Hayatımın En zor Zamanlarını Anlatıyorum


Panpalarım şu anlatacağım olayların hepsi benim hayatımı içerir, fazlası değil eksiği vardır. Gece gece biraz üzecek olabilirim sizi ama kusura bakmayın içimi dökmek istiyorum. Anlatıcaklarımı world'den yazıp partlara ayırarak atıcam, ilgi olursa ne mutlu bana..


Küçük yaşta kaybettim babamı, yağmurlu bi havada inşaatte çalışırken yıldırım düşmüş. Hastaneye kaldırmışlar ama kurtaramamışlar, annem öyle anlatır hep.Çok şükür bi tane resmi var, o resimle büyüdüm. Annem akciğer kanseriydi, kurtaramadım annemi, yaşatamadım. Doktorlar genetik diyolar, ben fazla ilgilenmiyorum doktorlarla ama ilerde benimde kanser riskim varmış, inanmıyorum, inanmak istemiyorum. Kısacık ömrümde bu kadar acı çekmişken, bi acı daha çekmek istemiyorum, yada korkuyorum.Çünkü annemin o halleri dün gibi gözümün önünde, bana bakıcak, bakmaya çalışıcak bi evladımda yok.Sen kimsin, ne yaparsın, kaç yaşındasın diye sorarsanız, adım Barbaros, sanayide usta olarak çalışıyorum, motor ustası. Yaşımda 17, bu yaşta nasıl usta oldun derseniz 7 yaşımdan beri sanayideyim.Çok şey öğrendim orda, arkadaşlığı, kardeşliği, abiliği.Bi ailem yok ama ordakiler benim ailem oldu. Doğum günümü ben bile hatırlamazken onlar hatırlayıp kutladılar, beni evlerine aldılar, bi kuru ekmekleri varsa banada böldüler, biri bana çelme taktıysa beni kaldıran hep onlar oldu, ve şu hayatta ne zaman sendelesem bastonum oldular.

Babam vefat ettikten sonra annem bakmış bana, bi fabrikaya girip akşam evime ekmek getireyim diye didinip durmuş.Ama dayanamamış dertlere, sigaraya başlamış. Hasta yatağında yatarken bile içerdi, bırakmak isterdi bırakamazdı. Sigaraya başladıktan sonra geçimimiz dahada zor olmuş, bunların hepsini annem anlattı bana, kara toprağa girmeden iki gün önce. Geçim zorlandıkça daha çok çalışmış, yıpranmış, okutamamış beni.ilk okul 2’de bıraktım okulu, ulan şu şükretmeyi bilmeyen aç gözlüler varya, hani şu cafelere gidip bi çay parasına 3-4 tl verenler, sarma içilirmi diyip parlemente on bilmem küsür para verenler ne biliyim poğaçamdan ısırdın yemem diyip kenara köşeye atanlar, işte onlar hayatında hiç yokluk görmemiş adamlar, adam bile diyesim gelmiyo ama neyse. Akşam eve ekmek zütüremicem korkusu olmayan sözde delikanlılar, işte böyle olanlar ilerde bi zaman yokluk çektiklerinde ne yapıcaklarını bilemicekler.Ve yine ona yardım eden onun gibi çaresizlik içinde yaşayan insanlar olucak, annemle benim yaşadığım gibi insanlar, saf insanlar.

Annemin kanseri git gide artıyodu, 1.sınıfta okuldan eve geldiğimde kapının önünde bi ambulans gördüm. Annemi sedyeyle içerden çıkarıyolardı, annem acılar içinde bağırıyo, gözlerinden yaşlar geliyodu. Annemin ciddi bir şekilde hasta olduğunu o zamanlarda biliyodum, çok küçüktüm ama yaşamayı, savaşmayı öğrenmiştim. Neyin ne olduğunu bilmeme rağmen yinede inanıyodum, eninde sonunda annemi kaybediceğimi bilmeme rağmen, yaşayacağını, yaşaması gerektiğine inanıyodum...
 Elimdeki beslenme çantasını atıp koşarak eve girdim ve kapının kilit süngüsünü sonuna kadar çekip kilitledim. Annemin ölmemesi için dua ediyodum, ellerimi açmış ağlaya ağlaya, bağıra bağıra dua ediyodum. Dışardan komşular bağırıyodu dışarı çıkmam için, ama hiç birine cevap vermeden sadece ağladım, gözlerimdeki yaşlar kuruyana kadar, göz altlarım morarana kadar. Annemin sigara paketi çarptı gözüme, nefretle bakıyodum ona, annemi onun hasta ettiğine inanıyodum o zamanlar. Gidip paketi masanın üstünden aldım, bakın hiç unutmam gidip sobanın içine atıp yakıcaktım ama eğer annem olurda geri dönerse sigara paketini bulamaz yenisini almak zorunda kalır diye atmamıştım.

Paketi geri aldığım yere koyup, çaresiz bi şekilde beklemeye başladım, komşuların verdiği odun ve kömürlerle annem sobayı yakmış hastaneye kaldırılmadan önce, ışığı kapatıp paketide alarak sobanın yanına geçtim.Evi sadece sobanın alevi aydınlatıyodu, paketin içine baktığımda sadece üç dal sigarası vardı annemin, bi dal aldım ve düşünmeye başladım.Bu kadar küçük bi şey nasıl olurda anneme bu kadar acı çektirir diye düşünüp durdum.Çakmak aramaya başladım, evin her yerinde çakmak arıyodum, zaten 2 odamız vardı annem nereye koydu bu çakmağı diye düşünüp ararken çakmağıda bulamadım. içiçektim o sigarayı, ne yapıp edip içicektim. Sobanın üstü çok yandığından dolayı kızarmış, alev atıyodu.ilk önce sigarayı elime alıp sobanın üstünde yakmaya çalıştım, ama yanmamıştı, annemin sigarayı ağzındayken yaktığı geldi aklıma. Sigarayı ağzıma alıp sobaya yaklaştım, korkuyodum, sobanın kızarmış yerine sigarayı getirdiğimde sigara yandı, öksürüklere boğulup koşarak ışığı açtım, o kadar kötüydü ki annem bunu neden içsin diyerek koltuğa oturdum. Sigara hayla elimdeydi, dayanamadım bi fırt daha aldım.Bu sefer hiç birşey olmamıştı, bi fırt daha aldım, bi fırt daha derken sigara bitti.ilk sigaramı böyle içtim, şu koca hayatta ilk sigaram keyif değil, dert sigarası oldu. Kalan 2 dalıda alıp hastaneye annemin yanına gittim, 2 sokak ilerdeydi.

Hastaneye gittiğimde daha çok küçük olduğumdan oranın güvenliği yanıma gelip “Bu saatte kimi arıyosun delikanlı”dedi. Annemin akciğer kanseri olduğunu iki üç saat önce buraya getirildiğini söyledim. Görevlinin suratı düşmüştü, elimden tutup ameliyathaneye zütürdü beni, annemin kapısında hiç kimse yoktu, kimse beklemiyodu annemi. Görevli gitmeden önce “çakmağın varmı ağabey” diye sordum, neden çakmak istediğimi sormadan çakmağı verip görev yerine gitti.7 Yaşında bi çocuğun annesini ameliyathanenin kapısında yalnız başına beklerken çakmak istemesi normal bi şeymiş gibi geldi sanırım.O zamanlar sigaranın yasak olduğunu, cezasının olup olmadığınıda bilmediğim için kalan iki daldan birini daha çıkartıp ameliyathanenin önünde yaktım.O kadar saftımki, sigaranın küllerini kapının önüne atıyodum. Hiç bi Allah’ın kuluda gelip burda sigara içmek yasak demiyodu, o saatlerde hastanede kimse olmadığı içinde olabilir. Sabaha kadar bekledim annemi, bi zaman sonra uyuyakalmışım. Sabah hastaneye gelen hemşireler uyandırdı beni, kimi beklediğimi sorduklarında ameliyathaneye işaret edip annemi bekliyorum dedim.Ama annem gece yarısı çoktan çıkmıştı ameliyattan, yoğun bakıma kaldırmışlar annemi. Karnımın aç olup olmadığını sorduklarında, deliler gibi aç olmama rağmen karnım tok demiştim.O kadar çaresizdim ki annemi görememek çok koyuyordu bana, ölücek korkusu hayla devam ediyordu.

Hemşireler elimden tutup yoğun bakıma zütürdüler beni, annemi sadece camdan görebiliceğimi söylediler.Tam annem azda olsa düzelmiştir belki umuduyla giderken annemi yoğun bakımda o şekilde gördükten sonra tamamen yıkıldım.Her tarafında borular, kan serumları, suratında maske, o kadar çok korkmuştum ki dizlerimi yere çöküp ağlamaya başladım, sessizce başlayan ağlamam haykırarak ağlamaya kadar gitti. Sinirden ve üzüntüden ne yaptığımı bilmiyordum, bi zaman sonra bayılmışım. Uyandığımda bi odada kolumda serum varken gördüm, yanımda hemşireler vardı, çok fazla aç olduğum için dayanamayıp bayılmışım. Serum yedikten sonra birde yemek yedirdiler, saolsunlar şu dünyada gerçekten hayla iyi insanlar olduğunu orda öğrendim.Bi zaman sonra doktor geldi yanıma, annemin iyi olması için bi zaman daha hastanede kalması gerektiğini söyledi. Bende tamam diyerek hastaneden çıktım, evin anahtarı yoktu, cebimde 1 kuruş para yok, akrabalarımız desem hiç birisini tanımazdım o zamanlar, sokaklarda bomboş yürümeye başladım, yürüye yürüye sanayiye varmışım. Tabi o zamanlar sanayi olduğunuda bilmiyorum, tam bi dükkanın önünden geçerken üstümün başımın yırtık ve pis olmalarından olmalı beni bi dükkanın çırağı sanıp bi yer tarif ettiler, hadi şuraya haber ver 2 dakika uğrasınlar buraya diye. Lokanta gibi bi yere gittim, böyle böyle ilerdeki dükkana addıbınız gelicekmiş diyip koşaraktan tekrar o dükkana gittim.

Barbaros : B     Usta: U
U: Hangi dükkanın çırağısın sen delikanlı?
B: Ben çalışmıyorum ağabey.
U: Nasıl çalışmıyosun, e olum bu yaşta sanayide işin ne ?
B:  Annem hastaneye kaldırılınca evin anahtarını almamışım dışarda kaldım.
U: Ee baban yokmu olum senin?
B: Yok ağabey.
Yanımıza gelen lokantanın elemanına dört lahmacun siparişi verdi, banada ısmarlıyodu. Konuşmadan sonra belliydi, bana öyle söylediği için utanmıştı, ama nerden bilebilirdi ki, normal bi insan sanayide o halde neden gezsin?Üzüldüğüde belliydi, suratı düşmüştü ustanın.
U: Kusura bakma yeğenim, geç otur, annene babana ne oldu anlat bakalım.
Yemek gelene kadar bütün olan biteni, babamın ben 3 yaşımdayken vefat ettiğini, annemin kanser olduğunu, hepsini anlattım. Lahmacunu hayatımda ilk defa sanayide görmüştüm, yavaş yavaş yemeye başladım. Yemeğide yedikten sonra ustalar birer çay koyup sigara yaktılar, banada bi dal uzatmışlardı, almayıp cebimdeki son bi dalı çıkartıp yaktım.

U: Yeğenim annen hastaneden ne zaman çıkar?
B: Bilmiyorum ağabey.
U: Annen hastaneden çıkana kadar bende kalırsın, okuyosun dimi sen?
B: Ağabey okuyorum ama bırakmam lazım, çalışmalıyım.
U: Ne bırakması yeğenim, bak biz okumadık sürünüyoruz.
B: Bırakmalıyım ağabey, anneme bakmalıyım.
U: Yeğenim sen oku, gerekirse biz yardım ederiz size.
Ustanın ettiği bu laf çok koymuştu, ben alın terimle çalışıp kazanmak isterken usta yardım edelim diyordu.
B: Ağabey iş varsa giriyim, yoksa gideyim ben.
U: Tamam yeğenim tamam, ne zaman başlarsın işe.
B: Şimdi başlarım.
işte burda başladı benim sanayi hayatım, usta dediğim kişiler şu hayatta tek güvendiğim kişiler oldu, durumumu bildikleri için bana fazladan para veriyolardı, nerden baksanız günde 15 ytl bahşişlerle 20-25 ytl ye çıkıyordu.Bu şekilde anneme çok güzel bir şekilde bakıyodum, sigarasını alıyodum, eve ekmek getiriyodum, ilaçlarını alıyodum.Ama annem düzelmiyodu, ne kadar ilaç versemde düzelmiyodu, daha kötüye gidiyodu. Okulu bırakıp işe başladıktan yaklaşık 2 ay sonra, annemi tekrardan hastaneye kaldırdılar. Hastaneye kaldırılırken bende evdeydim, işte ölmeden 2 gün önce söylediği sözleri o gün söylemişti bana. Geceye doğru tam yatmış uyurken, annemin çığlıklarıyla uyandım, korkudan ağlıyodum, hemen komşumuzun yanına giderek annemin fenalaştığını söyledim onlarda ambulansı aradılar.

Evden içeri girdiğimde artık daha kötüydü, küçükken bilmiyodum ama bu yaşlarda biraz araştırdım ve öğrendim, annemin akciğeri o gece iflas etmeye başlamış. O gece annemden tüm umudumu kesmiştim, hepsinden daha beterdi o gece, gözleri kıpkırmızı, damarları morlaşmış ve en kötüsüde kan kusmuştu.2 gün sonra yaşatmak için uğraştığım annemi kaybetmiştim, cenazede hiç bi akrabamız yoktu, ağlamaktan gözlerimde yaş kalmamıştı, sadece bi taşın üstüne oturup annemin defnedilmesini izlemiştim. Cenaze bittiğinde annemin yanından ayrılmadım, defnedildiği yerin yanına yatıp öylece bekledim, bi saat geçti hiç bi hareketlilik yok, iki saat geçti yok, üç saat, dört saat derken annemden hiç bi hareket yoktu. Havada kararmaya başlamıştı, yavaş yavaş ayrıldım mezarlıktan, eve doğru yola çıktım. Evin anahtarı artık bendeydi, kapıyı açtım içeri girdim. Odaya girip sağa sola bakınmaya başladım, masanın üstünde annemin son paketi vardı, içindede dört dalı, o sigaraları hayla saklarım, annemden kalan son hatıralar. Annemin yattığı yatağa baktığımda kan gördüm, kan kusmuştu annem, o aklıma geldi ve daha fazla dayanamayıp tüm paramı alıp çıktım evden.


O gece ustamın evine gidip yattım, herşeyi anlattım ustama, eve gittiğimi ama duramadığımı, annemsiz o evde duramayacağımı. Annemin vefatından haberi vardı cenazeyede gelmişti zaten. Ustam saolsun o gün evine aldı beni, tam on senedir ustamla beraber yaşıyorum.Şuan ustam 30 yaşında, evlendi, bi tane çocuğu var, onunda adını Barbaros koydular. Banada çocukları gibi bakarlar, hiç bir zaman ayrımcılık yapmadılar.On senedir biriktirdiğim bi kaç milyarım var, Allah izin verirse ustamla beraber güzel bi dükkan açıcaz, öyle devam edicez işimize. Annemin evinide temizlettim, bakım yaptırdım, arada bi gidip oturup orda yaşadığımız zorlukları, özelliklede annemi düşünürüm. Benden size bi tavsiye dostlar, şu hayatta yavşak olmayın, hiç birşeyin fazlasını istemeyin, sizin fazlasını istediğiniz şeyi bulamayan o kadar çok insan varki görseniz duysanız aklınız şaşar.Ha birde annenize babanıza saygı sevgi gösterin, benim gibi mezarın yanında yatarken anlarsanız değerini, işte o zaman çok geç olur, herşey için.

Okuduğunuz için saolun panpalarım.iyi geceler..





beğendiysen paylaş panpa


1 yorum: