " dedim." Anlıyorum fakat Kaan'a neden sormuyorsunuz , sonuçta bunları yaşayan o. " dedi."Bunları ona sormam imkansız , onunla bir daha aynı odada kalmam da öyle. Bunların cevabını ancak sizden öğrenebilirim. " dedim. Serap Hanım sigarasını pencereden dışarı atarak derin bir nefes çekti ve " On beş dakika sonra işim bitiyor. Arabanız var mı ? " dedi." Evet. " dedim." Güzel , on beş dakika sonra çıkalım o zaman. " dedi. Dışarı çıktım ve Serap Hanım'ı beklemeye başladım.  

Dediği gibi on beş dakika sonra çıktı , çantamı arabanın arka koltuğuna atarak arabaya bindik. Serap Hanım yolu tarif ediyor ben ise sürüyordum. Yollar az da olsa açılmıştı , en azından kar yağışı azalmıştı." Onun yerinde benim oturmam gerekiyordu Ramazan. " diye bir ses duydum. Serap Hanım'a döndüm , " Birşey mi oldu ? " dedi. Gözlerimi ovuşturarak yola devam etmeye çalıştım." Beni neden bıraktın Ramazan ? Çocuklarımızı neden bıraktın ? " diye bir ses geldi ve sanki boynuma bıçak batırılmışçasına anlık bir acı girdi boynuma. Arabanın hakimiyetini bir anlık kaybettim fakat hızlı gitmediğimizden sorun olmadı. Arabayı durdum , kafamı direksiyona koydum , şimdide garip sesler duyuyordum. Eşimin sesiydi bu.Ağlamaklı oldum , Serap Hanım " iyi misiniz ? " dedi. Cevap vermedim , " isterseniz ben sürebilirim ? " dedi." Tansiyonum düştü sanırım , siz sürseniz daha iyi olur. " dedim ve yer değiştirdik. Kafamı koltuğa yaslayarak yolu izlemeye başladım. Serap Hanıma göstermeden ağlıyordum fakat hakim olamıyordum kendime. Kendimi iyice kaptırmıştım , onları özlemiştim.

Bir kaç dakika sonra 3 katlı bir evin önünde durduk. Arabayı park etti , arka koltuktan çantamı aldım ve dışarı çıktım. Serap Hanım kapıyı kitleyerek anahtarı bana verdi.En üst katta oturuyordu , binaya girdik , evin kapısını açtı ve içeri girdik.

" Acıktınız mı ? " dedi Serap Hanım. Açtım fakat zaten kadına oldukça yük olmuştum , daha fazla yük olmamak için " Yok hayır sağolun. " dedim." Çay koyayım o zaman ? " dedi." O olur. " dedim. Salona geçirdi beni ve odasına geçerek üstünü değiştirdi.Çok lüks olmasada orta düzeyde bir evdi. Dikkatimi birşey çekmişti , evde bir tane bile ayna yoktu. Evin dış kapısından girdiğiniz anda karşısı direk lavaboydu , lavaboda bile ayna yoktu, dile getirmedim bunu. Uzun bir süre ardından beyaz bir kazak ve siyah bir eşorfman giyerek demlik ve bardaklar ile salona geldi. ikimize de çay koydu." Zamanım kısıtlı Serap Hanım. " dedim." Neyi merak ediyorsunuz ? " dedi." Kaan'ın kabuslarından sonra ki olanları. " dedim.
Burdan sonrasını Serap Hanım , Kaan'ın ağzından anlatıyor:

" O kabusları gördükten sonra anne ve babam bende değişiklikler gördüğünü söyledi. Cahildik , korkmuştuk. Anneannemlerin kulağınada gitmişti bu olay , onlar da bir hocaya gitmemizi tavsiye ettiler.*** Şehrinin *** köyünde *** isimli zengin , tecrübeli , oldukça kudretli ve ilimli hoca varmış. Annem,Babam ve Ben yola koyulduk.Bir kaç gün sonra varmıştık köye. Köy 3 tane dağın ortasındaydı.3 köyünde arasından su akıyordu , nehir vardı. Köy çok küçük olmasada sıradandan büyüktü. Halk bizi hoş karşıladı ve hocanın yerine götürdü.Bu süre zarfında o aynada ki şeyi görmeye devam ediyordum. Tuvalete gitmeye korkmuştum artık. Aynalara , bilgisayar monitörüne ne zaman baksam o siyah tüylü korkunç şeyi görüyordum. Bazen sabahları kalkıyorum , alnımın kanadığını fark ediyordum. Fakat annemlere anlatamıyordum , sanki gün geçtikçe beni kendi eline geçiriyor , gün geçtikçe onun oluyordum fakat hiçbir şey yapamıyordum ve bunu kimseye anlatamıyordum.

Hocanın evine varmıştık.Çok büyük bir bahçesi vardı ve tam ortasında 2 katlı büyük bir ev.Arka tarafında ahırları vardı. Zengin olduğunu söylemiştim.Eve doğru gitmeye başladık. Hoca kapıda bizi bekliyordu. Bizi görünce yüzünde gülümseme vardı , beklediği belliydi bizi. "  

Serap Hanım , Kaan Bahadır'ın ağzından anlatmaya devam ediyor :

" Babam hoca ile tokalaştı , seksenli yaşlarda saçları ve yüzü bembeyaz , uzun boylu , yaşına göre kalıplı bir adamdı. Bizi eve geçirdi , kuzu çevirmişlerdi , bizim için güzel bir ziyafet verdiler. Babam ile sohbet ettiler. Sonradan söylediği kadarıyla zaman geçirtiriyormuş , akşam olmasını bekliyormuş. " dedi Serap Hanım.

" Neden akşam olmasını bekliyormuş ? " dedim." Kaan ile değilde onunla konuşmak için. " dedi. Pür dikkat dinliyordum , devam etti :

" Yemeğimizi bitirdik , sohbet ediyorlardı. Dedemi tanıyormuş hoca , annemin babasını.Önceden onlarda burada kalıyorlarmış. Hatta dedem ile oldukça samimiymişler.

Zaman iyice geç olmuştu. Hoca düzenini bozup toparlanarak " Şimdi gelelim yakışıklıya. " dedi.Ben hocaya bakıyordum , bana diyordu. Korkuyordum ben , ne olacağını bilmiyordum. " dedi Serap.

" Peki sonra ? " diye girdim lafın arasına meraklı bir şekilde.

" Hoca anne ve babama burada beklemelerini söyledi ve beni alarak küçük bir odaya götürdü.Bir tane mum yakarak yere koydu ve bir karşısında hoca diğer karşısında ise ben duruyordum.Mum tam ortamızdaydı ve hoca birşeyler söylemeye başladı. Işık olmadığı için yüzünü göremiyordum , sadece ellerini görüyordum , ellerini açmış , arapça birşeyler okuyordu. Arada bir bana üflüyordu. Cümlesini " Kabih " kelimesi ile bitirdiğinde ateş neredeyse tavana deyecek kadar yükseldi. Saçlarımın bir kısmı yanmıştı , etrafta gölgeler hareket etmeye başladı. Odanın içinde çok şiddetli bir rüzgar vardı fakat ateşte hiçbir hareketlenme yoktu tüm gücüyle , gereğinden fazla yanıyordu. "

" Güçsüzleşmiştim , içimden ruhumun serbest kalışını hissediyordum fakat hala hayattaydım. Bedenim boşluğa düşmüş gibiydi , elimi kaldıramıyor , hiç bir yerimi hareket ettiremiyordum. Hoca birden bire durdu ve ateşe doğru üfledi , ateşin ortası sanki boşmuş gibi hocanın üfürüğü yüzüme geldi.Az da olsa kendime gelmiştim fakat hala daha başım çatlıyordu , ellerim titriyor , halsizliğim devam ediyordu. Odada birses duyuldu , kahkaha sesi. Fakat dünyanın en korkunç kahkahasıydı bu , çılgınlar gibi gülüyordu. Hoca tavana doğru kafasını kaldırarak " Kimsin sen ? " dedi.Bu sefer daha şiddetli gülmeye başladı , " Ben senin Rabbinim. " dedi alaycı bir ses tonuyla. Hoca bir yandan dua ederken bir yandan " Benim tek Rabbim var , Oda Allahu Teala (c.c.)'dır." dedi.Bu sefer kısık fakat net bir şekilde " Peki o burada mı ? Burada sadece ikimiz varız. Sadece sen ve ben. " dedi. Hoca tüm gücüyle " O her yerdedir. " dedi.Ben kıpırdayamıyordum bile , vücudum sanki benim değildi , sadece gözlerimle olan biteni izliyordum , korkuyordum , ağlıyordum." Ne istiyorsun bu çocuktan ? " dedi." Buna karışma hoca! " dedi." Senin gibi çok şerliyle karşılaştım ben. " dedi Hoca ve arapça birşeyler okumaya devam etti." Hangi kabiledensin ? " diye sordu Hoca. Odada ki tüm gölgeler durdu fakat ateş hala yanmaya devam ediyordu ve " Benim ne kabilem , ne ismim , ne cismim , ne soyum var.Ben tekim! " dedi ve vücudumda ki tüm kemikleri sıkmaya başladı birisi.Her yerim , bir pet şişeyi eline alıp sıkarmışçasına sıkıyordu , kemiklerim kırıldı sandım , gözümden yaş yerine kanlar gelmeye başladı , dilim dışarı çıkmıştı nefes alamıyordum , boğuluyordum.Çamur kusmaya başladım , yere çökmüştüm. Yerde hareket edemeden uzanıyordum , hocanın durduğunu gördüm. Hiç hareket etmeden , konuşmadan durduğunu. Seste kesilmişti. Ateş tekrardan yükseldi , gölgeler ortaya çıkmaya başladı. Etrafımızda daire çiziyorlardı. Hoca bağırmaya başladı " Allah'a sığındım. " diyordu. Sürekli bu cümleyi söylüyordu. Acı çekiyordu belliydi , sol elini yere koyarak düşmemek için destek alıyordu. Ateşle yüzünün arasında sadece santimetreler vardı , " Allahım , küfre uğrayan bu şerliyi - " cümlesini tamamlayamadan bağırmaya , çığlık atmaya başladı. Yüzünün tamamı yanmıştı. Sağa sola saldırıyordu , duvara koşuyordu fakat gölgeler etrafını sarmıştı. Kendini yerlere vurmaya başladı. Yere çöktü ve kafasını zemine vurmaya başladı.Çok sert bir şekilde , kanamaya başlamıştı. Sürekli kafasını yere vuruyordu , alnı açılmıştı , paramparça olmuştu. Bana doğru döndü , yüzü çok korkunçtu ağlamak istedim fakat onu bile başaramıyordum. Kafasını bana doğru çevirerek kısık bir ses ile " Rabbin benim ! " dedi. "

" Bir bardak daha ister misin ? " dedi Serap boş olan bardağıma bakarak. Duymamıştım , birkaç saniye sonra omzuma vurmasıyla irkildim ve " Çay diyorum ? ister misin ? " dedi." Evet , evet olur. " dedim. Mutfağa gitti ve bir kaç dakika sonra geri döndü." iyi misin sen ? " diye sordu. Kendimden geçmiştim , saçlarımı kaşıyarak " Evet , iyiyim. " dedim." istersen daha sonra devam edebilir ? " dedi." Yok , hayır , iyiyim. Devam et lütfen. " dedim. Serap bardağında ki kaşığı çıkararak bir yudum aldı ve Kaan Bahadır'ın ağzından anlatmaya devam etti :

Annem ve babam geldi. Gördükleri karşısında şok oldular , annem ağlamaya başladı.Ben yerde uzanıyordum yavaş yavaş hareket edebiliyordum zaten kendime geldiğimde de hıçkıra hıçkıra ağladım. Hocanın eşi geldi odaya , kocasını görür görmez ağlamaya başladı ve bana bakarak " Katil! " dedi.Çevredekilere bağırdı. Komşularına " Kocamı öldürdü bu kafirler , yardım edin nolur! " diye çığlık atarak ağlamaya devam ediyordu. Babam derhal beni yerden alıp acele ettirerek dışarı çıkardı. Hocanın eşi arkamızdan bağırıyordu " Kaçmayın kafirler , katiller! " diye. Babam sürekli acele edin , koşun diyordu. Daha olayın şokunu bile atlatamadan kaçmaya başladık. Kapıdan çıktığımızda köylü halk ellerinde sopalarla , tırpanlarla , keserlerle önümüzdeydi. Babam kapıyı açınca üstümüze doğru gelmeye başladılar. Babam bizi arkasına alarak köylülere " Biz bişey yapmadık , durun! " diyordu. Hocanın karısı yukardan " Bunlar kocamı öldürdü , katil bunlar , şerliler! " diye bağırıyordu. Annem ve babam sürekli biz  birşey yapmadık deselerde dinlemiyorlardı. Babam kaçmamı söyledi , peşimden gelmeye çalıştı köylüler ama annem ve babam onları tutuyordu. Evin penceresinden atlayarak koşmaya başladım. Evin arkası 2 dağın arasında ki nehire uzanıyordu.Bir kaç dakika ağlayarak hiç durmadan koştum , annem sürekli arkamdan bağırıyordu " Kaç! " diye. Arkamı döndüğümde ikisinide köylüler bir ağacın dibine götürdüler.Ben nehirin ilerisinde bir taşın arkasında çökmüş , hıçkıra hıçkıra ağlayarak izliyordum. Ellerindeki aletlerle dövmeye başladılar anne ve babamı. Sonra birisi 2 tane ip getirdi. Evin arkasında ki uzunca ağaçtan geçirdiler ve anne, babamı astılar.

" Öldürdüler mi ? " dedim gözlerimi büyüterek." Anlatılana göre , evet. " dedi ve " Jandarmaya haber verilmiş , geldiğinde kimse böyle bir olayın olmadığını , aylardır köylerine buradaki halktan başka kimsenin gelmediğini söylemiş. " dedi." Peki Kaan ? O ne yaptı ? " dedim." Bir çoban bulmuş onu. Jandarmaya götürecekmiş fakat bir kaç gün işi varmış köyde. Kaan bir kaç gün onunla kalmış ardından Jandarmaya teslim etmiş. " dedi." Jandarma ile konuştun mu ? " dedim." Evet , geldikten bir kaç hafta sonra , bunu anlattıktan sonra gittim.Çoban onu getirdiğinde 3 gün hiç konuşmamış , birşey yememiş. Sürekli gece kabuslar görerek çığlık atıp dışarıya koştuğunu söylüyordu. " dedi." Bunları o yaşta ki bir çocuk nasıl yaşayıpta böyle güçlü kalabiliyor ? " diye sordum. Serap Hanım alaycı bir şekilde güldü ve " ilk zamanlar bende böyle düşündüm , çok sordum kendime fakat...  Fakat o Kaan değil , yani ben öyle düşünüyorum , her kim bilmiyorum ama sadece bedeni Kaan , içindekinin , ruhunun temiz olduğunu düşünmüyorum. " dedi." Sende mi ? Yoksa cin mi diyorsun ? " dedim. Serap sinirli bir şekilde bana baktı ve " O kelimeyi besmelesiz bir daha sakın kullanma , hatta besmele ile bile kullanma. " dedi." Ne yani inanıyor musun bu saçmalıklara ? Hocalara ? " dedim.Çünkü ben inanmazdım , cinlere değil , hocalara." Bir psikolog için bunu söylemek ne kadar doğru bilmiyorum fakat inanıyorum çünkü bu bilim değil Ramazan Bey , bunu bilim açıklayamaz.Bu ilimdir. " dedi.

" Peki Kaan'ın ailesi ? Yok mu bir teyzesi , dayısı , amcası , ne biliyim herhangi bir akrabası ? " dedim." Bende aynısını sordum Jandarmaya fakat hiç kimsenin gelmediğini , kimsenin onu tanımadığını söyledi. " dedi." Nasıl yani ? inkar mı etmişler ? " dedim." Evet , maalesef. " dedi." Sigaran var mı ? " dedim. Gülerek içeri gitti ve paketi getirerek bir tane uzattı. Masanın üstünde çakmak ve küllük vardı. Sigaramı yakarak derin bir nefes çektim." Peki bunun doğruluğunu nereden biliyorsun ? Yalan olma ihtimali yok mu ? " dedim." Çocuklar yalan söylemez Ramazan Bey. " dedi. Düşünmeye başladım , düşündükçe kafamda ki soru işaretleri bir bir yok olmaya başlıyordu. Rahatlamıştım aslına bakarsanız , başımda belki büyük bir bela vardı ama yine de garip bir şekilde rahatlamıştım." Ee , şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz ? " dedi. Elimle çenemi kaşıyarak " Bilmiyorum , üstüne gideceğim sanırım. " dedim. Serap Hanım tekrar güldü ve sigarasını yakarak " Ateş ile oynuyorsunuz. Mecaz anlam ile değil , gerçekten ateş ile oynuyorsunuz. " dedi. Gülmüştüm , böyle bir anda bile gülebiliyordum. Hatta o an fark ettim. Kaan geldikten sonra ilk defa gülmüştüm.  

" Peki gördüğünüz kabuslar ? Nasıldı ? " dedim." Maalesef Ramazan Bey , o kabusları size anlatamam. " dedi." Beni anlayış ile karşılayın lütfen , şuan da sizinle konuşarak , size yardım ederek zaten kendimi oldukça tehlikeye sokuyorum. " dedi." Tabi , haklısınız. " dedim." Kaan ile görüştünüz mü hiç ? " dedi." Yok hayır , hiç aramadım asistanımı. " dedim." Yarın mı dönüceksiniz ? " dedi." Şimdi gitsem daha iyi olur. " dedim." Bu saatte , bu havada ? " dedi." Sorun olucağını sanmıyorum. " dedim." isterseniz bugün burada kalabilirsiniz. " dedi." Zaten yeterince rahatsızlık verdim. " dedim." Benim için sorun değil , sizin içinde değilse tabi. " dedi. Aslında bende gitmek istemiyordum bu havada fakat daha fazlada rahatsız etmek istemiyordum onu ama " Peki madem , sağolun. " dedim." Ben size yastık ve yorgan getiriyim. " dedi.Bir kaç dakika sonra elinde yastık ve yorgan ile geldi ve karşımda ki koltuğa koydu.Tam gidecekken " Birşey sorabilir miyim ? " dedim." Tabi. " dedi." Kaan'ın... Anne ve babası ? isimleri neydi ? " dedim." Canan ve Fatih. Neden sordunuz ? " dedi." Hiç , merak ettim. " dedim gülerek ve " iyi geceler. " diye ekledim. Serap bir kaç saniye tebessüm ederek baktı ve " iyi geceler " diyerek kapıyı kapattı.Üstümü çıkararak karşımdaki koltuğun üstüne attım. Telefonuma baktığımda saat 11 sularıydı. Yatağımı hazırlayıp uyumaya başladım.  

Sabah Serap uyandırmıştı beni." Kahvaltı hazır. " dedi gülerek. Gözlerimi ovuşturup etrafa baktım , insan ilk defa bir yerde uyanınca garip geliyor , yaşamışsınızdır." Zahmet etmeseydiniz keşke yolda atıştırırdım ben birşeyler. " dedim." Olur mu öyle şey ? Misafirimsiniz siz benim , buyrun lütfen. " dedi." Teşekkür ederim. " dedim gülerek. Lavabonun yerini biliyordum fakat yine de ayıp olmaması için sordum , ardından lavaboya gittim. Tuvaletimi yaptıktan sonra aynanın karşısına geçtim. Elimi ardından ise yüzümü yıkadım , başım lavabonun tam dibindeydi , havluya uzandım elime tüylü birşey geldi , çekiyordum fakat gelmiyordu. Başımı kaldırıp baktığımda karşımda Kaan'ın anlattığı simsiyah tüylü , gözleri alev kırmızısı , korkunç bir şey vardı. Görür görmez kendimi geriye attım , ayağım kaydı ve temizlik kovalarının üstüne düştüm. Kafamı çarpmıştım yere , elimi götürdüm kanıyordu , başım dönmeye başladı. Arkamı döndüğümde gitmişti. Yerden korkarak kalkmaya başladım ve aynanın karşısına geçtim. Kendime baktım , ağlamaya başladım , yine oluyordu. Kurtulamıyordum , yüzümü tekrardan yıkadım ve tekrardan aynaya baktığımda aynada eşim vardı. Gözleri siyahtı , gerçektede siyahtı. Gözlerinin çevresi siyahlaşmıştı , ağlamaktandı. Siyah kıvırcık saçları , ip ince dudaklarıyla bana bakıyordu.O kadar özlemiştim ki dokunmaya çalıştım." Gel! " diyordu.O gel dedikçe ben aynaya daha fazla yaklaşıyordum. Gözgöze gelmiştik." Onu bize tercih ettin. " dedi." Ne diyosun sen , ben kimseyi tercih etmedim size.Siz benim en değerlilerimdiniz. " dedim." Yalancı! " dedi. Ağlamaya başladım neyden bahsediyordu anlamadım , aynaya deyiyordu tenim. AKlıma evde hiç ayna olmadığı geldi.ilk geldiğimde fark etmiştim , evde hiç ayna yoktu bu nasıl olurdu diye kafamı kaldırdığımda tüm gücüyle çığlık atarak " Onu bize tercih ettin. " dedi ve ayna paramparça oldu. Zıplayarak uyandım , Serap Hanım beni izliyordu.  

" iyi misin ? " dedi Serap. Sıkılmıştım artık bu sorudan , " Bilmiyorum. " dedim. Doğrularak ellerim ile gözlerimi ovuşturdum." Hala mı görüyorsun o kabusları ? " diye sordu. Acınası gözler ile bakıyordu bana. Cevap vermeden lavaboya gittim , tuvaletimi yaptıktan sonra elimi yüzümü yıkadım. Havluyla kurulandıktan sonra dışarı çıktım. Mutfağı göstererek " Kahvaltı hazır , birşeyler ye istersen. " dedi. Mutfakta ki masaya oturduk.Bir kaç dakika sonra tekrar Kaan konusunu açmak istedim ve " Biliyorum bunaldın fakat bir kaç soru daha sorabilir miyim ? " dedim. Serap Hanım , " Kaan ile ilgili mi ? " dedi." Evet. " dedim." Peki sorun. " dedi." O Cisim , şuan da nerede ? " dedim. Serap bir kaç saniye saçıyla oynadıktan sonra " Bilmiyorum. " dedi , huysuzlanmıştı. Yalan söylüyordu , anlamıştım " Serap! " dedim bağırarak. Gözlerini yerden kaldırarak bana baktı ve " Gerçekten bilmiyorum. " dedi." Nerede olduğunu bilmesende başına ne geldiğini biliyosundur en azından.Öyle değil mi ? " dedim." Ramazan Bey , lütfen. Haftalardır hayatım ilk defa yoluna girdi , kurtuldum. Artık girmek istemiyorum bu konulara. Rica ediyorum kapatın konuyu , kahvaltınızı yapın ve gidin. " dedi. Gitmek istedim fakat o evden çıkarsam o cisimin başına ne geldiğini bir daha asla öğrenemezdim. Serap'a baktım , " Bugün ki halimi gördün , bundan sonra her günüm böyle olucak. Belki de sonum en sonunda Kaan gibi olucak. Bunları sende yaşadın , ne demek istediğimi çok iyi  biliyorsun. Beni başından defedip , yardım etmeyecek kadar bencil misin ? " dedim. Duygu sömürüsü yapıyordum birazcık , üzülmesini istiyordum. Ancak o zaman inanıp yardım edebilirdi bana.

" Pekala. Cisimin başına ne geldiğini mi merak ediyorsunuz ? " dedi." Evet. " dedim. Serap hanım elinde ki çatalı masaya bırakarak " Kabuslarım başladıktan sonra bende bunu merak ettim. Cisimi bulup , araştırmak hatta belki yok etmek. Belki o zaman kurtulurdum. Belki tüm bunların sebebi odur diye düşündüm. Kaan'ı hastanede bırakarak otobüs ile Kaan'ın eskiden yaşadığı şehire gittim. Akrabalarını buldum ve kapılarını çaldım.Kim olduğumu ve Kaan'ın adını söyleyince kapıyı yüzüme kapattılar. Defalarca çaldım fakat açmadılar.Ve bir dahada hiç gitmedim. " dedi." Hangi akrabasına gittin ? " dedim." Anneannesinden dayısına , teyzesinden amcasına , hatta komşularına kadar heryere. Hiçbiri içeri almadılar beni. Kaan'ın adını duyar duymaz kapıyı yüzüme kapattılar. " dedi." Serap Hanım, o cisimi bulmam lazım. " dedim." Ramazan Bey , bu iş senide aşıyor benide. inanın bana bu düşündüğünüz kadar sıradan bir psikolojik iş değil. Hayalgücünüzden bile ötede birşey bu.Ona her adımınızda daha da tehlikeye giriyorsunuz. " dedi." Kaybedicek birşeyim yok Serap Hanım , psikolog yıllarımı bir çocuğun mahvetmesi için harcamadım ben. " dedim." Keşke sadece bir çocuk olsa. " dedi." Nasıl yani ? " dedim." Hiç mi fark etmediniz ? Konuşmalarını , olayları anlatırken ki soğukkanlılığını , hareketlerini. Sizce bunlar 10 yaşındaki çocuğun hareketlerimi ? Sizce bunlar psikolojisi bozuk bir çocuğun hareketleri mi ? Lütfe Ramazan Bey , bilim burada çaresiz kalıyor. " dedi.  

" Beni Kaan'ın akrabalarının yanına götürebilir misiniz ? " dedim. Güçlü bir kahkaha attı , alaycı ve sinir bozucuydu." Ramazan Bey , sizi sevdim , iyi bir adamsınız. Yanlış anlamayın fakat bunu değil siz anne ve babam için bile yapmazdım. " dedi." Bu kadar mı çok korkuyorsun ? " dedim. Sinirlenmişti , amacım da oydu zaten." Korkmak mı ? Kaan gibi onlarca çocuğu iyileştirdim ben. " dedi." Bir tane daha iyileştirin o zaman ? Hem dosyanızı hazırlarken sadece kendi adınızı kullanırsınız , beni katmazsınız , tüm başarı size kalır. Kariyerinizi daha da geliştirmiş olursunuz.Kim bilir belki haber yaparlar, meşhur olursunuz. " dedim." Ramazan Bey ...  " dedi." Hiç biryere anlatmam , adımı hiçbir yerde geçirtmem. Sadece sen ve o. " dedim. Kariyere önem veren biriydi. Zaten bu işi gerçekten sevdiği için yapsaydı Kaan'ı başka bir yer göndermek yerine iyileştirmeye çalışırdı. Daha da ısrar etmiştim , kabul etmişti." Peki , dediğiniz gibi olsun. " dedi." Hastaneye uğrayarak izin alıp bir kaç eşyamı almam gerekiyor , bir kaç saate gelirim , sonra yola koyuluruz. " dedi , kabul ettim.  

" Ben bırakırım sizi. " dedim." Çok iyi olur. " dedi ve odasına geçerek hazırlanmaya başladı. Bende üstümü giyerek , telefonumu ve cüzdanımı cebime koyup , çantamı alarak dışarı çıktım. Arabayı çalıştırarak bir kaç dakika motoru ısıttım. Hava düne göre biraz daha kötüleşmişti , kar yağışı başlamıştı.Ben kar ile kaplı arabanın camlarını silerken Serap Hanım dışarı çıktı. Lacivert bir pardesü , kahverengi bir bot giymişti. Boynuna ise birazcık kalın siyah bir atkı takmıştı , başında püsküllü pembe bir şapka vardı. Güzel görünüyordu , arabaya bindik ve yola koyulduk. *** Hastanesine varmıştık , aklımda Kaan vardı , onu gitmeden önce birkez görmek istiyordum. Serap Hanım'a dönerek " Burada işiniz ne kadar sürer ? " diye sordum." Bir kaç saat. " dedi." Tamam o zaman , ben bir hastaneye uğrayıp ilaçlarımı alıyım , dün almayı unutmuşum , geciktirmiyim. " dedim. ilaç kullanmıyorum fakat Kaan'ı görmeye gideceğimi söylemek istemedim." Tabi , iki saat sonra burada buluşalım o zaman. " dedi." Çok iyi olur. " diyip hastaneme doğru yola koyuldum. Yollar hala kar kaplıydı , küçük bir semt olduğu için yollara bir çalışma yapılmamıştı.Hem çamur , hem de kar içindeydi. Hastane görünmüştü , arabayı park ederek içeri girdim. Seher Hanım'ın yanında polisler vardı. Beni görünce " Ramazan Abi , nihayet gelebindin. " dedi. Sanki içinde ki tüm herşeyi boşaltırcasına rahatlamıştı." Ne oluyor burada Seher ? " dedim. Polis bana dönerek " Kaan Bahadır'ın doktoru siz misiniz ? " dedi." Evet benim , Ramazan Serhatlı. " dedim." Nereden geliyorsunuz ? " dedi." Bir kaç günlüğüne izin almıştım , şehir dışındaydım. " dedim." Neden ? " diye sordu." Sorguda mıyım memur bey ? " dedim sitem ederek." Hayır , sadece bir kaç soru sormam gerekiyor. " dedi. Seher'e bakıyordum , hani küçük çocuklar yaramazlık yaparda " Annem öğrenmez inşallah! " diye yakınırlar ya , aynı öyle bakıyordu. Polis , " Şehir dışına neden gittiniz ? " diye sordu." Kaan Bahadır'ın eski psikologu Serap Hanım'dan Kaan hakkında bilgi almak için. " dedim.

" Ne demek kaçtı ? " diye bağırdım. Seher korkarak " Gerçekten Ramazan Bey , dediğiniz gibi sürekli kontrol ettim onu , odasına gittim yarım saatte bir. Gözüm sürekli üstündeydi.Bu sabah yemek bırakmak için odasına girdim , tuvalete gitmek istediğini söyledi , götürdüm. Tuvalete girdi , beş dakika oldu çıkmadı , on dakika , yirmi dakika derken epey bir zaman geçti. Tedirgin oldum , tuvalete girdim. Pencere açıktı. " dedi." Bir çocuk 2.kattan nasıl atlayarak kaçabilir ? " diye sordum." inanın bilmiyorum. " dedi." Parmaklıklar ? Parmaklıklar var pencerelerde ? " dedim." Ramazan Bey , inanmıyacaksınız belki ama , parmaklıkların eğildiğini gördüm.Ve bu Kaan kaçtıktan hemen sonraydı. " dedi." Emin misin ? Belki daha önce eğilmişti parmaklıklar. " diye sordum , umutsuzca." Hayır Ramazan Bey , daha önce olsa illa ki temizlik görevlilerimiz görürdü , onunla alakalı hiçbir şikayet gelmedi. " dedi. Polis araya girerek , " Ne yani , 10 yaşındaki bir çocuğun parmaklıkları eğip 2.kattan atlayarak , bu kışta kaçtığını mı söylüyorsun ? " dedi. Seher kafasını anlamsızca salladı , " Biliyorum çok saçma fakat ben sadece gördüklerimi söylüyorum , lütfen anlayın beni. " dedi. Sesi ağlamaklı olmuştu , inanmıştım ona. Bunun ne kadar imkansız ve anormal birşey olduğu kesin olsada inanmıştım. Polise dönerek " Asistanım ile bir kaç dakika konuşabilir miyim acaba memur bey ? " diye sordum." Tabi. " diyerek önümüzden çekildi.Çantamdan kapımın anahtarını çıkardım ve içeriye girdik.

Odaya girer girmez Seher " Ramazan Bey , yemin ederim doğruyu söylüyorum , orada ne gördüğümü çok iyi biliyorum ben , kendimdeydim ne olur inanın ba- " sözünü keserek " Biliyorum Seher , hemde çok iyi biliyorum. " dedim. Seher şaşırmıştı , o kadar şaşırmıştı ki " Gerçekten mi ? " diye sordu." Evet. " dedim." Polisler beni almazlar dimi Ramazan Bey ? Ben birşey yapmadım çünkü. " dedi , korkuyordu , sesi titriyordu hatta ağlıyordu." Sakin olun , hiç birşey olmayacak size. içinizi ferah tutun ve sakinleşin. Fazla zamanım yok , buradan gitmem lazım. " dedim." Nereye ? " dedi." Bak Seher , sana anlatamayacağım şeyler var. " dedim. Seher iyice ağlamaya başladı , o ağladıkça ben düşünemiyor dahada tedirgin oluyordum. Hızlıca yanına giderek diz çöktüm ve " Bak , sakin ol tamam mı ? Seher bana bak. " dedim fakat hala ağlıyordu." Seher! " diye bağırdım. Ağlamaktan kıpkırmızı olan gözleriyle masumca bana baktı." Şimdi sakin ol ve sadece sorucağım sorulara cevap ver , tamam mı ? Sana hiç birşey olmayacak. Buna izin vermem , sakin ol. " dedim. Sadece kafasını salladı." Ben gittikten sonra anormal birşey oldu mu ? " diye sordum. Birazcık düşündü ve daha sonra " E , hayır , bilmiyorum. " dedi." Yapma Seher , iyi düşün , ne olur , daha iyi düşün. " dedim. Seher alnını kaşıyarak " Bir kaç hastadan şikayet geldi. " dedi." Heh , evet ne oldu ? " dedim zıplayarak." Geceleri Kaan'ın odasından sesler geldiğini , şikayetçi olduklarını söylediler. Hatta bahçede otururken Kaan'ın kendi kendine köpek hırlama sesi çıkardığını söylediler. Kaan bunu farkedincede onlara küfürler savurduğunu söylediler. " dedi." Emin misin ? " dedim." Evet , evet eminim. " dedi." Peki Kaan hiç birşey söyledi mi ? " diye sordum." Bir gece onu yatağa yatırırken yanında kalmamı , beraber yatmamızı istedi.Ama sizin dediğiniz şey aklıma gelince gitmedim , odadan çıkarken ise arkamdan ben kötü biri değilim dediğini duydum fakat arkamı döndüğümde yüzünü duvara dönmüştü ve seside kadın gibiydi , uykulu olmama vererek aldışır etmeden çıktım. " dedi." Ne tarafa doğru kaçtığını biliyor musun ? " dedim." inanın ki bilmiyorum Ramazan Bey. " dedi." Tamam , tamam sakin ol , çok iyi iş çıkardın Seher. " dedim.  

" Seher şimdi kendini topla ve dışarı çık. Onlara Kaan ile ilgili bana anlattıklarını sakın anlatma , sıradan normal bir çocuk olduğunu söyle. Daha fazla üstelerlerse eğer doktor hasta ilişkisinden dolayı sizi şikayet edeceğimi söyle. Benim gitmem lazım , seni tanıyorum , güçlü bir kadınsın , güveniyorum sana , halledersin bu işi. Tamam mı ? " dedim. Kendini toparlayarak " Tamam. " dedi." Söz mü ? " diye sordum , gözlerime bakarak " Söz. " dedi." Peki o zaman , hadi bakalım. " dedim. Dışarı çıktık , polis ikimizin de onunla gelmesini söyledi. Polise " Şu anda çok önemli bir işten dolayı şehir dışına çıkmam lazım , asistanım Seher Hanım size istediğiniz tüm bilgileri vericektir. " dedim. Polis bir kaç saniye gözlerime bakarak " Peki. " dedi. Odama geri döndüm ve çekmecemden sahte polis kimliği çıkarıp cüzdanıma koydum.Tam odadan çıkacakken masamın üstünde bir dosya gördüm.Bu benim arşivlediğim dosyalardandı. Mavi şeffaf dosyalardan.Her hastam için , bilgileri , tedavi sürecini herşeyi bir dosya haline getirirdim.Her hastanın bir dosyası olurdu. Dosya'ya baktığımda Canan Bahadır adlı hastama aitti.

" Seher şimdi kendini topla ve dışarı çık. Onlara Kaan ile ilgili bana anlattıklarını sakın anlatma , sıradan normal bir çocuk olduğunu söyle. Daha fazla üstelerlerse eğer doktor hasta ilişkisinden dolayı sizi şikayet edeceğimi söyle. Benim gitmem lazım , seni tanıyorum , güçlü bir kadınsın , güveniyorum sana , halledersin bu işi. Tamam mı ? " dedim. Kendini toparlayarak " Tamam. " dedi." Söz mü ? " diye sordum , gözlerime bakarak " Söz. " dedi." Peki o zaman , hadi bakalım. " dedim. Dışarı çıktık , polis ikimizin de onunla gelmesini söyledi. Polise " Şu anda çok önemli bir işten dolayı şehir dışına çıkmam lazım , asistanım Seher Hanım size istediğiniz tüm bilgileri vericektir. " dedim. Polis bir kaç saniye gözlerime bakarak " Peki. " dedi. Odama geri döndüm ve çekmecemden sahte polis kimliği çıkarıp cüzdanıma koydum.Tam odadan çıkacakken masamın üstünde bir dosya gördüm.Bu benim arşivlediğim dosyalardandı. Mavi şeffaf dosyalardan.Her hastam için , bilgileri , tedavi sürecini herşeyi bir dosya haline getirirdim.Her hastanın bir dosyası olurdu. Dosya'ya baktığımda Canan Bahadır adlı hastama aitti.

Odamda tek başıma olayların şaşkınlığını üstümden atmaya çalışırken telefonum çalmaya başladı. Telefonu açarak " Alo ? " dedim." Alo ? Ramazan Bey , vazmıgeçtiniz gitmekten ? " dedi. Seraptı bu , unutmuştum." Aa,kusura bakmayın Serap Hanım burada birazcık olaylar oldu. " dedim." Ne gibi olaylar ? " dedi." Gelince anlatsam daha iyi olur , hemen çıkıyorum. " dedim." Peki bekliyorum. " dedi ve telefonu alıp , dosyayı çantama koyup kapıyıda kitledikten sonra arabaya doğru koştum. Seher Hanım çoktan gitmişti. Haluk Bey ile karşılaştık " Ramazan Bey ? Nasılsınız ? " dedi , " Kusura bakmayın Haluk Bey acil bir işim var gitmem gerek. " dedim.Şaşkın şaşkın bana baktı.Çünkü böyle biri değildim ben , hareketli , aceleci değildim. Koltuğumda otururdum sabahtan akşama kadar , yaptığım tek aktivite konuşmaktı , çünkü işim buydu. Arabama binerek Serap Hanımın hastanesine doğru sürdüm , yollar hala aynıydı , kar oldukça hızlı yağıyordu. Saat öğlen civarıydı. Hastaneye gelmiştim. Lobiye giderek " Serap Hanım beni bekliyordu , çağırabilir misiniz acaba ? " dedim." Tabi. " dedi ve telefon ile Serap Hanımı aradı.Bir kaç dakika sonra Serap Hanım geldi.  

Beni koridorda görür görmez " Ne oldu ? " diye sordu. Arabaya doğru gittim , arkamdan geliyordu. Arabaya binip kontağı çalıştırdım. Serap cevap beklercesine bana bakıyordu." Kaan. Kaçmış. " dedim. Gözlerini büyültüp , elini ağzına götürerek " Ne! " diye bağırdı." Sen ciddi misin ? " dedi." Evet , gittiğim de polis oradaydı. Asistanım çağırmış. " dedim." Seni neden aramamış ? " diye sordu." Korkmuş sanırım , ona emanet etmiştim. " dedim." Ne zaman olmuş.Bu sabah mı ? " dedi." Sanırım. " dedim. Yola koyulmuştuk , olayı tamamıyla anlattım. Daha önce Serap'ın başına hiç gelmediğini , hiç kaçmadığını söyledi.

Kaan'ın akrabalarının yaşadığı şehre doğru gitmeye başladık , tabelaları takip ederek gitmeye çalışıyorduk.Bir benzinlikte durarak benzin aldık. Serap benzinliğin marketinden birşeyler almak istediğini söyledi , bende o esnada lavaboya gittim. Benzinliğin arkasında , küçük bir tuvaletti. işimi hallettikten sonra elimi ve yüzümü yıkadım. Aynaya baktığımda arkamda Kaan'ı gördüm. Arkamı döndüğümde kimse yoktu. Yüzüme tekrar su çalarak hafifçe tokat attım " Kendine gel. " dedim. Lavabodan çıkarak ödemeyi yaptım. Serap atıştırmalık birşeyler almıştı ; gofret, bisküvi,çikolata. Yolda giderken atıştırıyorduk. Yaklaşık üç veya dört saatlik yolculuğun ardından şehre girmiştik." Evi hatırlıyor musun ? " dedim." Hayır. " dedi." Nasıl bulacağız peki koskoca şehirde onları ? " dedim." ilçeyi ve mahalleyi hatırlıyor musun ? " diye ekledim. Serap gözlerini kısarak alnını kaşıdı ve " Sanırım , bir dakika...  *** ilçesindeydi ve ...  *** Mahallesiydi sanırım , evet orasıydı. " dedi. Yaklaşık kırk beş dakika esnaflara sora sora ilçeye girmiştik.

Serap'ın söylediği mahalleye doğru gidiyorduk esnafların tarifi ile.Bir nalburun önünde durup camı indirdim ve " Selamun aleykum üstadım kolay gelsin. " dedim. Adam çok içten bir şekilde " Ve aleykum selam kardeşim , buyur ? " dedi." *** mahallesi ne taraftaydı acaba ? " dedim. Adam gülerek " Burası. " dedi." Gelmişiz. " dedi Serap. Serap'a dönerek " Anneannesinin adı neydi ? " diye sordum." Fadime , Fadime Kılıççı. " dedi. Adama dönerek " Fadime Kılıççı diye bir kadın oturuyormuş burada , nerede oturduğunu biliyor musunuz ? " diye sordum.Az önce ki güleryüzlü adam gitmiş yerine soğuk , sinirli bir adam gelmişti. Yüzünü ekşitmişti , huysuzlanmıştı fakat bir yandan da belli etmemeye çalışıyordu." Öyle biri yok burada. " diyerek oturduğu tabureyi alıp dükkanına geçti. Kolay gelsin diyemeden gitmişti , aldırış etmeden devam ettik. ileride bir bakkala , oradan sonra bir manava , sonra ise bir saatçiye. Kimse nerede oturduğunu bilmiyordu hatta burada öyle birinin olmadığını söylüyordu.Şaşırmıştık." Taşındı mı acaba ? " diye sordum Serap'a." Taşınmış olsa bile tanırlardır , nereye gittiğini bilirlerdi. Esnaf bunlar sonuçta , yıllardır burada olan adamlar.Bir kaç yıl önce ki kadını mı tanımayacaklar. " dedi. Doğru söylüyordu , anlam verememiştim." Ne yapacağız peki ? " dedim." Camiye gidelim , hocaya soralım. " dedi. Caminin minaresi gözüküyordu , o yöne doğru sürmeye başladım.

Camiye varmıştık , hava kararmaya başlamıştı. Caminin önünde banklar vardı ve banklara oturan bir kaç yaşlı amca. Yanlarında ise torunları. Yanlarına yanaşarak " Selamun Aleykum amca , hocayı nerede bulabiliriz ? " diye sordum." Aleykum selam evladım , içerde olması lazım , bir göz at istersen. " dedi. Cami iki katlıydı , alt katı yazları kuran kursu olarak kullanıyordu , üst katta ise namaz kılınıyordu. Serap'a " Burada bekle istersen , bakıp geliyorum. " dedim. Merdivenleri hızlı adımlar ile çıkıp ayakkabılarımı çıkardım. Besmele çekip sağ ayak ile içeri girdim. Büyük kahverengi kapıyı iterek içeri girdim. Hoca tam karşımda , yüzü bana dönük , önünde rahle vardı ve onun üstünde Kuran-ı Kerim. Kuran okuyordu. Ağır adımlar ile hocaya doğru gidiyordum bir yandan ise etrafı inceliyordum. Hocanın karşısına geçip çöktüm ve bağdaş kurarak oturdum. Hoca bir kaç dakika daha okumaya devam etti ve bitirdikten sonra Kuran-ı Kerimi kapattı , bir yandan hala birşeyler okumaya devam ediyordu. Benim sağım , onun solunda ki rafa yönelip Kuran-ı Kerimi koydu. Rahleyi alarak pencerenin altına koydu ve karşıma geçti." Selamun aleykum hocam. " dedim." Aleykum selam evladım , buyur. " dedi. Ellili yaşlarda , saçları beyazlamıştı.Üstünde mavi bir gömlek ve onun üstünde siyah bir yelek. Altında ise gri renginde kumaş bir pantolon." Hocam size bir kişinin yerini sormak istiyorum. Sizden önce kime sorsak cevap vermeyip terslediler. " dedim." Neden böyle birşey yaptılar ? " dedi." Bilmiyorum hocam. " dedim." Siz kimi arıyorsunuz ki ? " dedi." Fadime Kılıççı. " dedim. Hoca yere bakan gözlerini bana doğru kaldırdı , çenesindeki oldukça uzun ağarmış sakallarını kaşıyarak " Şimdi anlaşıldı terslemelerinin sebebi. " dedi." Biliyor musunuz nerede olduğunu ? " dedim." Biliyorum. " dedi.

" Nerede hocam ? " diye sordum meraklı bir şekilde.O esnada namaz vakti yaklaştığı için camiye mahalleli gelmeye başlamıştı." Neden soruyorsun evladım ? Ne yapıcaksın onu ? " dedi. Bağdaş şeklinden çıkarak dizlerimin üzerine oturdum , " Hocam ben *** hastanesinde , Fadime Kılıççı'nın torunu Kaan Bahadır'ın psikoloğuyum. " dedim. Hoca tebessüm etmeye başladı , " Demek mesele o çocuk. " dedi." Evet hocam. " dedim." O olayın bittiğini sanmıştım , kapandığını. " dedi." Kaan'ı tanıyor musunuz ? " dedi." Burada ki herkes bilir onu , sadece onu değil o aileyi. Annesini ve babasını. Mahalleli bundan seneler önce çok uğraştı anne ve babasını barıştırmak için. Oldukça sevilen , saygı gören bir aileydiler fakat o olaylardan sonra. " dedi ve sustu." Ne oldu hocam ? O olaylardan sonra ne oldu ? " dedim." Namaz vakti geliyor evladım , mahalleli gelmeye başladı , eğer işin yoksa namazdan sonra konuşalım bu konuyu. " dedi." Tabi olur hocam. " dedim ve oradan ayrıldım. Ayakkabılarımı giyerek dışarı çıktım. Serap banklara oturmuş , ellerini birleştirerek hafiften titriyordu." Üşüdün mü ? " dedim." Boşver beni öğrendin mi nerede oturduğunu ? " dedi." Hayır , anlatacaktı fakat mahalleli gelince namazdan sonra anlatacağını söyledi. " dedim ve " Gel istersen birşeyler yiyelim , hem ısınmış olursun. " dedim." Olur. " dedi. Arabaya binerek mahallede yemek yiyebileceğimiz bir yer bulmaya çalıştık. Mahallenin çarşısı up uzun bir caddenin üzerindeydi. Caddenin üzerinden giderek etrafa bakıyorduk , en sonunda *** Yemek adında bir restorant bulduk. içeri girip selam verdikten sonra en köşeye , cam kenarına oturduk. Mahalleye göre oldukça lüks , güzel bir yerdi. Bizim ile beraber 2 tane genç , bir aile ve tek başına oturan bir kadın vardı. Garson hızlı adımlar ile yanımıza gelerek " Hoşgeldiniz , bir şey ister misiniz ? " dedi.  

" Ben bir tane işkembe çorbası ile kuru fasulye alabilir miyim ? " dedim." Tabi. " diyerek elindeki kağıda yazdı ve Serap Hanım'a döndü. Serap Hanım " Mercimek çorbanız var mı ? " dedi." Evet. " dedi garson." Ben mercimek çorbası alıyım o zaman. " dedi." içecek birşeyler ister misiniz ? " dedi garson. ikimizde ayran istedik. Garson gittikten sonra Serap " O esnaf neydi öyle ? " dedi." Olayları duymamış olmaları imkansiz , ben olsam bende aynı tepkiyi verirdim. " dedim." Ama onlar gibi geri çekilmek yerine en dibine kadar gidiyorsun. " dedi. Bugün masamdaki dosyam geldi aklıma , çantamdan dosyayı çıkardım ve Serap'a uzattım." Bu ne ? " dedi." isimi tanıdın mı ? " dedim." Canan Bahadır. " dedi heceleyerek." Bu ...  Bu ne demek oluyor ? " dedi. Garson siparişlerimizi getirmişti. Yemekleri masaya koyup gitmesini bekledim ardından " Kaan'ın annesini , Canan Bahadır'ı 1993 yılında tedavi ettim Serap. " dedim." Emin misin ? " dedi." Evet. " dedim." Neden daha önce söylemedin ? " dedi." Aklıma hiç gelmedi ki , 11 sene önceki hastam. Nereden bilebilirim ki ? " dedim. Dosyayı incelemeye devam ediyordu , " Nereden aldın bu dosyayı , arşivinden mi ? " dedi.Bir yandan çorbamı yudumlarken bir yandan da " Hayır , odamda ki masamın üstündeydi. " dedim." Nasıl ? " dedi şaşırarak." Bilmiyorum geldiğimde oradaydı. " dedim." Senden başka kimse girebilir mi odaya ? " dedi." Hayır anahtarı sadece bende var. " dedim." Şimdi anladın mı bu işi neden bu kadar sorguluyorum ? Neden bu kadar üstüne düşüyorum. " dedim. Serap kekeleyerek " Ama. " dedi ve " Bu nasıl oluyor ? 11 sene önce annesini , şimdide kendisini tedavi ediyorsun. Tesadüflere inanırım fakat...  Fakat bunun tesadüf olduğunu sanmıyorum. " dedi." Bende öyle düşünüyorum fakat bu aile ile nasıl bir bağım olabilir bunu bir türlü anlayamıyorum , bir türlü aklım almıyor. " dedim.

Yemeğimizi bitirip hesabı ödemeye gittim. Arabaya bindik ve tekrar camiye döndük. Mahalleli dağılıyordu , en arkadan ise hoca geliyordu. Hoca yanımıza geldi ve Serap'a baktı tuhaf bir şekilde." Beraberiz hocam. " dedim. Bizi camiden iki veya üç dakika uzaklıkta ki çay bahçesine götürdü ve üçer tane çay söyledi." Evet gençler , neyi merak ediyorsunuz ? " dedi hoca." Hocam , Fadime Kılıççı'yı bulmamız lazım , yerini söyleyebilir misiniz ? " dedim. Hoca Serap'a bakarak " Sen bir kaç yıl önce de gelip Fadime Kıllıçı'nın yerini soran kız değil misin ? " dedi." Evet. " dedi Serap tebessüm ederek. Hoca çayından bir yudum alarak " Fadime Abla o olaylardan sonra , bu olayları anlatmama gerek yok siz benden daha iyi biliyodursunuz çünkü bu işin içinde olan sizsiniz , mahalleli ile çok tartıştı.Her gün kavga gürültü oluyordu. Geceleri sürekli bağırışmalar oluyordu evlerinde. Fadime Abla kızı ve oğlu ile kalırdı.Hem kendi aralarında hem de mahalleli ile kavga ederlerdi. Oğlu Kenan bir defasında mahalleden birine , bu olaydan dolayı , bıçak çekmiş.Çevrede ki vatandaşlar ayırmış. Mahalleli en sonunda bunları burada istemediklerini , gitmelerini söylemiş. Bunlar direnince de Kenan'ı dövmüşler. Kılıççı ailesi de gitmek zorunda kalmış. Buradan yarım saat uzaklıkta ki boş bir arazide yapımı durmuş evler vardır. Onlardan birine taşındılar diye duydum , hangisi olduğunu bilmiyorum , hiçte uğramadım. " dedi." Ne tarafta hocam ? " diye sordum. Eliyle caddenin aşağısını göstererek " Bu caddeyi sonuna kadar takip edin , tren istasyonuna gelince alt geçitten karşıya geçin. Biraz daha ilerleyince bahsettiğim evleri görüceksinizdir. " dedi.Çayımı bitirerek " Bize müsade o zaman hocam. " dedim." Bu saatte mi gideceksiniz ? " dedi." Evet , zaten oldukça zaman kaybettik , bir an önce yola koyulalım. " dedim. Hoca ayağa kalkarak yeleğinin cebinden bir ipe sarılmış muska çıkardı ve " Al oğlum , boynuna as bunu. " dedi. Sevmezdim böyle muska olaylarını fakat saygısızlık yapmamak için de reddedememiştim. Alarak boynum  

Hocanın dediği yolu takip ettik , alt geçite geldik. Yayalar içindi , arabayı bir köşeye bırakıp yürüyerek devam etmeye karar verdik.Kar yine bastırmıştı.Çantamı göğsüme sokarak hocanın tarif ettiği evlere doğru gelmeye başladık.Bir kaç dakika sonra görmüştük evleri. Yürümeye başladık , etraf çimendi ve kardan bem beyaz olmuştu. ileride evlerin birinin ışığının yandığını gördük. Evler sıradan , 3 katlıydı. Işık ise 2.kattan geliyordu. Yürümeye devam ettik , evin önüne geldik. Etrafta çok sayıda ev vardı fakat hepsi bomboştu. Kapıyı çalmaya başladık , etraf o kadar sessizdi ki bir çatırtı bile olsa hemen duyulurdu.Bir kaç saniye sonra birinin pencereden perdenin arkasına saklanıp bize baktığını gördüm , bizi görünce hemen geri çekildi.Bir kaç saniye sonra ise ışığı söndürdü.Her taraf karanlıktı , bir kaç santimetre ötemdeki Serap Hanımı bile zar zor görüyordum." Fadime Hanım , lütfen kapıyı açar mısınız ? " diye bağırdım.Ses gelmedi. Tekrar bağırdım." Onca yolu boşuna geldik , söylemiştim sana. " dedi Serap. Eldivenlerimi çıkarıp cebimden cüzdanı çıkardım , içindeki sahte polis kimliğini alarak telefonuma ışık tuttum ve tekrar bağırdım " Fadime Hanım , Polis! Lütfen kapıyı açın , zorluk çıkartmayın bize. " dedim. Kadın tekrar kafasını uzattı , kimliği görünce bu sefer camı açarak " Ne istiyorsunuz ? " dedi.Bu Fadime Hanım değildi , daha gençti , büyük ihtimalle kızıydı." Sizinle bir kaç konuda konuşmam gerekiyor , lütfen kapıyı açar mısınız ? " dedim. Kadın istemeye istemeye içeri girdi ve bir kaç saniye sonra merdivenlerden ayak sesi gelmeye başladı.  

Bir kaç saniye sonra elinde bir mum ile kapıyı açtı. Kimliği tekrar gösterek " Ben polis memuru Arif Çatallı. içeride bir kaç dakika konuşa- " diyemeden Serap'ın çığlık atıp beni itmesi bir oldu. Yere düştüm , yüzüm kara çarpmıştı fakat çimen olduğu acımamıştı. Arkamı döndüğümde adamın biri baltayı kapıya saplamıştı. Serap beni itmese bana gelicekti. Kapıya saplanan baltayı çekmeye çalışıyordu , ben kendime gelmeye çalışıyordum. Serap adama vurmaya çalışıyordu, yüzüne sağlam bir yumrum indirmişti adam balta ile uğraşırken. Adam birazcık afalladıktan sonra elinin tersi ile Serap'a vurdu. Serapta yere düşmüştü , baltayı çıkarmıştı , ayağa kalktım geri geri gitmeye başladım , hiçbirşey gözükmüyordu. Elinde ki baltayı deli gibi savuruyordu etrafına. Daha da yaklaşayarak baltayı yüzüme doğru salladı , kaçmaya çalışırken ayağım takıldı ve düştüm. Baltayı eliyle iyice kavrayarak tepeme getirdi tam indirecekken Serap " Bırak yoksa ablanı öldürürüm! " dedi. Evin önüne baktığımda Serap bir bıçak ile kapıyı açan kadının boğazına dayamıştı. Elindeki baltalı adam yavaşça indirerek Serap'a döndü. Yerden büyük bir taş bulup elimle iyice kavrayıp kafasına vurdum,diz üstüne çöktü ardından bir tane daha vurdum.Bir kaç saniye sonra tamamen yere yığıldı. Yüzümü Serap'a çevirdim , şaşkındım.  

Kadın " Kenan! " diye çığlık atmaya başladı. Serap kadını hala sıkı sıkı tutuyordu." Ölmedi dimi ? " dedi Serap." Yok , yani sanırım. " dedim. Kenandı adı , hocanın bahsettiği çocuk.27 veya 28 yaşlarındaydı. Gençti daha , bacaklarından tutarak içeri doğru sürüklemeye başladım. içeri alıp ellerini ve ayaklarını bağladım. Serap hala tutuyordu kadını.2. kata çıktık , evlerine. Debeleniyordu kadın , " Kimsiniz siz ? Kardeşime ne yaptınız ? " diye.Çok öfkeli ve sinirliydi. Evlerine çıktık ve salona geçtik. Yaşlı , hasta bir kadın vardı koltukta. Koltukta yatıyordu.ip ince , çok zayıftı. Bizi görünce şaşırmıştı ve " Bunlar kim Fahriye ? " dedi. Sesi çok boğuk ve kısıktı. Neredeyse konuşamıyordu. Serap kadını bırakmıştı artık , kadın annesinin yanına koştu.Bu Kaan'ın teyzesiydi , yatan hasta kadın ise anneannesiydi.Bir sandalye çekerek kadının yanına oturdum. Fahriye Hanım korkuyla bakıyordu bana." Uzak dur! " dedi." Kimseye zarar vermeye gelmedik , lütfen sakin olun. " dedim." Kardeşimi neden öldürdünüz o zaman ? " dedi." Ölmedi bayıldı sadece.Hem ilk saldıran sizdiniz. " dedim." Ne istiyorsunuz bizden ? Rahat bırakın artık , mahallenizden de gittik işte , kimseye bir zararımız yok. Daha ne istiyorsunuz , canımızı mı ? " diyerek ağlamaya başladı kadın." Fahriye Hanım , lütfen ağlamayın. " diyerek kadının omzuna dokundum." Buraya Kaan Bahadır hakkında konuşmaya geldik " dedim. Fahriyenin gözleri donmuştu , put gibi kesilmişti. Beni öldürecekmişçesine bakıyordu." Defolun burdan , defolun! " diye bağırdı. Eliyle bacağıma vuruyordu , tutamıyordum kadını.O anda Fadime hanım " Fahriye! " diye bağırdı. Durmuştu Fahriye. Fadime Hanım yutkunduktan sonra " Ne istiyorsunuz oğlum ? " dedi." Bilgi. " dedim. Fahriye annesine dönerek " Anne ? Bunlara yardım mı edeceksin bide ? Bu şerlileri ? Kenanı öldür- " cümlesini bitiremeden Fadime Hanım bağırarak " Yeter artık! Yeter , yıllardır bu çileyi , bu ızdırabı çekmekten bıktım Fahriye.Ne olacaksa olsun , herbir günümüz ölümle geçiyor.Her günümüz sıkıntı ile şer  

" Doktor olduğumu nereden anladınız ? " diye sordum. Kadın zor bela gülerek " Hatırlamadınız mı beni ? " dedi. Gözlerimi kısarak kadına bir kaç saniye bakıp " Yok hayır. " dedim." Kızımı tedavi etmiştin bundan yıllar önce , Canan Bahadır. " dedi. Birkaç saniye düşündükten sonra gözlerimi açarak " Evet , evet.ilk gün sizde gelmiştiniz onun ile beraber. " dedim.Şimdi hatırlamıştım , aradan o kadar uzun zaman geçmişti ki.O zamanlar daha kilolu ve şimdikine göre gençti." Kızınız için üzgünüm Fadime Hanım , Allah rahmet eylesin , onun için artık birşey yapamayız. Fakat torununuz , kızınızın size kalan tek emanetini koruyabiliriz , düzeltebiliriz. " dedim." Bunu yapabilir misiniz ? " dedi.Tam cevap vericekken Serap atıldı konuya ve " Düşünüyor musunuz onu ? " dedi. Kadın öksürerek " Düşünmez olur muyum hiç kızım.Her gün rüyalarıma giriyor , her gün özlüyorum onu. " dedi." Madem özlüyorsunuz 3 sene önce Jandarma size sorduğunda neden onu reddettiniz ? " diye çıkıştı. Kadın utanarak " Korktuk kızım. Bize haber geldi , torunumun bir karakolda tutulduğunu , gelip almamız söylendi.O kadar sevindik ki bir bilsen. Kaç gündür onlardan haber alamıyorduk. Meraklanmıştık , kimse bilmiyordu ne olduğunu , nerede olduğunu fakat oraya gitmeye çalıştığımızda her gün başımıza olaylar geldi. Otobüsümüz kaza yaptı , Kenanımın hastalığı başladı , Fahriyem oğlunu kaybetti.Ben kabuslar görmeye başladım. Gitmek istiyordum fakat kabuslarımda sürekli birisi engelliyordu gitme diyordu.Her gitmeye çalıştığımızda başımıza türlü belalar geliyordu.Ona rağmen gitmeye çalıştım , buradan kalkarak otobüse bindik , *** şehrine gitmek için. Otobüsümüz kaza yaptı ve felç oldum kızım. " dedi.

" Özür dilerim , ben sanmıştım ki ...  " dedi Serap." Sorun değil kızım , sorun değil. " dedi Fadime Hanım. Serap'a ters ters baktım , celallenerek kalktığı sandalyeye tekrar oturdu." Fadime Hanım bize yardım etmelisiniz. " dedi." Söyle oğlum , ne yapabiliriz. " dedi.O esnada kapı çaldı , Fahriye kalkarak kapıyı açtı , Kenandı bu beni görür görmez üstüme doğru koşmaya başladı.Tam tutacaktı ki Fadime Hanım " Kenan! " diye bağırdı. Kenan durup annesine döndü. Fahriye Hanım tekrar kısık sesiyle bağırarak " Otur yerine. " dedi." Anne! " dedi Kenan." Kenan , sütümü helal etmem sana , otur yerine dedim. " dedi. Kenan bana ters ters bakarak koltuğa oturdu. Yavaş yavaş , çekinerek yerime oturdum. Fahriye hanım Kenan'ın kafasında ki kanı gördü ve onu alarak odadan çıktı." Fahriye Hanım , olayı çözmeye çalışıyoruz.Çözmek için bütün soru işaretlerini cevaplamamız lazım. Kaan'ı iyileştirmek için olayı bütünüyle anlamamız , bütün taşları yerine oturtmamız lazım.Bu yaşanan olaylar , bunların Kaan'ın odasına astığı cisim ile ilgili olduğunu düşünüyoruz. " dedim. Fadime hanım iç çekerek " Ah evladım , o cisim , bütün bunların sebebi zaten o cisim. " dedi." Şuan da nerede olduğunu biliyor musunuz ? " diye sordum. Fadime Hanım " Kenan! " diye bağırdı.Bir kaç saniye sonra Kenan geldi." Geç otur oğlum. " dedi. Kenan odaya girerek annesinin yanındaki koltuğa oturdu." Kaan'ın odasında asılı olan cisimi hatırlıyor musun ? " diye sordu." Hatırlamaz olur muyum anne , hatırlıyorum tabi ki. " dedi." Onu biryere gidip gömmeni söylemiştim , nereye gömdün , tarif et abine. " dedi. Kenan bana bir kaç saniye baktıktan sonra " Emin misin anne ? " dedi." Anlat oğlum. " dedi.  

Kenan bir kac saniye durduktan sonra " isterseniz ben götüreyim sizi. " dedi." Olur hatta daha iyi olur. " dedim ve " Hadi o zaman. " diye ekledim. Kenan " Ne ? Şimdi mi ? " dedi. " Evet , yeterince zama kaybettik zaten. " dedim. Fadime Hanim " Oğlum sabahı bekleseydiniz , bu saatte iyi olmaz." dedi." Fadime Hanım , bu işi bir an önce bitirmek , çözmek istiyorum. Kaybettigimiz her an olay daha da büyüyor. " dedim. Kenan alaycı bir şekilde gülerek " Kusura bakmayın ama ben bile oraya , o cisimi çıkarmaya gidecek kadar deli değilim." dedi." Sizi zorlayamam, cisimin nereye gömülü oldugunu tarif edin biz gidelim." dedim. Kenan annesine döndü , bir kac saniye bakistiktan sonra annesi onay verirmiscesine kafasıni salladı." Tamam gidelim." dedi Kenan. Ayaga kalkarak " O zaman bize musade " dedim. Serap Fadime Hanıma dönerek " Ne yani öylece gidip kazacak mıyız ? " dedim." Neden ? Ne olmuş ? " diye sordum şaşırarak. Fadime Hanım " Kızım doğru söylüyor , öylece kazip acamaziniz. Acarsiniz fakat sonrası hic hayirli olmaz. Oradan cikardiginiz tek sey o cisim olmaz." dedi.

" Anladım , ne yapacagiz peki ? " diye sordum. Fadime Hanim Kenana dönerek " Oğlum , bodrum katta ki sandığı aç , cisimi gomerken ki kullandığın şişeyi al getir." dedi. Kenan kalkip annesinin tarif ettigi yere giderken " Ne şişesi ? " diye sordum. Fadime Hanım " Sabret oglum. " dedi.Bir kac dakika sonra Kenan geldi. Elinde altın renginde bir beze sarılmış şişe vardı." Ne yapacağız bunu ? " diye sordum. Kenan " Çok soru soruyorsun be doktor , acele etmek isteyen sen degil miydin , hadi. " dedi. Merakliydim , bilmek istiyordum fakat daha fazls ustelemedim. Kenan annesinin elini öpüp bodrum kata gidip kazma ve kürek almaya gitti. Fadime Hanim Serapa " Kızım bize birkac dakika yalnız birakir misin ? " dedi. Serap " Tabi , aşağıdayim ben." diyerek kapıdan çıktı." Yaklaş oglum." dedi , sandalyemi yattığı koltuga daha da yaklaştırarak " Dinliyorum. " dedim  

" Oglum benim halimi görüyorsun , benim zamanim doldu, artik dunyaya fazlayim , bugun varim yarin yokum.iyi kötü cok şey gördüm yaşadım , Allahima şükürler olsun.Ama Kaan , o daha küçücük bir cocuk. Okuma yazmayi bile bilmez. Daha okula gidemeden , hayatinin en guzel anlari kabusa döndü.Biz cahiliz doktor, köylüyuz.Her soylenene inaniriz , cok hocaya gittik.Ama hicbiri derdimize care bulamadı.Sen okumussun , doktor olmussun. Allah rızası için bizim cok yanlislarimiz oldu ama Kaan bunların hicbirini haketmedi.Ne olur doktor , kurtar torunumu , yalvarırım sana kurtar onu. " diyerek aglamaya başladı. Sizden büyük birilerinin karsinizda ağlaması gerçekten cok kötü ve pis bir duygu." Merak etme anacim " diyerek elini tuttum ve " Torunun bana emanet. " dedim. Elini öptükten sonra vedalaşıp dışarı ciktim. Kenan siseyi Serapa vermişti , kendi elinde ise kazma ve küregi tutuyordu. Arabaya doğru yürüyorduk , Kenan bizden 4-5 metre öndeydi. Serap kulagima yaklaşıp kisik bir sesle " O kimlik neydi öyle ? " dedi gülerek." Bu ilk deneyimim olmuyor." dedim.

Arabayi Kenan sürüyordu , ben yaninda Serap ise arkadaydi. Saat gecenin ikisiydi. Yaklasik 45 dakika sonra bir sahil kenarina geldik. Arabayi park etti. Kuregi ve kazmayi alip yürümeye basladik. Yaklasik 15 dakika sonra toprakli bir yol vardi , yukarı dogru çıkıyordu. Oldukca dikti , zorlaniyorduk cikarken , kar bu durumu daha zorlu hale getiriyordu. Yokusun sonunda bir kale vardi. Kaleye girecegimizi söyledi. Arkadan dolandik , duvarin yarisi kırılmıştı ordan girdik.Hic bir yer gözükmüyordu. Telefonu cikararak fenerini yaktim. Bizi bos ve oldukça geniş bir odaya götürdü." Burası." dedi. Kazmayı alarak tam vurucaktim ki Kenan beni tutarak " Dur napiyosun ? " dedi bağırarak. Anlamsizca ona baktim." Doktor sen bilimini yap ilimi bana bırak." dedi ve Serap'in elindeki şişeyi aldı. Telefonu isik yapması icin yüksekte taslarin arasina sikistirdim. Sisenin kapağını açarak kazacagimiz yerin etrafina dokmeye başladı. Sisede ki su kirmiziydi.Bir insanin gecebilecegi kadar bosluk bıraktı. Yani tam bir daire cizdi fakat daireyi tamamlamadi. Siseyi kapatıp bize döndü ve " Herkes bu bosluk bıraktığım yerden girip buradan cikacak." dedi. Olan bitaneni izlerken Kenan coktan kazmaya başlamıştı.  

Neredeyse sabah olmustu , gun yavastan aydinlaniyordu. Kenan ile beraber sirayla kaziyorduk. Saatlerdir buradaydik sıkılmıştık fakat bir o kadar da heyecanliydik. Kenanin kazmayi kaldırarak kazdığı yere vurdu ve bir ses duyuldu. Kenan hemen bana döndü. Oturdugum yerden kalkarak Kenanin yanina koştum. Kenan kazmayı bir kenara fırlatıp eliyle eşelemeye basladi. Birkac dakika sonra bir bez parçası gözüktü. Kenan daha hızlı kazmaya başladı ve bezi çıkarıp bana uzattı. Bezi kaldirdim ve Kaan'in anlattığı cisimin aynısı karşımda duruyordu. Tuylerim ürpermisti. Kaan'in anlattigindan daha büyüleyici , daha guzeldi. Serap " Bulduk. " dedi gülerek ve boynuma sarıldı. Sanki gömü bulup zengin olmuşuz gibi sevinmiştik. Fakat Kaan'in anlattiginin aksine parlamiyordu. Fazla takmadim , beze tekrardan koyup cantama attım. Kazdigimiz yeri kapatarak geri döndük. Arabaya doğru giderken Kenan beni kolumdan çekerek " Yigenimi kurtaricak misin doktor ? " dedi. Elimi omzuna koyarak " Merak etme, onu iyileştirmek icin elimden gelen herşeyi yapacağım." dedim ve yürümeye başladım. Arkami döndüğüm de Kenan duruyordu." Gelmiyor musun ? " dedim." Denizi özlemişim doktor , biraz burada kalayım , siz gidin. " dedi. Tokalastiktan sonra arabaya bindik." Son kez Fadime Hanımları görüp vedalasalim , sonra ayriliriz buradan." dedim." Olur." dedi.

Fadime Hanımlarin evine gelmiştik fakat isiklar yanmıyordu." Uyumuslardir belki rahatsız etmeyelim. " dedi Serap. Birdaha ne zaman gorucektik ki onları , son bir kez gormek istedim.Hem belki karanlıkta oturuyolardir.Alt katin kapısı acikti , ittirerek içeri girdik. Telefonumun fenerini yakip merdivenleri ağır ağır çıktık.2. kata geldik , evin kapisida acikti. Tedirgin olmustuk. Yavasca kapiyi araladim eve adım atar atmaz sanki icimden birşey geçmişti , ruhum bedenimden cikar gibi oldu. Dengemi kaybedip elimle duvardan destek aldim. Serap koluma girerek " iyi misin ? " dedi. Cevap vermeden devam ettim. Salonun kapısı kapaliydi , kapiyi aralar aralamaz gördüğüm karsisinda sok oldum. Tavanda bir kanca vardi ve Fadime Hanım kancanin ucuna boğazından asılmıştı. isigi tuttum , üstündekiler cikarilmisti , heryeri sanki vahşi bir hayvan tarafindan saldiriya uğramış gibi paramparça olmuş , kesilmisti. Arkasinda ise Fahriye vardi.  

Fahriye ustunde beyaz bir elbise vardi. Saclari ip ince ve simsiyahti. Gozleri cok buyuk ve cevresi simsiyahtı. Gozleri ile aşağı bakiyordu." Fahriye , ne yaptin sen ? " diye bağırdım ağlayarak. Serap kolumdan cekerek " Ramazan kendine gel , hemen gidelim buradan." dedi." Doktor!" dedi igrenc bir ses ile ve sonunu uzatmisti.Cok boguk cikmisti sesi." Gerçekten benden kurtulabilecegini mi sandin ? " dedi." Serap hala cekistiriyordu beni." Kimsin sen , ne istiyorsun , ne suçu vardı onun ? " diyerek ağlamaya başladım." Uyardım seni , uzak durmanı soyledim. Tanidiklarini öldürdüm durmadin , sevdiklerini öldürdüm durmadin. Durman icin evlatlarimi yolladim yine durmadin." dedi. Evlatlarim derken Serap'a bakmisti. Serap'a donup baktım. Gozleri dolmuştu " Ozur dilerim." dedi.  

O igrenc ses " Aileni elinden aldım yine durmadin. Sirada ki sensin doktor." diyerek üstüme kosmaya başladı. Elinde bir bıçak vardı. Geriye doğru çekildim , takilip düşmüştüm. Serap kapıyı kapattı. Fahriye kapıyı acmaya çalışıyordu. Onlar kapıyı tutmaya çalıştıkça ev sanki deprem oluyormuş gibi sallanmaya başladı. Serap " Kaç Ramazan , arkana bakmadan kaç. " dedi.Tum gücüyle kapıyı tutuyordu. Fahriye kapıyı duvarlari yumrukluyordu.Her yumrugunda yer yerinden oynuyordu." Sende mi onlardansin ? " dedim Serap'a ağlayarak. Gucu tukeniyor gibiydi , gözünden yaş gelmeye başladı.Eli kayiyordu , " Daha fazla dayanamiyorum Ramazan , kaç. " dedi. Ayaga kalkarak geri geri yürümeye başladım. Kapiyi açmıştı , Serap Fahriye'nin boğazından tutarak duvara vurdu.Ev öyle bir sallandi ki denge mi kaybetmiştim. Fahriye ile goz gozeydiler , Fahriye elinde ki bıçağı Serap'in karnına batırarak " Hain!" diye bağırdı. Beynimde defalarca yankılandı o kelime , damarlarim patlamış gibi her yerim aciyordu. Serap bana dönerek " Beni affet. " dedi.Tum gucumle kosmaya basladim.  

Evden çıkmış tüm gucumle kosuyordum. Cisim hala bende mı diye cantami kontrol ettim. Duruyordu.Alt gecit merdivenlerini zıplayarak indim. Arabaya kostum , arabanin üstünde " Rabbin benim çamur , benden kacamazsin , ben her yerdeyim.  " yaziyordu. Kirmizi birşey ile yazılmıştı , kandi bu.Anahtarlari cikartip acmaya calistim. Surekli etrafima bakiyordum. Arabaya bindim , kontağı ceviriyorum calismiyordu. Tekrar çevirdim , yine çalışmadı.Bir yandan etrafima bakiyordum. Arkami döndüğümde Kenan alt gecitten gecip eve doğru gidiyordu. Araba çalışmıştı , tum gücümle gaza bastim.

Atlatamamistim hala , yarim saat geçmesine rağmen hala etrafıma bakiyordum. Hatta arabanın içini kontrol ediyordum. iyice paranoyak olmuştum.

Yol kenarına çektim arabayı , arabadan çıkıp çalılıklara doğru gidip kustum. Daha fazla tutamamistim. Sogukkanli olmaya calisiyordum. Surekli kendime sakin ol diyordum.Bir dal sigara yaktim. Cantamdan telefon rehberini cikardim.S harfine geldim ve Prof. Dr. Sadık Çelik hocamın numarasını tusladim.

" Merhaba hocam günaydın. " dedim." Merhaba , kimsiniz numaranızı taniyamadim ? " dedi." Benim hocam Ramazan Serhatli , 1992 yılında *** üniversitesinde ki öğrenciniz. " dedim." Ramazan sen misin ? Nasılsın , ne yapıyorsun ? " dedi gülerek." Bir konu hakkında sizden yardım almam gerekiyor hocam , acaba bugün musaitseniz görüşebilir miyiz ? " diye sordum." Tabi üniversiteye geciyorum şuan 1 den sonra musaitim.  " dedi." Tamam hocam geliyorum. " dedim." *** üniversitesinin az ilerisinde bir çay bahçesi vardı hatırladın mı ? " dedi." Evet hocam hatırladım. " dedim." Orada buluşalım. " dedi , " Tamam hocam görüşürüz." dedim ve sigaramı atarak arabaya binip yola koyuldum.  

Birkaç saatlik yolum vardi , bir benzinlige gecerek benzin ve atıştırmalık birşeyler aldım. Tansiyonum düşmüştü iyice birşeyler yemek iyi gelebilirdi diye düşündüm. Odemeyi yapip arabama binerek devam ettim yola. Saat sabah 10 sulariydi.

Şehre giriş yapmıştım , aradan uzun süre geçmişti , cevredekilere sorarak bulmuştum hocanin bahsettiği çay bahçesini.Bir masaya oturarak çay istedim. Cayimi içerken olanları düşünmeye basladim. Serapin onlardan olma ihtimali hic aklimin ucundan gecmedi. Ama madem onlardandi neden oda bu kabusları görmeye başlamıştı. Bunun tek aciklamasi olabilirdi. Serap önce Kaan'in icinde ki her neyse onunla anlasma yaptı. isteyerek veya istemeyerek bunu asla bilemezdim. Daha sonra ise pişman olup onlardan ayrılmayı düşündü. Fahriyenin " Hain ! " diye haykırışı bunu kanıtlıyordu. Sonra ise kabuslari başladı. Tabi bunlar sadece bir teoriydi. Gercekligini asla ogrenemeyecektim. Daha sonra bunlara dayanamayip Kaan'i gönderip bunlardan kurtulacagini düşündü.Ki kurtuldu da fakat ben onu tekrar bu işin icine soktum. Belki bende Kaandan uzaklaşarak kurtulabilirdim fakat 10 yasindaki bir çocuğu öylece birakamazdim hele ki tum ailesine soz vermişken. Belki de ondan uzaklaşarakta kurtulamazdim , belkide benimkisi bu kadar basit değildi.  

Sadık Hoca çay bahçesine girmis etrafa bakiyordu , beni ariyordu. Ayaga kalkarak el salladım. Beni görüp yanıma geldi. Tokalasip sarıldıktan sonra masaya buyur ettim. Garsona el uzatarak bir tane çay istedim." Çok buyumussun Ramazan , kocaman adam olmuşsun. " dedi." Hayat devam ediyor ,buyuyoruz ve yaşlanıyoruz.Ama siz hala cok genc gözüküyorsunuz." dedim." Hadi oradan." dedi gülerek. Garson çayı getirmişti." Nerede çalışıyorsun ? " diye sordu." *** şehrindeki *** hastanesinde." dedim ve " Aslında bende sizinle bunun ile ilgili konuşmak istiyorum. " dedim." Dinliyorum." dedi.Çantamı acarak dışarı cikarmadan cisimi göstererek " isterseniz başka bir yere gidelim. " dedim. Agzina götürdüğü cayi durdurarak etrafina baktı ve " Gel benimle. " dedi. Hesabi odeyip pesinden gidiyordum , üniversiteye dogru gidiyordu.

Bir sınıfa götürdü beni , Bilişsel Nöropsikoloji derslerini burada görürdük, hatirlamistim burayı. Sinif bostu.En arka köşeye geçtik." Goster bakayım şunu. " dedi. Cantamdan çıkararak üstündeki bezi cantama koydum , ağırdı gerçekten , Kaan söylemişti. Hoca iyice incelemisti ve bana dönerek " Ramazan sen nasıl birseye bulaştin ? " dedi." Bende bilmiyorum hocam , öyle pis ve caresiz bir haldeyim ki ne yapacagimi bilemedim.Bu işler ile ilgilenen tek guvenebilecegim kişi sizsiniz." dedim. Elinde ki cisimi geri uzatarak " Ramazan sen benim en iyi öğrencilerimdendin fakat bu isleri birakali yillar oluyor ve bir daha da girmeyi düşünmüyorum. " dedi. Tam ayaklanacakken " Bu sabah bir cinayete tanık oldum hocam." dedim. Yerine oturatak " Bunu kalmam icin soylemiyorsun degil mi ? " dedi." Bir meslektaşımı ve hastamin anneannesinin ölümünü izledim. " dedim.  

Üç veya dört saat kadar konuştuk. Basimdan gecen tum olaylari anlattim ona." Bir tanıdığım var yarin onun yanina gidecegiz , o bu işleri daha iyi bilir.Ben yillardan beri uzağım bu işlerden.Hem o daha işinin piri bir adamdır. " dedi." Tabi hocam , siz daha iyi bilirsiniz. " dedim. " Kalacak yerin var mi ? " dedi." Bir pansiyon ayarlarim ben. " dedim." Sen üniversitede de böyleydin , bir inatin tutar gitmezdi. " dedi gülerek ve " Hadi gel benimle. " dedi ve ayaga kalkarak yurumeye basladi. Pesinden gittim , arabaya yöneldik. Hoca evini tarif etti.On bes dakika sonra gelmiştik.2 katlı dubleks bir evdi. Oldukca lüks ve büyüktü. Oturdugu semtte oldukca zengin bir yerdi." Karnın acmi ? " dedi." Hocam bir an once uyumak istiyorum ayip olmazsa size , gerçekten cok zor şeyler yaşadım ve yoruldum. " dedim. " Tabi ." diyerek beni bir odaya goturdu. Kendimi yatağa attigim gibi uyumuştum.

Sabah odamin tiklanmasiyla uyandim." Efendim. " diye seslendim. " Kahvaltı hazir , gel birseyler atistir. " dedi Sadik Hoca. Odadan çıkarak lavabonun yerini sordum , elimi yüzümü yikayarak masaya geçtim.Cok güzel bir kahvaltı hazirlamisti.Bir kuş sütü yoktu desem yeridir. Karnimi uzun bir aradan sonra ilk defa bu kadar iyi doyurmustum. Hoca benden once kahvaltisini bitirmis koltuğa geçip telefonunu aldi ve bir numarayı tusladi.Ben masada kahvaltıma devam ediyordum." Selamun Aleykum Hüseyin Hocam , hayırlı sabahlar " dedi. O esnada telefonum çaldı. Acarak " Alo " dedim. " Alo , Ramazan Bey , ben Seher. " dedi." Efendim Seher ? " dedim." Ramazan Bey , müjdemi isterim. " dedi." Seher islerim cok yogun acele eder misin ne soyleyeceksen ? " dedim. " Kaan. Bulundu. " dedi." Ne!" diye bağırdım. Hoca bana baktı , özür dileyerek yattığım odaya gectim. " Ciddi misin Seher ? " dedim." Evet dun karakoldan aradılar , Kaan'i bulduklarını buraya gelmemi soylediler. " dedi." Dun neden aramadin ? " diye cikistim." Kesinlesmeden sizi umutlandirmak istemedim. " dedi.O esnada kapimi Sadik Hoca caldi ve iceri girerek " Gitmemiz gerek. " dedi. " Hemen geliyorum. " dedim ve telefonu kulağıma götürerek " Orada mi suan Kaan ? " diye sordum. " Evet uyuyor. " dedi. " Seher suan da kapatmam lazım. Buradaki islerimin bitmesine cok az kaldı. Kaandan sakın gözünü ayirma bir daha kacayim falan demesin " diyip kapattim telefonu.  

Telefonu kapatıp Sadık hocamın yanına gittim, üstünü giyiyordu." Kim ile konusuyordun ? " dedi." Asistanim Seher hanim ile , Kaan'in bulunduğunu söyledi." dedim." Gözümüz aydın." dedi gülerek." Siz kim ile konustunuz hocam ? " dedim üstümü giyerken." Hüseyin hoca ile görüştüm.Dun sana bahsettiğim kişi." dedi." Bu üniversite hocasimi yoksa o *** hocalardan mı ? " diye sordum. Cevap vermedi anlamıştım *** hoca olduğunu." Hocam siz bize böyle kisilerden uzak durmamizi , guvenmemizi soylemememis miydiniz. Boyle hocaların tek derdinin para , mal ve mülk olduğunu soylemistiniz." dedim. Sadik Hoca elini omzuma koyarak " Ramazan sen bana ne kadar guveniyorsan bende ona o kadar güveniyorum." dedim." Ama... " diyemeden lafımı keserek " Ben sana onları söylerken seni uzak tutmak icin söylemiştim , bu işi ancak dini, ilimi yüksek kişiler çözebilir. inan bana." dedi." Peki hocam nasıl isterseniz." dedim. Arabaya binip yola koyulduk, Sadik hoca yolu tarif ediyor ben ise sürüyordum. Hocama dönüp " Peki hocam kim bu Hüseyin Hoca ? " diye sordum. Merak etme oglum oldukca ilim sahibi birisi hatta en iyisi.*** Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dekanı." dedi.  

Uzunca bir yolculuğun ardından sahil kenarına doğru geldik , her tarafta villalar vardı.Bir tanesinin önüne gelerek arabadan indik.Çantamı aldım ve Sadık Hoca zile bastı.Bir kaç saniye sonra hizmetçi kadın gelerek " Buyrun ? " dedi." Hüseyin Bey ile görüşecektik , kendisi bekliyordu bizi. " dedi Sadık Hoca. Hizmetçi " Bir dakika haber veriyim. " dedi ve kapıyı kapattı.Bir kaç saniye sonra tekrar gelerek " Buyrun , Hüseyin Bey sizi bekliyor. " dedi. içeri girdik , ev oldukça büyüktü , içerisi çok lükstü. Salona geçtik , Sadık hoca " Selamun Aleyküm " dedi ve Hüseyin Hoca ile tokalaştı. Altmışlı yaşlarda , kısa boylu , yuvarlak suratlı kel bir adamdı Hüseyin Hoca." Aleyküm Selam hoşgeldiniz Sadık Hocam. " dedi." Hoşbulduk , buda Ramazan , eski öğrencim. " dedi. Hüseyin Hoca bana bakarak " Hoşgeldin delikanlı. " dedi." Hoşbulduk. " dedim. Bizi küçük bir odaya götürdü , hizmetçiden 3 tane kahve getirmesini söyledi. Odaya geçtik , bir kaç dakika sohbet etti Hüseyin ve Sadık hoca. Hizmetçi kahveleri getirdikten sonra Sadık Hoca oturuşunu düzelterek " Hüseyin Hocam , telefonda da bahsetmiştim , konuya gelelim isterseniz. " dedi." Tabi , dinliyorum. " dedi. Sadık Hoca bana döndü ve çantama baktı.Çantamı açarak cisimi Hüseyin hocaya uzattım. Sadık Hoca " Anlat istersen. " dedi. Başımdan geçen olayların hepsini tekrardan , yeri geldi çekinerek , yeri geldi korkarak anlatmaya başladım Hüseyin Hocaya.

Hüseyin Hoca cisimi incelemeye başladı ve " Siz nasıl bir belaya bulaştınız böyle ? " dedi. Sadık Hoca " Bende aynısını söyledim. " dedi. Hoca cisime bakmaya devam ediyordu , cisimi ters çevirerek ortadaki yuvarlağın altına baktı. Birazcık uğraştıktan sonra hizmetçiye bağırarak bıçak istedi.Bir kaç saniye sonra bıçağı getirdi hizmetçi. Bıçak ile cisimin ortasındaki yuvarlağın arkasını zorlamaya başladı ve kapağı açtı. Oturduğum yerden hocaya doğru hareket ettim. Oranın açıldığını fark etmmemiştim. Kapağı kaldırarak içine baktı. içinde yarısı yanmış bir kağıt , kağıt yanıklarının olduğu kül ve bir tutam saç vardı. Saç sarı ve kısaydı.Bu Kaan'ın çorabından çıkan saça benziyordu." Hocam Kaan anlatmıştı bu saçı , kendisininde çorabından çıkmış , annesine ait olduğunu söylemişti. " dedim. Hoca bıçağın ucuyla dokunarak " Emin misin ? " dedi." Evet. " dedim. Bıçak ile kağıdı açtı , dokunmuyordu. içinde arapça birşeyler yazıyordu fakat açar açmaz kapatması bir oldu." Ne oldu hocam ? " dedim." Okumamamız daha hayırlı. " dedi." Peki bunun ne olduğuna dair bir bilginiz var mı ? " dedim. Hoca kapağı tekrar kapatıp cisimi masasının üzerine koydu." Kaan'ın ailesinin , komşuları , akrabaları her hangi bir tanıdıklarıyla düşmanlığı varmıydı ? " dedi. Birkaç saniye düşündükten sonra " Kaan'ın babaannesi , onun sürekli annesine eziyet ettiğini , dövdüğünü söylemiş teyzesi ve anneannesi. " dedim. Hüseyin hoca elinde ki bıçağı masaya koyarak " Oğlum , gördüğüm kadarıyla bu cisim bir büyü. Bundan kesin olarak emin olamayız fakat anlattığın kadarıyla babaannesi tarafından yapılan büyü. Büyüyü babaannesinin yaptığını kabul edersek , aklıma şunlar geliyor : Kaan'ın babaannesi , annesini sürekli dövdüğünü söylemiş dedin. Buda onu sevmediğini karşılıyor. Yani oğluyla evlenmesini istemiyormuş. Buna engel olmak içinde sanırım böyle bir büyüye başvurmuş. Fakat bunu , annesinin adı neydi ? " dedi." Canan. " dedim." Bu büyüyü Canan'a yapmak yerine oğlu Kaan'a yapmayı tercih etmiş. Böylece ona daha çok zarar verebilirdi. " dedi." Peki hocam bizim gördüğümüz kabuslar , yaşadığımız olaylar ? " diye sordum." Yapılan büyü Kaan'ı herkesten uzak tutmaya , onu yalnızlaştırıp , hayatını mahvetmek için yapılmış.Ve ona yardım eden , el uzatan herkesede türlü kötülükler gelmiş. Senin ve meslektaşının gördüğü ve yaşadığı olaylar , anneannesinin felç olması ve ardından kızı tarafından öldürülmesi , Kaan'ın dayısı Kenan'ın hastalığı , anne ve babasının ölümü. Bunların hepsi bu söylediğimi doğruluyor." dedi.

" Daha önce böyle birşey gördünüz mü ? " dedim." Bir kaç defa yaşadım. " dedi. Sadık Hoca öne atılarak " Peki çaresi var mı hocam ? " dedi. Hüseyin hoca bana dönerek " Kaan'ın babaannesi , ne zaman öldü ? " diye sordu." Sanırım Kaan doğmadan önce. " dedim. Hüseyin hoca derin bir nefes alarak " Tahmin ettiğim gibi , kendi canını vererek , torunununkini mahvetmiş. " dedi." Nasıl yani ? " dedim." Ortada bir anlaşma olduğu kesin.O varlıklar mala , mülke önem vermezler.Bu yüzden babaannesinin canı karşılığında anlaşmayı kabul etmişler." dedi." O varlıklar derken hocam ? Babaannesinin canının onlara ne faydası var ki ? " diye sordum." Adak. " dedi." Ne adağı ? " dedim." Şeytana. " dedi." Ne yani şeytana babaannesinin canını mı adadılar ? " dedim." Nasıl ki eski zamanlarda insanlar putlara taparken değerli malzemelerini götürüp verirlerdi , böylece sevap işlediğini tanrılarının (putlarının) katında yükseldiğini düşünürlerdi buda aynısı , şeytana olan bağlılıklarını göstermek için insanların canlarını adarlar. " dedi." Babaannesi kendi canını vererek Kaan'ı onlara musallat etti yani ? " dedi Sadık Hoca." Maalesef öyle. " dedi Hüseyin hoca. Babaannesi bu kadar mı nefret ediyordu onlardan , Kaandan ve annesinden." O zaman bu basit bir ritüel ile olacak bir şey değil öyle değil mi Hüseyin hocam ? " dedi Sadık hoca." Hiç sanmıyorum. " dedi." Neden , bunlarda sıradan c**ler değillermi ? " dedim." Onun içinde ki sıradan bir c** değil Ramazan , onların en güçlüsü , en eskisi , en kötüsü." dedi." içindekinin şeytan mı olduğunu düşünüyorsunuz ? " dedim." Umarım yanılıyorumdur. " dedi Hüseyin hoca çaresiz bir şekilde.  

Babaannesi büyü yapmıştı , hem de şeytan ile anlaşarak." Peki onunla konuşsak , sonuçta babaannesi öldü gitti. Onlara hiçbir faydası yok Kaan'a zarar vermenin. " dedim." Onlar insanlar gibi değildir.Bir anlaşma yaparlarsa eğer , sonucu ne olursa olsun ölene kadar bozmazlar. " dedi." Peki ne yapacağız , nasıl kurtulacağız ? " dedim." Büyü can verilerek yapılmış bir büyü , ancak can verilerek bozulabilir. " dedi.

Ölmesi gerekiyordu birinin , Kaan için canını vermesi gerekiyordu. Anneannesi ve teyzesi benim yüzümden ölmüştü , Serapta öyle. Belki de Kenan'da ölmüştü. Sözüm vardı Fadime Hanıma kurtarıcaktım torununu , söz vermiştim." Bunun kim olduğu önemli mi ? " dedim." Hayır , herhangi biri olabilir. " dedi Hüseyin hoca." Peki o zaman , ben veririm. " dedim. Sadık hoca bir anda bana dönerek " Emin misin oğlum , kendine gel. " dedi." Sözüm var hocam ailesine , kurtaracağım dedim onlara. " dedim." Fakat sıradan bir ölüm olmaz bu.Ruhun asla temiz kalmaz , Allah katında çok büyük günahı olur. " dedi." Kaan kurtulacaksa eğer ben razıyım hocam. " dedim. Sadık hoca Hüseyin hocaya dönerek " Hocam bu yaptığınızın ne kadar günah olduğunu biliyorsunuz değil mi ? Bunu yaparak sizde şeytana adak vermiş oluyorsunuz. " dedi." Tek yolu bu hocam. " dedi Hüseyin hoca.  

" Perşembe günü akşam ezanından sonra başlayacağız , size mesaj olarak atarım yeri. Kaan'ıda alarak oraya gelin. " dedi Hüseyin Hoca. Bugün günlerden salıydı. Anlaşmıştık , hoca ile tokalaşarak arabaya bindik. Cisimin onda kalmasını söyledi. Hüseyin hocadaydı cisim. Sadık hoca pek hoşnut değildi bu olaydan " Pek razı değil gibisiniz Sadık Hocam ? " dedim." Hüseyin hocaya güvenirim , sonuçta bu işi bilen kişi o , benim ne düşündüğüm önemli değil. " dedi. Cevap vermedim , hocayı evine bırakarak Kaan'ı almak için yola koyuldum.Bir kaç saat sonra varmıştım , akşam olmuştu. Arabayı park ederek hastaneye girdim. Odamdan bağırışma sesleri geliyordu , herkes benim odamın kapısına toplanmıştı. Anlamsızca etrafa bakarak odama doğru yürüdüm. Kenan , elinde bir bıçak ile Kaan'ın boynuna dayamıştı. Herkese açılmasını söyleyip odama girdim." Kenan ne yapıyorsun ? Bırak hemen o bıçağı. " dedim." Demek geldin sonunda adi şerefsiz. Yardım edeceğini söyleyip annemi öldürdün. Güvenmiştim ben sana. " dedi. Kaan'ı boynunda tutup diz çöktürüp bıçağı boynuna dayamıştı." Kenan sakin ol ben kimseyi öldürmedim , indir o bıçağı. " dedim. Hastanede ki tüm doktorlar etrafımıza toplanmış ağızları açık bizi izliyorlardı.Bir kaç dakika sonra güvenlik geldi. Geri durmalarını söyledim." Kenan , lütfen bir kaç dakika dinle beni , saçma bir hareket yapma. " dedim." Neyini dinleyeceğim doktor ? Annemi nasıl öldürüdüğünü mü yoksa bu çocuğun ailemize neler yaşattığını mı ? " dedi. Odadaki herkesi dışarı çıkarttım. Sadece Kenan , Kaan ve ben kalmıştık.  

Kaan ağlıyordu , " Bu pisliği ancak bu çocuğun ölmesiyle temizleyebiliriz , bundan sonra ise sıra sana gelecek Doktor meraklanma. " dedi ve bıçağı yavaşça Kaan'ın boğazına batırmaya başladı. Bıçağa kan bulaşmıştı fakat çok derine sokmamıştı, iyice derine sokmaya çalıştığında " Anneni ben öldürmedim , ablan Fahriye öldürdü.O Kaan'ın içinde ki şey ablanında içine girdi. Sana yemin ederim ben hiçbirşey yapmadım. Meslektaşım Serap Hanımıda o öldürdü. " dedim. Kenan kafasını kaldırarak " Yalan söylüyorsun. " dedi." Tüm şerefim üzerine yemin ederim ki doğru söylüyorum.Çok az kaldı Kenan , yolun sonuna geldik , kurtaracağım Kaan'ı , annene verdiğim sözü tutacağım. Lütfen bırak o bıçağı. " dedi." Nasıl yapacaksın Doktor ? Herkes öldükten sonra mı ? Tüm ailemi kaybettim , bu çocuk tüm hayatımızı mahvetti. " dedi." Hayır , babaannesi yaptı herşeyi. Büyü yapmış , onun hiçbir suçu yok.Oda kaybetti annesini , babasını , teyzesini , anneannesini. " dedim." Babaannesi mi ? " dedi." Evet , herşeyi o yapmış.Bir hocayla görüştüm , *** Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Yayla , bu işi bitirebileceğini söyledi. " dedim." Emin misin Doktor ? " dedi." Evet. " dedim. Elinde ki bıçağı yavaşça aşağı indirdi , yere atarak duvara yaslanıp yere çöktü. Kaan ağlayarak bana doğru koştu ve boynuma sarıldı. Seheri çağırarak Kaan'ın boynuna bakmasını söyledim. Kalabalık hala kapıdaydı. Kapıyı kapatarak kilitledim. Yanına yaklaştım Kenan'ın , yere çökmüş ağlıyordu , elini omzuma koyarak " Sakin ol , az kaldı , biticek herşey. " dedim." Bitmiyor Doktor , hiç bitmedi bitmeyecekde.Önce Canan ablamı , sonra annemi. Fahriye ablam ise ne halde olduğunu bile bilmiyorum. Tüm hayatımız ailemiz dağıldı , ne yapacağımı bilmiyorum artık.O babaannesi yokmu onun , en başından beri tahmin etmeliydik o orospunun yaptığını.Ne kadarda aptalız. " dedi.  

" Nasıl yapacağız peki ? " dedi Kenan." Hüseyin Hoca büyünün can verilerek yapıldığını ve ancak can verilerek bozulabileceğini söyledi. Bende kabul ettim. " dedim." Sen mi ? " dedi." Evet Kenan , annene verdiğim sözü tutmam lazım. " dedim." Bizim yüzümüzden zaten başına onca şey geldi Doktor , meslektaşını kaybettin , hayatın mahvoldu. Bırakta ben yapayım. " dedi." Emin misin Kenan ? " dedim." Kaybedecek neyim kaldı ki ? Tüm ailemi kaybettim , mahallede istenmiyorum , hastalığım gittikçe artıyor.En azından yararlı bir iş yaparak öleyim , en azından yeğenimi kurtararak öleyim. " dedi.Bir kaç saniye sessizlik oldu." Polise haber vermişlerdi , gitmemiz gerek hemen. " dedim. Yerden kaldırarak dışarı çıktık. Kaan'ın nerede olduğunu sordum , Kaan'ıda alıp dışarı çıktık. Başhekim " Nereye gidiyorsun Ramazan ? " dedi." Halletmem gereken işlerim var. " dedim." Polise haber verdik , yanında ki cani için geliyorlar , hiçbir yere götüremezsin onu. " dedi." Buna izin veremem Kevser Hanım. " dedim." Bir caniyi yanında mı götürüyorsun ? " dedi." Kusura bakmayın. " dedim." Buradan çıkarsan bir daha dönemezsin , onu buraya bırak. " dedi. Kenan ve Kaan arabaya binmişti. Gidersem işimi kaybedicektim , belki polis peşime düşücekti, Kaan'ı kurtaramayacaktım." Beni affedin Kevser Hanım , gitmem lazım. " diyerek arabaya bindim ve evime doğru sürmeye başladım.  

Evimin önüne park ederek " Beş dakikaya geliyorum , burada kalın. " dedim. Kaan benide götür dercesine bakıyordu , korkuyordu dayısından. Anahtarlarımı çıkararak eve girdim , biriktirdiğim paradan bir miktar alarak dışarı çıktım ve arabaya bindim.Şehir merkezine doğru sürmeye başladım." Ne zaman yapacağız bunu ? " dedi Kenan." Perşembe günü akşam ezanından sonra. " dedim. Kaan " Ne yapacağız ? Nereye gidiyoruz ? " dedi. Kenan " Birşey yok aslanım , gezmeye gidiyoruz. " dedi , halbuki ölüme gidiyordu.

Şehir merkezine girdik , hepimiz deli gibi acıkmıştık.Bir dönerciye gidip karnımızı doyurduktan sonra bir otel bularak 2 tane oda istedik. Birinde Kenan ve Kaan , diğerinde ise ben kalıyordum. Odama girdim , o kadar lüks bir oda değildi hatta sıradan bir ev gibiydi.Cam kenarına geçerek sandalyeye oturdum. Camı açarak bir tane sigara çıkardım , az kalmıştı , bitecekti bu çile. Herşeyimi kaybetmiştim Kaan için , önce ailemi , sonra meslektaşımı , sonra uykularımı ardından ise işimi. Tabi birde polisler tarafından aranıyordum.

Otelin 5.katındaydık , tüm şehir ayağımın altındaydı. Harika bir manzara vardı. Sigaramı camdan attıktan sonra yatağa geçerek uyuma başladım.  

Çarşamba günü sıradan bir gündü , hatta belki o olaylardan sonra en sıradan gündü. Dışarı çıkmamaya çalışıyorduk , herkes odasında oturuyordu.

Perşembe sabahı kahvaltıya indik , kahvaltımızı yaparken telefonum çaldı. Sadık hocaydı " Efendim hocam buyrun ? " dedim." Yeri mesaj olarak attım sana , akşam görüşmek üzere. " dedi." Sağolun hocam , görüşmek üzere. " dedim. Adresi atmıştı Sadık hoca." Ne oldu ? " dedi Kenan." Adresi attı , akşam gideceğiz. " dedim. Daha zaman vardı , " istersen birazcık kalalım. " dedi Kenan ve kulağıma yanaşarak " Bu onunla son günüm , birazcık zaman geçirsek ? " dedi." Tabi , haklısın. istersen onu lunaparka götürelim ? " dedim. Pehlivan gibi adam Kenan , karşımda bir çocuk gibi sevinmişti " Olur , çok iyi olur hemde. " dedi. Kahvaltımızı bitirip odalarımza çıkıp hazırlandık. Otelden çıkışımızı vererek arabaya doğru gittik. Lunapark çok uzak değildi , oraya doğru sürmeye başladım." Kaan , hiç lunapark gördün mü ? " diye sordum." Hayır o ne ? " dedi." Gidince görürsün. " dedim gülerek. Kenan'ın adeta gözleri parlıyordu , ilk defa bu kadar mutlu görmüştüm onu , ilk defa ölüme giden birini bu kadar mutlu görmüştüm.  

Arabayı park ettim , saat öğlen civarıydı. Genelde lunaparklar yazları açılırdı fakat şehir merkezine yakın olduğu için gelen çok oluyordu o yüzden kış sonrasıda açık olurdu burada. Hava bir kaç gün öncesine kadar iyiydi , yerde karlar vardı fakat güneş daha baskındı , hava sıcaktı. Bilet alarak içeri geçtik. Kaan ilk defa görüyordu lunaparkı , gözlerinde o şaşkınlığı ve sevinci görebiliyordum.Bir çocuğun yüzünde ki gülümseme hiç birşeye değiştirilemez. Hele de bu çocuğun Kaan olduğunu düşünürsek.

Atlı karıncaya bindi , çarpışan arabalara derken neredeyse hepsini denemişti.Ben gezidiriyordum onu , ilk defa bu kadar neşeli görmüştüm , sürekli geziyor , etrafa koşuyordu.Çarpışan arabalara tekrar bindi.Onu izlerken arkamı döndüğümde Kenan uzaklara dalmıştı. Kaan gülüyordu , eğleniyordu.Onu orada bırakarak Kenan'ın yanına gittim." iyi misin ? " dedim. Eliyle gözünü sildi , ağladığı belliydi." iyiyim iyiyim , birşeyim yok. " dedi." Senin bir suçun yok bu olayda Kenan , kimsenin suçu yok. " dedim." O orospu dışında kimsenin. " dedi. Birşey diyemedim , " Bu gece bitecek Kenan." dedim." Bunu belki ben göremeyeceğim ama olsun be Doktor , buna da razıyım. " dedi." Hadi. " diyerek elinden tutup kaldırdım ve çarpışan arabalara doğru götürdüm. Boş boş yüzüme bakıyordu," Gelsene. " dedim." Yok daha neler , kaç yaşında adamız. " dedi." Ne olmuş be Kenan , Kaan için. " dedim. Bizde bindik çarpışan arabalara.Bir sağa bir sola çarpıyorduk , Kaan kahkaha atarak gülüyordu.O gün bizde çocuk olmuştuk.

Hava ikindi vaktine doğru geliyordu. Kenan yüzünü asarak " Vakit geldi. " dedi. Arabaya binerek hocamın verdiği adrese doğru sürmeye başladık.  


Uzunca bir yolculuğun ardından hocamın tarif ettiği yere yaklaştık. Köye yakındı tarif ettiği yer fakat köyde değildi , köyün dışında boş bir alandaydı. Boş bir alandan bir sürü araba farı ışığı geliyordu. Oraya doğru yaklaştım , bir kaç tane araba vardı. Arabadan inerek selam verdik. Sadık hocada oradaydı." Bunlar kim hocam ? " dedim." Hüseyin hocanın arkadaşları , sorun yok , işin ehli o demiştim sana. " dedi. Hüseyin hocaya doğru yaklaştım , bir kaç kişi ile konuşuyordu. Selam vererek tokalaştım , Kaan'ı gösterdim." Demek çocuk bu. " dedi oradan birisi." Evet. " dedim. Kaan ayağıma sarılıyordu, korktuğu belliydi. Kenan elinden tutarak uzaklaştırdı oradan." Ne zaman yapıyoruz hocam ? " dedim." Acele etme sabırlı ol , akşam ezanının okunmasını bekle. " dedi." Peki. " diyerek Sadık hocamın yanına gittim." Bu kadar kişinin ne işi var burada hocam , bu işler böyle mi oluyor ? " dedim." Oğlum bu sıradan bir ritüel değil , onun içinde ki sıradan birşey değil. " dedi." Sonuçta c*n değil mi hocam ? Ne farkı var. " dedim." C*n mi ? C*nler bu kadar büyük bir işe kalkışamaz , şeytanın ta kendisi bu. " dedi." Ne yani şeytan ile mi konuşacağız ? " dedim." Biz değil onlar konuşacak. " dedi." Hocam ne yaptığımızın farkındayız öyle değil mi ? " dedim." Sakin ol oğlum , Hüseyin Hoca işini bilir , güvenilirdir. " dedi. Tedirgin olmuştum fakat daha fazla uzatmak istemedim. Kenan ve Kaan'ın yanına gittim. Kenan , Kaan'a fıkra anlatıyordu , kahkaha atarak gülüyordu Kaan. Kafasını " Ne oldu ? " anlamında salladı Kenan." Ezanı bekliyoruz. " dedim. Kaan meraklı bir şekilde " Neden ki ? " dedi.

Hüseyin hoca ortaya bağırarak " Hadi gidelim. " dedi.En önden yürümeye başladı. Nereye gittiğimiz hakkında en ufak bir fikrim yoktu , onu takip ediyorduk.  

Düz ve bomboş bir ovaya götürdü bizi uzunca bir yürüyüşün ardından. Akşam ezanı çoktan okunmuştu. Etrafımız tamamen açıktı , hiçbirşey yoktu. Hoca Kaan'ı elinden tutarak yere oturttu. Karşısına ise Kenan'ı.Onların tam ortasına bir taş koydu ve onun üstüne ise cisimi. Cisim parlıyordu.Az önceki adamların hepsi hocaymış. Toplamda 40 tane hoca vardı. Hüseyin hoca dışında 40 hoca Kenan ve Kaan'ın etrafında yuvarlak oluşturdu. Hüseyin Hoca ise Kenan ve Kaan'ın başındaydı. Etraftaki hocaların hepsinin elinde yaklaşık bir metrelik ipler vardı. Sadık Hoca ve ben uzaktan izliyorduk. Hüseyin hoca güçlü ve içten bir ses ile " Bismillahirrahmanirrahim. " dedi ve hocalardan bir tanesi bir dua okumaya başladı. Yaklaşık on veya on beş dakika sürdü , ardından yanında ki hoca okumaya başladı.O da duasını bitirdiğinde ellerinde ki ipleri bağlamaya başladılar. Ardından onun yanında ki bir dua okudu ve oda yanında ki ile bağlamaya başladı.40 hoca sırayla dualar okudu ve sırasıyla elindeki ipleri bağladı. ipleri bağladıktan sonra Hüseyin hoca tekrardan besmele çekerek arapça dualar okumaya başladı. Kaan titriyordu fakat Kenan sürekli onu güldürmeye çalışıyordu. Hüseyin hoca cisimin arkasını açarak içinde ki kağıdı ve saçı cisimin üstüne koydu ardından ise yaktı. Sanki bir soba yakmışçasına alev aldı yaktığı şeyler. Neredeyse bir metre boyutunda yüksekliği vardı ateşin. Hüseyin hoca yine arapça dualar okumaya devam etti.Çok sakin olan yerde birden bire çok şiddetli bir rüzgar esmeye başladı. Hocalar ellerinde ki ipleri tutmaya çalışıyordu. Hocaların arkasında , ipin gerisinde hareketlenmeler vardı. Gölgeler sanki içeri girmeye çalışıyorlardı fakat başaramıyorlardı. Hocaların hepsi ipi tüm güçleriyle tutarken bir yandan ise hala içlerinden dualar okumaya devam ediyordu.Ve bir ses duyuldu , Kaan'ın ağzından " Ne istiyorsunuz ? " diye." Sen kimsin ? " dedi Hüseyin hoca." Ben senin rabbinim. " dedi. Fakat o ilk sefer ki cesareti , alaycılığı yoktu. Gölgelerin içeri girememesi onu güçsüz kılıyordu. Fakat onun ile beraber hocaların da gücü tükeniyordu." Rahat bırakın evlatlarımı. " dedi Kaan. Sesi hala korkunç ve oldukça kalındı."Bu adem oğlunun ruhunu serbest bırak." dedi Hüseyin Hoca. Kaan , " Bu yıllar önce yapılmış bir anlaşma.Biz ademoğulları gibi sözlerimize ihanet etmeyiz. " dedi." Bozmanı istiyoruz bu anlaşmayı , karşılığında sana bir can adayacağız , tıpkı anlaşmayı yaparken olduğu gibi. " dedi.Az önce ki gölgeler birden duraksamışlardı fakat hala oradaydılar.

C*nler mala mülke değer veren varlıklar değillerdi. Onların tek amacı ve gayesi insanları yoldan çıkartıp cehenneme sürüklemek.Hal böyle olunca bu kadar ilimli bir hocayı bu kadar büyük günaha sokmayıda kabul etmişti.  

Hüseyin hoca belinden bir bıçak çıkardı ve Kaan'ın eline verdi. Kaan tutmak istemiyordu.Bir kaç dua okudu Hüseyin hoca ve Kaan'a da okuttu. Kaan'a bıçağı dayısına sokmasını söyledi fakat Kaan yapmadı. Ağlıyordu , hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Kenan sürekli yap diyordu fakat elinde ki bıçağı yere attı. Bana doğru baktı Kaan. Gözlerinde o çaresizliği gördüm. Yalancı bir tebessüm atarak kafamı salladım onay verirmişçesine. Kenan bıçağı Kaan'ın eline verdi ve elini tuttu. Ellerini yanağına götürerek ağlamaya başladı." Yap yeğenim , yap bitsin. " dedi. Kaan ağlamaktan nefes alamaz hale gelmişti. Kenan Kaan'ın elini tutarak kendi karnına doğru götürdü ve batırdı. Ardından bıçağın hepsini sonuna kadar karnına soktu. Kaan çığlık atarak yerinden zıpladı fakat Hüseyin Hoca tuttu onu. Saçlarını okşayarak kulağına birşeyler fısıldadı. Kaan yavaş yavaş sakinleşmeye başladı. Sürekli bana bakıyordu , kafasını yan çevirmiş bana bakıyordu. Gözlerinde korku ve çaresizlik vardı. Hocalar ellerinde ki ipleri aynı anda yere bıraktılar dua okumaya devam ederek. Hüseyin Hoca Kaan'ın elinden tutarak ipin dışına çıkardı Kaan'ı.Kaan çıkar çıkmaz yere düşerek bayıldı. Yanına koşarak kucaklayıp arabaya götürdüm onu. Bayılmıştı.Hüseyin hoca eliyle kazma ve küreği gösterdi ve bana getirmemi söyledi. Gidip kazma ve küreği getirdim. Kenan'ın olduğu yeri kazdık. Hoca cisimi eline alarak bir kaç dua okuyup üfledi. Kenanın cesedini ve cisimi oraya gömdük. Gömmeden önce belinden bir şişe su çıkardı ve ceset ile cisimin üstüne , ardından ise toprağın üstüne döktü. Kırmızıydı su , cisimi çıkarırken ki Kenan'ın kullandığı su ile aynıydı bu.Etrafına bir daire kazdık ve ipi onun içine koyduk. ipin üstünü kapatmadan şişede ki suyu ipin üstüne dökdük ve ardından onuda kapattık.Önce Kenan'ı sonrada etrafına daire kazarak ipi gömmüştük. Hüseyin hoca dualar okuyarak ağır adımlarla uzaklaştı. Diğer hocalar hala daha arapça dualar okumaya devam ediyordu. Sadık hoca elini omzuma vurarak " Bitti oğlum. " dedi. Gerçekten bitmiş miydi ?  

Sabah olmuştu biz hala Kenan'ı gömdüğümüz yerdeydik , Kaan'ı gece arabaya götürmüştüm. Hocalar dualar okumaya devam ediyordu. Saatlerdir dualar okuyordular. Duaların içinde tövbe kelimesi duyuyordum sık sık. Tövbe ediyorlardı sanırım Allah'tan. Yaklaşık yarım saat sonra hepsi bir ağızdan " Amin. " dedi ve ellerini açıp yüzüne götürdüler. Arkasını döndüler , en önden Hüseyin hoca bize doğru gelmeye başladı." inşallah bitti hocam. " dedi Sadık hocaya bakarak." inşallah hocam. " dedi." Bitti mi hocam artık ? Gitti mi o şey ? " dedim." Gitti Ramazan , Allah'a şükür Allah yanımızda , hep bizimle. " dedi. Eğilerek hocanın elini öptüm ne kadar izin vermesede. Ardından Sadık hocamın elini öptüm ve hepsine teşekkür ettim. Ovadan uzaklaşarak arabalara doğru gitmeye başladık. Arkama son kez dönüp Kenan'ın mezarına baktım.

Kaan hala uyuyordu. Sadık ve Hüseyin hocaya binlerce kez teşekkür ederek oradan uzaklaştım. Arkada Kaan hala uyuyordu.Eve doğru sürmeye başladım. Saat öğlen vakitlerinde eve gelmiştim. Kaan'ı kucaklayarak eve çıkardım. Kapıyı açarak kendi yatağıma yatırdım.Üst kata çıkarak Ferhan Bey'in kapısını çaldım. Kapıyı yine oğlu açmıştı." Merhaba yakışıklı baban evde mi ? " dedim." Evet. " diyerek içeri koştu.Bir kaç saniye sonra Ferhan Bey geldi." Oo Doktor Bey , kaçtınız sandım. " dedi gülerek." Estağfirullah , işim yeni bitti.Ne kadar teşekkür etsem azdır , çok sağolun araba için. " dedim." Ne demek oğlum , ne zaman istersen gelip alabilirsin. " dedi. Tekrardan teşekkür ettim ve tam gidecekken " Teyzenin oğlu nasıl oldu ? iyi mi ? " dedi." Teyzemin oğlu ? " dedim şaşkın bir şekilde." Teyzenin oğlu hastalanmamış mıydı ? " dedi.Bir kaç saniye boş boş Ferhan Bey'in yüzüne baktıktan sonra " He , evet evet , iyi Allah'a şükür. " dedim. Ferhan Bey biraz şaşırarak baktıktan sonra " Allah iyilik versin. " dedi." Tekrardan çok teşekkür ederim Ferhan Bey , iyi günler. " dedim. Evime girdim. Odama gittim Kaan'ın yanına , Kaan uyanmış ve ağlıyordu. Hiç birşey demeden ağlıyordu.

Bir ay sonra :

Kaan bir ay boyunca hiç durmadan ağlamaya devam etti. Hiç durmadan ağlıyordu , normaldi.10 yaşında ki bir çocuğun dayısını öldürüp gülmesini bekleyemeyiz. Sürekli onunla konuşup onu rahatlatmaya çalışıyordum.ilk günki gibi değildi artık , ağlamaları azalmıştı fakat hala daha kötüydü.Ara ara kabuslar görüyordu , bazen sinir krizleri geçiriyor ve ağlıyordu.

işimden olmuştum , polisler ile bir olay yaşamadık.*** şehrinden taşınmıştım. Daha lüks , daha kalabalık bir şehire taşındık. Beni oraya bağlayan hiç birşey yoktu çünkü. Daha güzeldi burası , daha kalabalıktı , daha genişti.Bir ev tuttuk , 2+1'di , çok büyük birşey değildi.4 katlı bir apartmanın en alt katındaydık. işim olmadığından dolayı para kazanamıyordum ve cebimde ki tüm parayı Kaan için harcamıştım.

Üç ay sonra :

** Hastanesinde işe başladım. Psikolog olarak hayatıma devam ediyordum ve ilk hastam Kaan'dı.

Altı ay sonra : 

Daha güzel bir eve taşındık. Daha güzel eşyalar aldık. Kaan gün geçtikçe daha çok iyileşiyordu. Hala daha o acıların izleri vardı fakat saklıyor ve kapatıyordu. Geceleri bazen ağladığını duyuyordum.

Dokuz ay sonra : 

Okuma ve yazmayı bilmiyordu , ona okuma ve yazmayı öğrettim. Okula göndermek istedim hiç okula gitmemişti fakat istemiyordu okula gitmeyi. Israr etmedim.

Bir yıl sonra : 

Kaan neredeyse iyileşmişti , geçmişte ki acıların izleri kapanmaya başlamıştı. Arkadaşları vardı , bir sürü arkadaşı vardı. Hatta aşık olduğu bir kız vardı , adı Nazlıydı.  

Kaan yaklaşık iki yıl boyunca tedavi gördü.12 yaşına gelmişti. Okuma ve yazmayı öğrenmişti fakat okula gitmiyordu , istememişti gitmeyi.iki yıldır beraber yaşıyorduk. Bitmişti o olaylar. Aylardır kabus görmüyor , ağlamıyordu. Arkadaşları , çevresi olmuştu. Dışarda arkadaşlarıyla oynuyordu sürekli.Çok yaramaz bir çocuktu , sürekli komşulardan şikayet geliyordu fakat komşulardan şikayet geldikçe ben daha mutlu oluyordum çünkü normale dönüyordu.

Yeni hastanem , asistanım ve meslektaşlarım oldukça iyiydi. Alışmıştım buraya.Çok içten ve samimi insanlardı. Hepsi güler yüzlü ve sıcaktılar. Kaan'ıda sevmişlerdi , tanıştırdım onları Kaan ile.

Şuan Kaan 23 yaşında , askere gidip geldikten sonra bir kafede garson olarak çalışmaya başladı. Uzun süredir konuştuğu bir kız var , hatta evlenmeyi planlıyor. Hayatından memnun , bende öyle.

Hikayede adı geçen herkesin şuan da ne olduğunu merak ediyorsunuzdur , anlatayım.

Kaan'ın anne ve babası , Canan ve Fatih Bahadır : O geceden sonra cesetleri bulunamadı , kayıtlarda kayıp olarak geçmekte.
Kaan'ın anneannesi Fadime Hanım : Memleketinde *** mezarlığına gömüldü.Ara ara Kaan ile ziyaret ederiz.
Kaan'ın teyzesi Fahriye Hanım : O geceden sonra *** hastanesine yatırılmış.11 yıl tedavi gördükten sonra 2 sene önce hayatını kaybedip annesinin yanına gömülmüştür.
Kaan'ın eski Psikologu Serap Hanım : Memleketinde *** mezarlığına gömülmüştür.
Asistanım Seher Hanım : Kenan'ın geldiği gün hastaneden ayrıldığımdan sonra bir daha hiç haber almadım.
Sadık ve Hüseyin Hoca : ikisi de hayatlarına devam etmektedirler , ara sıra gidip ziyaret ederim.
Kaan'ın dayısı Kenan : O geceden sonra bir daha hiç oraya gitmedik.



beğendiysen paylaş panpa


2 yorum:

  1. orta halli bir film. sinema'da güzel hasılat çeker. haluk bilginer oynayacak psikologu ama.

    YanıtlaSil
  2. Baya sağlam hikaye

    YanıtlaSil